Kur'an ile iletişim bozulduHaksöz Dergisi yazarlarından Türkmen, günümüz Müslümanlarının kendilerine hayat veren Kuran-ı Kerim ile iletişimlerinin bozulduğunu ifade ederek, Kuran ile irtibat kurmada geleneksel ve modernist şeklinde iki sapma yaşandığını vurguladı.![]() Haksöz Dergisi yazarlarından Hamza Türkmen, Bilgi ve Düşünce Derneği'nce “İslami Mücadelede Güncel Fıkıh ve Kimlik İnşası” başlığıyla devam eden etkinlikte “Güncel Fıkhımızı Oluşturmada Önceliklerimiz” konulu konferansı verdi. Sunumuna geçen Hamza TÜRKMEN, Fıkıh'ın kelime anlamının derin anlayış, derin kavrayış olduğunu, ıstılahta ise, hayat içinde yaşanan sorunlar ile vahiy ölçüleri arasında irtibat kurma ilmidir, diyerek sözlerine başladı. Devamla, “ Yaratılmış her varlığın bağımsız bir yaratıcı gücün gösterdiği istikamete ve ölçüye muhtaçtır, insan türü de bu muhtaçlıktan müstağni değildir. Allah insanın en temel ihtiyaçlarını hangi ilim ile karşılayacağını onun fıtratına uygun ölçüler vazetmiştir. Diğer yaratılmışlardan farklı olarak insan bu ölçülere uyup uymamakta özgür bırakılmıştır. İnsan, aklının kendisine yeteceğini düşünerek bu ölçüleri kendisi belirlemeye kalktığında firavunlaşmaktadır” dedi Günümüz Müslümanlarının kendilerine hayat veren Kur'an ile iletişimlerinin bozulduğuna işaret edenTürkmen, Kur'an ile irtibat kurmada geleneksel ve modernist iki sapma yaşandığını söyledi. Türkmen: “yaşam kitabı olan Kur'an'ı keşfetmek ve onunla bütünleşmek için geleneksel ve modern değerler karşısında onun mesajını hayatın içinde örneklemek gerektiğini, Kur'an'ın ruhanilere ve diğer aracılara ihtiyaç duymadan anlaşılan, öğüt alınması için kolaylaştırılan ve ancak gereği gibi okunduğunda anlaşılan bir kitaptır” dedi. “Fıkıh hal ilmidir, sürekli ihtiyaçları değişen insana, vahyin ölçüleriyle yeni çareler üretir” diyen Türkmen, bugün fıkhın donuklaştığını, ictihad kapısının kapatıldığını, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçen insanın ihtiyaçlarının karşılanamadığını bu yüzden Müslümanların modern çağda edilgenleştiğini, baskın olan batılı değer ve paradigma gelip bu boşluğu doldurduğunu ifade etti. Son 300 yılda Müslümanların nimeti kaybettiğini, vahyin ölçülerinden uzaklaştıkça gücünü yitirdiğini söyleyen Türkmen: “Bu manada vahiy bize tarihin ilerlemeci değil döngüsel olduğunu haber verir, yani hak ettiğimiz oranda yükselir aksi durumda da tarih sahnesinden çekiliriz. Nimeti tekrar kazanmak için vahyi hayatımızın temel belirleyeni olarak merkeze almak bu ölçülerle yeniden fıkhetmek, fıkhımızı güncellemek zorundayız” diye konuştu. Güncel Fıkhımızı oluşturmada önceliklerimizi yedi madde ile özetleyen Türkmen, özetle şunları aktardı; ÇOCUKLUK ERGENLİK DÖNEMİNİN TEMEL SORUNLARINI CEVAPLAYAN BİR İLMİHAL OLUŞTURMAK. Rüşt çağına varmadan önce nesillerimizi hangi öncül bilgilerle eğitmeliyiz, bunları yeniden fıkhetmeli, nesillerimizi batılı paradigmaya sahip pedagojik yaklaşımların eline terk etmemeli. Kadın erkek ilişkilerini yeniden tanımlamalı, evlilikleri dava kardeşliği formunda görmeli evlenen çiftlerin masalarında Allah'ın kitabı olmalı. Daha çok tarım toplumunun ihtiyaçlarına göre şekillenen geleneksel fıkhımızı güncelleyip onu büyük kentlerde yaşayan daha karmaşık sorunlarla yüz yüze olan bireylerin ve toplumların ihtiyaçlarına göre yenilemeli. TEBLİĞ VE ŞAHİTLİK FIKHINI YENİLEMEK Resullerin örnekliğinde olduğu gibi ileri gelenleri uyarmak bu yolla daveti toplumun gündemine taşımak. Hz Musa firavuna ve onun bürokrasisini temsil eden Haman'a gitmesi davetini sistemin merkezinden topluma yayılmasını kolaylaştırmıştır. İbni Mesud'un Kabe'de, yeni inen ayetleri ileri gelen müşriklere okuması da böyle anlaşılmalı. Bu toplum gereğince uyarılmış olmalı, bugün haber kuşağında ne kadar haber konusu oluyorsak o oranda davetimiz topluma yayılmış olacaktır. Basiret üzere insanları hakka davet etmeli. TARİH VE TOPLUM DEĞERLENDİRMESİNDE YENİ BİR FIKIH Kutsamacı tarih anlayışını terk etmeliyiz, tarih bizim için ders alınması gereken bir alandır, ecdat diyerek onu kutsallaştırmak bir sapmadır, onların hatalarını tespit edip yerine doğruları ikame etmeliyiz. Taassup ve asabiye bir cahiliyedir. Mezhebini, şeyhini, liderini kutsamak cahiliyedir, Vahyin ölçülerini terk edip şeyhinin ilham, keşf gibi Allah hakkında zandan başka hiç bir şey ifade etmeyen ölçülere tabi olmakta birer cahiliyedir. ÜMMET OLMAK ONU YENİDEN DİRİLTMEK VE ULUSÇULUK SAPMASINDAN ÜMMETİ KURTARMAK. Ulusçuluk vahyin yerine yeni kutsallar ( Bayrak, vatan, millet gibi ) üreterek Allah'a şirk koşmuştur, ulus toplumlarda birer cahiliye toplumudur. Bu şirki ifşa eden merhum Seyyid Kutub ulus devlet cahiliyesine karşı Kur'an nesli inşa sürecini başlattığı için Arap milliyetçisi rejim tarafından idam edilmiştir. ŞURAYI YENİDEN MODELLEMEK VE YAYGINLAŞTIRMAK İslam'ın ilk uygulamaları dışında model bir şura temelli devlet kurmayı başaramadık. Demokrasiye felsefi olarak zaten karşıyız ama bir seçim modeli olarak demokrasiye alternatif bir model üretmeli. Şuraya ehil, emaneti kimlere vereceğimizi yeniden fıkhetmeliyiz. KISA, ORTA VE UZUN VADEDE TUTARLI VE GERÇEKÇİ HEDEFLER BELİRLEMEK Kısa vadede bu küresel cahili sistem içinde var kalabilme fıkhını yeniden üretmeli, orta vadede, istişareye ehil kadrolar yetiştirmeli Kimliğini ve Allah'ın ayetlerini gizlemeden sistem içi araçları kullanmak. Uzun vadede batı medeniyetinin tüm kuşatmasından kurtulmak, bu kirden temizlenmek ve yeni medeniyet inşa etmek. Şurayı modelleştirip demokrasiye alternatif bir model, fıtri yeni bir üretim-tüketim formu geliştirmek ve vahyin ölçüleriyle estetiği, sanatı, edebiyatı yeniden üretmek. YORUM YAZIN ![]()
|
|