KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
24 Ocak 2025 Cuma
°C

'Kız davamız'a ağıt

Mardin'deki katliama verdiğimiz tepkiler!...

`Kız davamız`a ağıt
07 MAYIS 2009 PERŞEMBE 11:16
0
1152
0
AA aa
Başbakan, “Hiçbir töre mazur gösteremez” diyor.
DTP'li Emine Ayna, korucu sistemini suçluyor.
Kan davası raconuna uymadığını söylüyor, uzmanlar.
Kadını, çocuğu, rahimdeki cenini bile ayırd etmeyen bir vahşet!
Nasıl bir husumet, nasıl bir ilkelliktir.
Şiddet teorimiz, burada çöküyor, işte.
Ne kan davası, ne de töre izaha yetmiyor.
Tepkilerimiz, isyan seslerinden başka bir şey değil.
Yorumlarımız, ağıt yakmaktan öteye geçmiyor.
Ölümü öldürmek ne mümkün.
Ama ya şiddeti!...
O da mı, mukadder?
Ona da mı yazgılı, insanoğlu?
Şiddeti, bir gün öldürebilecek miyiz?
***
Şiddetle mücadele tarihimiz, insanlığın babası Âdem'e kadar gider.
Âdemoğlunun eline ilk kan ne
zaman bulaştı?
Kitaplara göre, ta Habil ile Kabil'den beri.
Kardeş katili olmayı o zamandan mı öğrendik, biz?
Kabil'in genlerini tevarüs eden nesiller, aramızdan hiç eksik olmadı, çünkü.
Yakamızı bırakmadı bir daha, o katil genler.
O günden
beri kaderimizin parçası,
bu illet.
Sen-ben kavgası, kıskançlık!...
Ve bitmez-tükenmez ‘kız davamız'.
Ezelden
beri cinayet sebebimiz.
O günden beri lanetlendik, sanki.
Sonu gelmez bir kan davasının içine düştük.
Birbirimizi vura vura bitiremedik.
İnsan soyunu kıramadık hala.
***
Şiddetin yaşattığı acılar...
En eski efsanelerden bilimkurgu masallarına kadar hep aynı dramı anlatır, dururuz.
Kız davamızın iki yüzü var.
Birinde, ölümsüzleştirme arzumuz görünür.
Taç Mahal'in kitabesinde yazar ki:
“Zamanın üzerine düşen ezeli bir gözyaşı damlasıdır, bu abide.”
Bir matem abidesi.
Sevgilinin ardından anıtlar yükseltmişiz, bir yandan...
Ölüme meydan okumuşuz,
onun hatırasını sonsuza kadar
yaşatmak için.
Ama bir yandan da hayatın karşısına dikilmişiz.
Kız davamızın ‘kahpe' yüzüdür, bu.
Yakıp yıkmışız, nam olsun, diye.
Sevgilinin hatırasını silmek için, en hunhar katliamlara girişmişiz.
Bırakın adını, soyunu bile yeryüzünden kazımak için yeminler edebilmişiz.
Onun için her gün muharrem, her gün matemdir, bize.
Biz diyorum, çünkü bunu yapanlar da sureta insan!
***
Gırtlağımızdan çıkan çıplak sesler içinde, ağıttan daha dokunaklısı
var mıdır?
Sevdiklerimizin ardından abideler diksek, sessiz anıtlar yükseltsek...
Ağıtlara döktüğümüz feryadu figanımızdan daha yukarılara
ulaşır mı?
Teselli bulur muyuz?
Şiddet için ne teoriler geliştirmiştik, oysa.
Şiddet, mahrumların intikamı!
Şiddet, cahillerin ideolojisi!
Ve siddet, yoksulların tek silahı!
Bir de töre şiddetini ekleyin, buna.
Şan, şeref cinayetleri!
Mağara insanı bile bu kadar cani değildi.
Dini, ırkı, mezhebi, imanı olmayan amansız illet.
Bütün bunlar açıklamaya yetiyor mu, peki?
Töre dediğimiz müphem peçe, hangisini örtüyor bunların.
Ne menem bir duygudur bu?
İnsan denen mahluk, kan dökmeye neden bu kadar aç?
Bence şiddet teorisine bir de ‘sapkın şiddet' bahsi eklemeliyiz.
Şiddet, zalim genlerimizin
tatmini!
Örneklerimiz arasında mutlaka şu üçü de olmalı:
* Almanya'daki okul baskını.
Albertville Lisesi katliamı.
Varlıklı bir ailenin 17 yaşındaki oğlu, 17 genç kız ve oğlanı
katletmişti.
* Liseli Münevver Karabulut'un boğazı vahşice kesilmişti.
* Mardin'deki nişan katliamı.
Sevgi'nin nişan gecesini, amca çocukları kana buladı.
Çoluk çocuk, ana rahmindeki cenin...44 ölü...
Töre deyip, çıkabilir miyiz içinden?
Ya da yoksulluk; ya da cehalet?
Ya cinnet, anlatmaya yeter mi?
Hayır, şiddet teorimiz çöktü, bence.
Yeni bir virüs dolaşıyor, kanımızda.
‘Sapkın şiddet' virüsü bu.
Katil genlerimizi uyandıran iflah olmaz bir virüs.
***
Acaba müzikle tedavi edilebilir mi, bu illet?
O cani ruhlar ne hisseder, ağıtlarımızı dinlediklerinde?
Sizi bilmem ama ben bir ağıt seçtim.
Kürtçe söylenen bir Yezidi halk şarkısı.
Adı, Lawike Metini.
Kalan Müzik'in 2006'da çıkardığı bir albümden.
“Ebru: Kültürel çeşitlilik üzerine yansımalar” çalışmasından.
Fotoğraf sanatçısı Atilla Durak'ın memleketin tüm renklerini bir demet halinde bize sunduğu çalışma.
Bize de bugün, o demetten bir ağıt düştü.
Bulursanız mutlaka dinleyin.

‘Ay feleka me xayin'...
Sevgi'nin nişan gecesi kahpe bir pusuya düşen baba evinden sessiz feryatlar yükseliyor, şimdi.
“Hey le le le...de-
lale
Ay felake me xayin...”
Bahtı kara her genç kızın feryadıdır, bu.
Lawike Metini, anonim bir türkü.
Kürtçe seslendiren Qerapete Xaço.
Sözleri, şöyle diyor:
Hey hey anne hey hayran olduğum, yalvarırım kalk da
Rızanla, Allah'ın rızasıyla
Bu cumartesi yıka başımı ve giydir beni
Saçlarımı ve zülüflerimi alnımın
üstüne ör benim
Hey hey ley ley
Hey hey ley güzel hey
Bütün arkadaşlarım ve dostlarım gitmişler uzak ‘şeyhlerin Mağribine'
Ve hepsi derin bir vadide derin gönüllerin ve sözlerin peşine düşmüşler
Ve kız diyor ki anne hayranın olayım
Gönder birini
Metinilerin küçük gencinin evine
Gelsin yüreğimde, göğsümde saklasın vay
Eğer gelip beni istiyorsa gelsin
istesin
Kaçırmak istiyorsa kaçırsın
Eğer kaçırmazsa yarın beni
gönderecekler
Hey ley ley ley
Hey ley ley ley
Ah felek yine hain çıktı ve kandırdı bizi.
 
akif.beki@radikal.com.tr
YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın