Fahrettin Özdemir'en büyük sıkıntısı ise komşuları yüzünden daha fazla hayvan besleyememek ve haramiler dediği alkol almak için gelen kişilerin çöplerini bırakarak gitmesi ve yetkililerin bunlara bir yaptırım uygulamaması.
Ordu'nun Perşembe ilçesinde yaşayan Fahrettin Özdemir, bahçesine yaptığı kulübesinde yalnız başına ilginç bir yaşam örneği sergiliyor. O, aslen Gümüşhaneli olmasına rağmen 30 sene Almanya'da çalıştıktan sonra emekli olarak Türkiye'ye döndü.
Şehir hayatından bunalan Özdemir çareyi eşinin memleketi olan Ordu'da deniz kenarına kulübe yapıp doğal hayat yaşamakta buldu. Zaman içinde kulübesinin odacıklarını artıran Özdemir, 5 köpek, 50 tavşan, 2 horoz, 4 tavuk, 25 civarında kaz ve çeşitli kuşlarla beraber yaşıyor. Hayvanlar ise ondan gelen komutları yerine getiriyor. Ayrıca o gemi ustası olduğu için tüfek gibi bası metal eşyalar da yapıyor. Fındık dallarından Robinson Crusoe'nin barakalarını andıran gölgelikler kuruyor. Bunları da sahilden topladığı deniz kabukları ile kaplıyor.
Aynı zamanda bir avcı olan Özdemir yalnızlıktan hoşlanmadığı için kendisine hayvanları dost edinmiş. Yakın zamana kadar eşi ile birlikte yaşayan Özdemir, eşi hastalanınca tek başına yaşamaya başlamış. Özdemir ayrıca kulübelerinin bahçesinde bazı meyve çiçek ve bitki türlerini de yetiştiriyor.
Hayvanları insanlardan daha yakın bulduğunu söyleyen Özdemir, 'Onlarla yalnızlığımı unutuyorum. O kadar akıllılar ki. Mutsuz olduğumu hemen anlıyorlar. Sabah gün doğarken kalkar hayvanların bakımını yaparım. Mevsimine göre bahçeyi işlerim. Çoğu insanın aman deyip başlamadığı işlerime başlar kaplumbağa misali ağır ağır işlerimi hallederim. Bence insanların hayvan fıtratlarından öğrenebileceği çok şey var.' diyor.
Eşinin rahatsızlığının da doğayla iç içe olmasına neden olduğunu söyleyen Özdemir 'Eşim rahatsızlandı. Onun isteği ile bu yeri aldım. Küçüklüğümden beri hayvanları çok seviyorum. Babamın köyü vardı. Burada beton ev yaptım. Ama kulübede yaşamayı tercih ediyorum. 30 yıl Almanya'da yaşadım. Gemi imalatı yaptım. Oranın hızlı yaşamı insanları olumsuz etkiliyor.
Orada yaşadığım yıllarda da iş çıkışı doğa ile iç içe olabileceğim yerlere gider hava alırdım. Buraya gelince büyük sıkıntı yaşadım. Almancı gelmiş toprağa sahip çıkmış dediler. Oysa ben burayı tapusu ile aldım. Bazı hayvanları bakmama karşı çıktılar, beni dövmeye bile kalktılar ama avcı olduğum için durdurdum onları.' diye konuşuyor.
Özdemir, sözlerini şöyle bitiriyor: 'Buranın doğası çok güzel. Hiç bir şeye sahip çıkamıyoruz. Buraya geliyorlar keyiflerini yapıyorlar. Bira şişelerini rakı şişelerini atıyorlar, harami diyorum ben onlara. İki tane levha da astım ama bir şey değişmedi.
Ben buraları temizliyorum. Kimse sahip çıkmıyor. İnsanların daha duyarlı olması lazım. İnsanlarımız kendi doğasını kirletiyor. Resmi makamlarımız da çok duyarsız. Böyle bir sahil hiçbir yerde yok. Ama gelin görün ki ne valilik ne de belediyeler sahip çıkmıyor. Bir sahipsizlik hakim. Sahillerimiz sahipsiz kalmış.'
CİHAN