Bingöl ilinin varlıklarının iyi değerlendirilmesi ve kırsal nüfusun üretken hale gelmesi için desteklenmesinin yanı sıra yeni tedbirlerle en üst seviyede kırsal nüfusun geri döndürülmesini isteyen TEMA Vakfı Bingöl Temsilcisi Cuma Karaarslan, Şehirlerde yığılmaların önlenerek kırsal alanlarda yeniden canlılık oluşması hem işsizliğin önlenmesi hem de kırsal alanda üretken kimliğin yeniden tesis edilmesi için oldukça önemli olduğunu kaydetti.
“ZENGİN VE MÜREFFEH TOPLUM İÇİN ÜRETKEN FERTLER LAZIM”
“Ne kadar üretirsek o kadar güçlü ve özgür oluruz” diyen TEMA Vakfı Bingöl Temsilcisi Cuma Karaarslan, fertleri üretken olan toplumun zengin ve müreffeh olacağının kaçınılmaz olduğunu belirterek, “Okumuş ve bir yerlere gelmiş insanların topluma borçlarını ödemesi lazım. Bu kişilerin, “ben, bu ülkenin imkânlarını kullanarak buraya kadar geldim. O halde bu ülkeye borçluyum. Başkası ne hissederse hissetsin, hiç ilgim yok... Ben borçluyum” diyerek olanın olmayana, bilenin bilmeyene karşı borcunu ödemesi lazım” dedi.
“KIRSAL NÜFUSU GEREK GÜVENLİK VE GEREKSE YANLIŞ POLİTİKALAR YÜZÜNDEN VERİMSİZ HALE GETİRDİK”
1950 yılından bu güne hükümet olmuş iktidarlar, Türkiye'nin doğasına, ormanına,
toprağına hizmet ederek değil, tüketerek iktidarda kalmayı ve olmayı amaçladıklarını söyleyen Karaarslan, bu konuda da pekâlâ, başarılı olduklarının altını çizerek, “Etki- tepki toplumu olamadıysak bunun nedeni hep başkalarında olan arayışımızdır. Yok, hükümet yapsın, yok belediye yapsın diye yıllarca kırsal nüfusu gerek güvenlik ve gerekse yanlış politikalar yüzünden verimsiz hale getirdik. Şimdi bu geçmiş zararı karşılamak için sıfır kilometre köyler ve insanlar hazır bekliyor. Kırsal alanda birey ve guruplara yönelik organik tarım, hayvancılık destekleri sağlanarak daha geniş bir tabanlı destek programı sağlanmalıdır. Güneydoğu da uygulanan GAP Kırsal Kalkınma destekleri kapsamında bireylere ve guruplara yönelik küçükbaş hayvan desteği, arıcılık desteği guruplarda yüzde 70 hibe olarak yansımaktadır. Bu programın DAP'ta uygulanarak 30 yıllık tahribat dolu yılların zararlarını azaltabiliriz. Bu projenin Bingöl'de uygulanması ile yörede sağlanacak ekonomik gelişim yanı sıra kırsal nüfusun, kişi başı 25 arı kovanı, 25 adet koyun ya da keçi ile yeniden üretime katılması ülke açısından ve bölge açısından önemli sonuçlar doğuracaktır. Yaşama üretim ve inancımız ile bağlıyız. Üretim olmazsa insan bağımlı olur, bağımlı insanın inancı olsa bile düşüncesi dikkate alınmaz” diye konuştu.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA, SOSYAL VE EKONOMİK OLARAK BİRLİKTE ELE ALINMALI
Karaarslan, “Küresel ekonomi, kapitalizm ve emperyalizm bize hayat veren doğal sistemi bitirinceye, tahrip edinceye kadar canavar gibi peşimizde. Kırsal kalkınma ve üretken kimlik küresel sermayenin korktuğu tek şeydir. Yıllarca bize tereyağını kötüleyip sıvı yağ sektörü oluşturdular. Bize sıvı yağ satıp kendileri zeytin yağı ya da tereyağı kullandılar. Yerel üretimler insanın elinde olmayan doğal sürdürülebilir yaşam içinde süregelen yöntemlerdir. Su, süt, buğday, tereyağı gibi temel beslenme zinciri elemanları sermayedarların eline geçemeyecek kadar Allah vergisi olduğundan bizim köylümüze güç vererek bu üretimlerde güçlenmelerini sağlamamız gerek. Sürdürülebilir kalkınma sosyal ve ekonomik olarak birlikte ele alınarak bu toplumun yeniden kırsal alanda hareketliliğinin sağlanması için liderler, okumuşlar, önderler elini taşın değil vicdanın altına koymalılar” şeklinde konuştu.