Mekke'den medine'ye bugün göç ettilerİl Müftüsü Hasan Çağlar;, 29 Aralık 2008 Pazartesi günü (bugün) hicri yılbaşının idrak edileceğini söyledi.Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) Mekke'den Medine'ye göç etme olayını tarih başlangıcı ve bu hadisenin vuku bulduğu yılın Muharrem ayının birinci gününün Hicri Yılbaşı kabul edildiğini belirten Müftü Çağlar; “Hicret, genel anlamda dini sebeplerle bir yerden başka bir yere göçme anlamında kullanılan bir kelimedir. Özelde ise, Hz.Muhammed'in ve Mekke'li Müslümanların Medine'ye göç etmelerini ifade eder. Cehalet, Putperestlik, inançsızlık, adaletsizlik, ahlaksızlık, gayr-ı insani hayat ve her cephesiyle bunalımlar içinde kıvranan insanlık âlemini kurtarmak üzere Allah tarafından son peygamber olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v) İslam dinini tebliğ etmeye başladığı andan itibaren müşrik halk tarafından kendisine ve İslam'a karşı olumsuz tavır takınıldı. Halk İslam'ı redd etmekle kalmadılar, Hz. Muhammed'i alaya aldılar, O'na ve inananlara baskı uyguladılar. Hak din İslam Mekke'de yayılmaya başlaması ile birlikte baskılar eziyet ve işkencelere dönüştü. Yasir ve Sümeyye gibi sahabiler işkence ile şehit edildiler. Yoğun baskı, şiddet, eziyet ve işkenceler neticesinde Resullulah'ın izni ile bir kısım sahabi önce Habeşistan'a göç etti. Mekke'de kalan peygamber ve sahabilere karşı eza, cefa ve baskılar arttı. Sosyal ve ekonomik ambargolar konuldu. Uygulanan ambargolar neticesinde, yiyecek bir şey bulamadıklarından Müslümanlar, zaman zaman bitki ve ağaç kabuklarını yeme mecburiyetinde kalacak kadar kötü şartlarda var olma mücadelesini verdiler” ifadelerini kullandı. Ağır hakaretlere de maruz kalan ve böyle bir ortamda İslam'ı yayamayacağını anlayan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in Taif şehrine giderek yeni bir çevrede davasını anlatmayı denediğini, ancak burada da çok sert tepki ile karşılaştığını ve taş yağmuruna tutularak kan revan içersinde Mekke'ye dönmek mecburiyetinde kaldığını söyleyen Müftü Çağlar: “Bu arada Mekke dışındaki Mina bölgesinde Akabe denilen yerde tanıştığı bazı Medineliler İslamiyet'e girdi ve İslamiyet Medine'de günden güne yayıldı. Medineli Müslümanlar Hz. Muhammed'i ve Mekkeli Müslümanları şehirlerine davet ederek; geldikleri takdirde canlarını, mallarını, çocuklarını ve kadınlarını korudukları gibi O'nu koruyacaklarına, İslam davasını savunacaklarına, rahat günlerde de sıkıntılı anlarda da kendisine tabi olacaklarına and içerek bey'at ettiler. Resul-ı Ekrem Medine'nin, insanıyla coğrafi konumuyla vs. yönleriyle İslam'ın yayılması için uygun olduğu kanaati ile oraya hicret etmeye karar verdi. O'nun izniyle önce sahabiler pey'der pey Medine'ye hicret etti. Hicretler genellikle gizli olmuştu. Ancak Hz. Ömer (r.a) Kâbe'yi tavaf ettikten ve iki rekât namaz kıldıktan sonra müşriklere meydan okuyarak “Ben falan yoldan Medine'ye gidiyorum, karısının dul çocuklarının yetim kalmasını isteyen varsa karşıma çıksın” diyerek alenen yola çıkar. Sahabilerin çoğu kısa sürede Medine'ye göç etti. Mekke'de sadece Resul-i Ekrem, Hz.Ebubekir, Hz. Ali ve hicrete güç yetiremeyen ya da engellenen belli birkaç kişi kalmıştı. Mekkeli sahabilerin Medine'ye yerleşmeleri ve Medine'de İsalmiyettin gittikçe güçlenmesi müşrikleri korkuttu. Hz.Muhammed'in de bir gün oraya giderek ashabı ile birlikte kendilerine karşı büyük bir tehlike oluşturacağından endişe eden müşrikler; buna karşı tedbir almak üzere “Dar'ün-Nedve” denilen yerde toplandılar.Çeşitli fikirler ortaya atıldı.Bu konu Kur'an-ı Kerimin enfal suresinin 31.ayetinde şöyle açıklanmaktadır: “Hatırlarmısın ? İnkar edenler seni etkisiz hale getirmek veya öldürmek ya da yurdundan çıkarmak için tuzaklar kuruyorlardı; Onlar tuzak kuruyorlardı, Allah'ta bozuyurdu….” Toplantılarında yapılan uzun müzakereler neticesinde Ebucehl'in teklifiyle Hz. Muhammedi öldürme kararı aldılar ve silahşörlerden bir grup oluşturarak Peygambere suikast hazırlıkları yaptılar. Tam bu sırada Allah, Cebrail vasıtasıyla Hz. Muhammed'i durumdan haberdar kıldı. Hz. Peygamber de hicret etmek üzere harekete geçti. Hz.Ebubekirin evine giderek onunla birlikte hicret için bir plan hazırladı.Abdullah bin Uraykıt adında müşrik ama güvenilir bir kılavuz buldular, Hz.Ebubekir hicret için önceden hazırladığı iki deveyi bu kılavuza verdi ve üç gün sonra Sevr dağın eteğinde buluşmak üzere kılavuzla sözleşti.Evine geden Hz. Peygamber,ayrıldığı zaman evi kontrol edecek müşrikleri yanıltmak ve yanındaki emanetleri sahiplerine vermek üzere Hz. Ali'yi görevlendirdi ve gece yarısı Ebubekr'in evine gitti oradan beraberce sevr dağına çıkarak mağaraya gizlendiler. Peygamberi öldürmekle görevlendirilen suikastçılar peygamberin evine geldiklerinde onu göremeyince bütün çevreyi taramaya başladılar. Aramalar sırasında bir grup, mağaranın yanına kadar gelmişti. Ebubekir duyduğu seslerden endişe ederek: “Ey Allah'ın Resulü eğilip baksalar bizi görecekler” deyince Hz. Muhammed, Kur'an'da ifade edildiği üzere: “Üzülme, elbette Allah bizimledir.” diyerek onu teselli ediyordu. Allah, peygamberini koruduğu aşikârdı. Müşrikler mağaranın yanına kadar geldikleri halde içine bakmadan dönüp gittiler. Mağarada üç gün kaldıktan sonra sözleşilen kılavuz develerle birlikte Sevr dağının eteğine geldi. Burada buluşuldu. Medine'ye salimen ulaşabilmek için işlek olmayan farklı bir güzergah tercih edildi. Bazen sarp dağ geçitlerinden bazen çöllerin arasında geçtiler. Zaman zaman takibe uğradılar, sorguya çekildiler, çok tehlikeli anlar yaşadılar ve sekiz gün süren yolculuğun sonunda salimen Medine'ye beş km. mesafedeki Kuba'ya vardılar. Burada bir müddet kaldıktan sonra Medine'ye geldiler” ifadelerini kullandı. Burada emsalsiz bir coşku ve sevgi seli ile karşılanan Hz. Muhammed'in Medine'ye yerleşmesi ile birlikte İslam'ı yayma hareketine başladığını vurgulayan Müftü Çağlar; “Mekke'den gelen muhacir sahabiler ile onlara bütün mevcudiyetleri ile yardım eden Medineli sahabiler (Ensar) arasında kardeşleşme gerçekleşti. Müslümanlar arasında eşsiz dayanışma, kaynaşma, birlik ve beraberlik oluştu. Mekke'de eziyet ve işkencelere maruz kalan Müslümanlar bu hicret sayesinde güç buldu. Hz.Muhammedin önderliğinde bir devlete kavuştular. Medine İslam devletinin ilk başkenti oldu. Hz.Peygamber İslam devletinin kuruluşunu ilan etti ve İslam'ı yaymak için hemen diplomatik temaslarına başladı. Hicret sayesinde İslam kısa bir süre içerisinde dünyanın her tarafına yayılma istidadı kazandı” dedi. Dünya tarihinde çok mühim olan bu hicret hadisesinin daha peygamber döneminde fiilen takvim ve tarih başlangıcı sayıldığına vurgu yapan Müftü Çağlar, Hz.Ömer zamanında yapılan müzakereler neticesinde Hz.Ali'nin teklifiyle resmen hicri takvimin başlangıcı kabul edildiğini söyledi. Bu yıl hicri yılbaşından 3 (üç) gün sonra miladi Yılbaşı'nın da idrak edileceğini belirten Çağlar, “Miladi Takvim, Hz.İsa (a.s)'nın doğum tarihini başlangıç kabul eder. Bir peygamberin doğum yıldönümünde düzenlenecek programların ve yapılacak fiil ve hareketlerin bu güne kadar şahit oluna gelinen gayri ahlaki cinsten program ve hareketler olmaması gerekir elbette. Bir Peygamberin doğum yıldönümü, o peygambere yakışır tarzda kutlanmalıdır” tavsiyesinde bulundu. YORUM YAZIN
|
|