Kutlu Doğum coşkuyla kutlandıBalkanlıoğlu: “Sevgili Peygamberimiz bize önderlik ettiği için ve Müslüman bir anne babadan doğduğumuz için Allah'a ne kadar şükretsek azdır” dedi. Hızlı: “Bir Müslüman'ın en çok huzur bulduğu yer yuvasıdır, ailesidir. Burada huzuru sağlayabilirsek, o zaman toplumunda huzurlu olmasında herhangi bir sıkıntı olmayacaktır” ifadelerini kullandı.Bingöl İl Müftülüğü Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde Peygamber Efendimizin doğumunun 1438. yıl dönümü münasebetiyle ''İslam'da Aile'' konulu konferans düzenlendi. Programa; Bingöl Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Belediye Başkanı Serdar Atalay, Bingöl Cumhuriyet Başsavcısı H. Hakan Yağız, Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gıyasettin Baydaş, diğer kurum amirleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle İl Müftülüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün ortaklaşa düzenlediği şiir, kompozisyon ve bilgi yarışmasında derece giren öğrencilere ödül verildi. Ayrıca katılımcılara gül ve kitap hediye edildi. Ahmet Dursun Kongre ve Gösteri Merkezi'nde düzenlenen konferans, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının akabinde Merkez Ulu Cami Müezzini Mehmet Emin Selami'nin Kuran-ı Kerim okuması ile başladı. Programda açılış konuşmasını İl Müftüsü Hasan Çağlar yaptı. Hazreti Peygamberin sadece doğum ve ölüm yıl dönümlerinde değil her zaman ve her yerde anıldığını belirten Çağlar: “Daha önce peygamberin doğum yıl dönümlerinde sadece mevlit okunuyordu” dedi. ‘Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 22 yıldır Peygamber Efendimizi doğum yıldönümü Kutlu Doğum Haftası olarak kutlanıyor' diyen Çağlar: “Kutlu Doğum Haftası'nda Peygamberimizin dünyaya teşriflerini anarken, bu vesile ile Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle düzenlediğimiz konferansa iştirakleriniz için teşekkür ediyorum. Bu haftanın hepimize hayırlar getirmesini ve Peygamber Efendimizin yaşantısının bizlere örnek olmasını diliyorum'' dedi. “Adaletsizlik, merhametsizlik İslamiyet'te yok” İnsanlık tarihi ile beraber İlk Peygamber Hz. Âdem'den günümüze kadar devam eden hak din en son Sevgili Peygamberimizle en mükemmel hale geldiğini belirten Vali İrfan Balkanlıoğlu: “Ancak maalesef, günümüzde din adına insanlar öldürülebiliyor. Gerçek İslamiyet Sevgili Peygamberimizin insanlığa sunduğu hali ile işlenmiş olsaydı, bugün kurt ile kuzu yan yana gezerdi. İslamiyet insanın kendisiyle, çocuklarıyla ve ailesiyle barışık olması gerekiyor. Haksızlıklar, adaletsizlikler ve merhametsizlikler İslamiyet'le yok olmaktadır. Allah'ın bize bahşettiği birçok nimetler var. Ancak bizler için maldan, makamdan ve daha da önemlisi imana sahip olmaktır. Bu konuda Sevgili Peygamberimiz bize önderlik ettiği için ve Müslüman bir anne babadan doğduğumuz için Allah'a ne kadar şükretsek azdır” şeklinde konuştu. “Ailede huzur olursa toplumda da olur” Aile ortamında huzur sağlanması halinde bütün toplumda da huzurun tesis edileceğini belirten Uludağ Üniversitesi İslam Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mefail Hızlı: “Eğer siz huzurunuzu bozmuyorsanız Allah bozacak değildir. Önemli olan huzurunuzu farkına varmak ve bu huzuru devam ettirmektir. Hepimizin özlemi huzurdur. Allah'tan biz huzur istiyoruz. Bir Müslüman'ın en çok huzur bulduğu yer yuvasıdır, ailesidir. Burada huzuru sağlayabilirsek, o zaman toplumunda huzurlu olmasında herhangi bir sıkıntı olmayacaktır. Biz yuvalarımızı eğer cennet köşelerinden bir köşeye dönüştüremez isek, hiç kimse dönüştüremez. Hz. Peygamber (s.a.v)'in gittiği her ortam cennet bahçelerinden bir bahçeye dönüşüyordu. Bizim sürekli huzuru korumamız icap eder. Huzuru aramamız gerekir. Allah'ın vesilesiyle bu huzurlu ortamların imkânlarını artırmak mümkün olacaktır. Biz bazen kültürümüzden, örfümüzden getirdiğimiz şekiller dindir, ahlaktır. Buralardan getirdiklerimizle hayatımıza renkler katmamız gerekiyor. Ama şunu da bilmemiz lazım. Aynı durum Hz. Peygamber (s.a.v) zamanında da vardı. Yani biz annemizden babamızdan böyle gördük. ‘Sende böyle yap' her zaman mümkün olmayabilir. Çünkü Peygamber Efendimize indirilen ayetlerden anladığımız kadarıyla ‘ya anne, ya baba doğruyu bilmiyorlar ise' gibi tabirleriyle karşılaşıyoruz. Biz bu durumda kıyamete kadar akacak olan o mürüvvet pınarından olabildiğince istifade etmemiz gerekiyor. Aile huzur kolay olmuyor. Toplumun huzuru da her zaman sağlanmayabilir. Asrısaadet dünya kurulalı beri sadece Hz. Peygamber'in yaşadığı döneme mahsus bir ifadedir” dedi. “Seni seviyorum demeliyiz” Huzur aile ortamının sağlanması için eşlerin bir birilerine yardımcı olması gerektiğini de anlatan Prof. Dr. Hızlı, ''Peygamber Efendimiz hanımlarına ev işlerinde yardım ediyordu. Hz. Aişe validemize Peygamber Efendimiz sorulduğu zaman verdiği cevap bu tarzdadır. O, her şeyiyle hanımlarına katkıda bulunuyordu. Siz, Hz. Peygamber yaptı diye yapın. Göreceksiniz ki, bir sevap olarak karşılığı mutlaka bir gün önce gelecektir. Siz başkalarının yanında eşinize ‘seni seviyorum' diye biliyor musunuz? Ama Hz. Muhammed ashabının içinde bulunduğu yerlerde bile eşlerini sevdiğini dair cümleler sarf ettiğini biliyoruz. Bir kere biz maalesef ‘seni seviyorum' diyemeyen bir milletiz. Ne çocuğumuza, ne eşimize bunu maalesef söyleyemiyoruz. Yani seni seviyorum demek özür haline geldi. Biz seni seviyorum özürlüsü olduk. Ama Hz. Muhammed (s.a.v) böyle yapmıyordu. Peygamberimiz bizim durumumuzu fark etmiş ki, bize birini sevdiğinde mutlaka ona seni seviyorum deyin diye buyuruyor'' diye konuştu. YORUM YAZIN
|
|