Çelik, Bursa'nın Karacabey ilçesinde partisince düzenlenen iftarın ardından yaptığı konuşmada, 12 Eylül'deki halk oylamasına konu olan değişiklikleri tüm siyasi partilerin arzuladığını söyledi.
'Keşke şu değişiklikleri birlikte yapsaydık da referandum için masraf yapılmamış olsaydı' diyen Çelik, 'AK Parti'yle pek arası yok' denilen Anayasa Mahkemesinin söz konusu değişiklikler için 'ileri bir adımdır' demesine rağmen muhalefetin kapı kapı gezip neler söylediğinin ibretle izlendiğini ifade etti.
Çelik, muhalefetin sorumsuz davranma hakkına sahip olmadığını dile getirerek, 'Bütün partilerin tabanlarına sesleniyorum; sorumsuz davranamazsınız. Liderleriniz siyasi, politik anlamda bu ve benzeri aykırılıklar içerisinde olabilirler ama çocuğunu, torununu, memleketin geleceğini ilgilendiren, soframızdaki ekmeğin büyütülmesine, büyütülmesiyle ilgili olan bu konularla ilgili sorumsuz davranma lüksüne sahip değiliz' diye konuştu.
Türkiye'nin her yerinde var olan tek partinin, AK Parti olduğunu ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
'Tüm partilerin Türkiye'nin dört bir tarafında olması gerekiyor. Dört bir tarafında olursa sorunların çözümü kolay olur ama maalesef ne yazık ki yalnız AK Parti. Ana muhalefet partisinin Bingöl, Van, Bitlis'teki mitinglerini gördük. İyi ki gittiler. 100 kişi de olsa 50 kişi de olsa orada vatandaşla buluşmaları, tokalaşmaları doğru bir şeydir. AK Parti'nin mitinglerini görüyorsunuz, Van'daki miting, alanlar almıyor. Türkiye'nin her yerinde AK Parti var.'
Çelik, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yüzde 40'lara varan oy oranına sahip olduklarını kaydederek, şunları söyledi:
'Oradaki vatandaşları da tebrik ediyorum. Tehditlere, namluya rağmen 'hayır, ay-yıldızlı bayrağın altındayız' diyorlar. Türkiye'nin birliğini istiyorsak, bütün bölgelerdeki vatandaşlarımıza sahip çıkmamız gerekiyor. Şimdi bu muhalefet anlayışına bakıyorum. Bu muhalefet anlayışı Allah korusun iktidara gelirse var ya Türkiye'nin bölünmesi için başka bir şey aramaya gerek yok. Türkiye'nin bir bölgesine gidemeyen bir anlayış, Türkiye'nin birliğini bütünlüğünü sağlayabilir mi? Sadece AK Parti yüzde 40'lar değil, diğer partiler de yüzde 10, 15, 20 oy almalı ki terazinin Ankara yönüne tartışı gerçekleşebilsin. Aksi takdirde bu mücadele yalnız AK Partililerin... Sen de bu ülkenin insanısın, senin de sorumluluğun yok mu?'
Yatırım yaparken bölge ayrımı gözetmediklerini dile getiren Çelik, 'Çanakkale'de birlikte kan dökenlerin, omuz omuza mücadele edenlerin ayrılması mümkün değildir. Bu şer güçleri aramızdan çıkaralım diye el birliğiyle bir çalışma başlatmamız gerekiyor. Bunları siyasi meseleye çevirmek bugüne kadar fayda vermedi, bundan sonra da fayda vermeyecek' dedi.
28 ŞUBAT SÜRECİ
Çelik, partililerden, halk oylamasında 'evet' yönünde oy kullanılması gerektiğini tüm tanıdıklarına anlatmalarını istedi. Çelik, şöyle konuştu:
'Bizim 'evet'den bir endişemiz yok. 'Evet' oyu yüzde 65'lerde çıktığında dünya şöyle algılayacak; 'evet Türk milleti, gerçekten birinci sınıf demokrasiden yana şahlanış göstermiştir, sandıkları patlatmıştır'. Şu Anayasa kabul edilsin, birçok şey net aydınlanacak. Türkiye'de öyle birliktelikler, öyle vesayet anlayışı var ki hatırlamanızı istiyorum, 28 Şubat'ta komutan düdük çaldı, yargıçlar tıpış tıpış gittiler salonda toplandılar, talimat aldılar, binlerce insanı fişlediler, mahkum ettiler. Hani nerede yargı bağımsızlığı? Bu değişiklik şeffaf yönetimi, gerçekten kurumları kendi yerlerine oturtacaktır. Asker askerliğini, polis polisliğini yapacak, yargı hukuki denetim yapacak, kim suçluysa onu cezalandıracak. Ahmet Necdet Sezer seçilirse kural yok, Abdullah Gül seçilirse kurallar çok. Böyle yargı olur mu?'
Bursa'da 100 bin metrekarelik Adalet Sarayı ihtiyacı için yer bulduklarını, plan yaptıklarını, temel atma seviyesine geldiklerini, karşılarına yerel mahkemenin 'yapamazsınız' kararı çıktığını anlatan Çelik, şunları kaydetti:
'Ne yapalım o zaman? Ne zaman oturacağız, ne zaman yatacağız, ne zaman kalkacağız? Onları da söyleyin bari. Böyle hukuk devleti olur mu? Türkiye'de öyle kararlar verildi ki Türkiye katrilyonlarca zarar etti. Memleketi yönetsin diye seçtiğiniz siyasetçileri 10 yılda bir durdurur, tasfiye eder, idam ederseniz, bu memlekette kimsede hizmet aşkı kalır mı? Bunları sonlandırmak için 12 Eylül çok önemli. 27 Nisan'ı biz yaşadık. Gece internetten muhtırayı verdiler, kaybolup gittiler. Sabaha kadar ne sıkıntılar yaşandığını biliyoruz. Telefon açıyorsunuz cevap yok, muhtırayı ver, sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı şapkayı alıp gidecek. Yok öyle yağma. Sabahleyin cevabı görünce tıpış tıpış herkes oturdu yerine. Demokrasiyse böyle, millet iradesiyse böyle. Biz milletin iradesine sahip çıktık, siz de 12 Eylül'de bize sahip çıkın. Yoksa Türkiye'nin tekrar vesayetçi anlayışa dönmesi çok büyük felakettir. Ne Başbakan dayanır, ne siyasetçi dayanır, ne ekonomi dayanır.'