KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
17 Kasım 2024 Pazar
°C

Karaarslan: Kürt Meselesi Siyasal, Kültürel ve Yönetimsel Boyutlarıyla Ele Alınmalı

Detay Dergisi'ne konuşan İş İnsanı ve Siyasetçi Ahmet Karaarslan: 'Kürt meselesi HDP'nin ya da ülkenin sorunu olmaktan çıkmış, Ortadoğu ve Dünya sorunu olarak görülmeye başlanmıştır. Kürt meselesini siyasal, kültürel ve yönetimsel boyutlarıyla ele almayıp, sadece şiddet boyutuyla görmeyi tercih ettiğinizde bir asırdır devam eden meseleyi çözemezsiniz.'

Karaarslan: Kürt Meselesi Siyasal, Kültürel ve Yönetimsel Boyutlarıyla Ele Alınmalı
18 MART 2021 PERŞEMBE 20:56
35
4416
6
AA aa

İş dünyasının tanınan ve Halkların Demokrasi Partisi'nde (HDP) siyaset yapan bir isim olan Ahmet Karaarslan ile ekonomiyi, gündemi ve siyaseti konuştuk. Şiddet eğilimlerinin aksine diyaloğun çözümdeki etkisine inanan, ekonomi politikalarında daha rasyonel adımlar atılması gerektiği kanaatini taşıyan, adaletin en önemli çizgi olması ve herkes için eşitlik ilkesine bağlı kalınması gerektiğini vurgulayan biri…

Ve sorduk kendisine;

Okurlarımızın tanıması için kendinizi özetle tanıtabilir misiniz?

1968'de Bingöl'de doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi Bingöl'de tamamladım. Uludağ Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden 1989 yılında mezun oldum. Evliyim, 2 kız 1 erkek çocuğumuz var.

İş hayatınızın nasıl başladığı, hangi sektörlerde faaliyet gösterdiğinizi öğrenebilir miyiz?

1992 yılında uluslararası bir şirkette yönetici olarak işe başladım, 2012 yılında ayrılarak turizm ve hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren özel bir şirkette yeni yatırımlar koordinatörü olarak çalışmaya başladım ve halen çalışmaya devam ediyorum.

İki dönem kentimizin güzide kulübü Bingölspor'da yönetici olarak görev yaptım. İlk dönem 2'inci Lige çıkarak bir ilki gerçekleştirdik. İkinci dönem ise Manisa'da finalde kaybederek 2. Ligin kapısından döndük.

Bir iş insanı olarak ekonomik değerlendirmelerinizi almak istiyoruz. Öncelikle Pandemi sürecinden başlarsak, bu süreçte sonra nasıl bir tablo oluştu? Özellikle ağırlıklı faaliyet alanınız olan turizm sektörünün geldiği noktayı nasıl özetlersiniz? Geleceğe dair umudunuz nelerdir?

Şubat 2020'de başlayan pandemi cirolarımızı yüzde 80 oranında azalttı ve varlıklarımızın önemli kısmını da kaybetmemize neden oldu. Ancak çalışanları işten çıkarmadık, ücretlerini ödemeye devam ettik. Fakat ciddi oranda zayıfladık.

2021 yılı turizm sektöründe, 2019'da elde edilen 35 milyar dolarlık cironun çok uzağında kalınacağını, tahminen 18 milyar dolar civarında bir ciro elde edileceğini düşünüyorum. Sonuçlarıyla cari açığa da olumsuz etkileri olacak olan sektörün yakından takip edilmesi gerektiği kanaatindeyim.

3 milyon insanın istihdam edildiği sektörün sorunlarının sosyolojik sonuçlarını hesap etmek zorundayız. Umarım ilgililer gerekli tedbirleri almayı düşünürler.

İstihdama değindiniz. Bingöl özelinden bakacak olursak genç nüfusun istihdamındaki genel çerçeveyi nasıl çizersiniz? Ayrıca kadınların istihdamdaki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İstihdam, ülke ve kent sorunu ile en büyük dert olarak bir kenarda dururken, sorunları çözmeyi değil sanal gündemler üzerinden konsolidasyon sağlama kurnazlığını tercih eden iktidarın hak arayan gençleri terörist olarak nitelemesi bana Çiçek Abbas filmini hatırlatmaktadır. Oysa istihdam; ülke barışı, huzur, refah, gelecek demektir ama dert, talan ve konfor düzeninin devamı olduğu için sanal gündemler tercih edilmektedir.

Ortadoğu'da asırlardır devam eden kavganın temelinde cinsiyet eşitsizliği yatmaktadır. Ataerkil düzeni sürdürme ısrarı kadını yaşamın dışına atmış ve atmaya devam etme arzusu kadının istihdamda yaşadığı zorlukların ana nedenidir. Bu zorlukları eşitsizlikleri gidermek kadının özne olmasına giden süreci desteklemekten geçer.

Bir de ülkenin genel ekonomik tablosu var. Sizce ekonomik olarak neredeyiz, fazla yâda eksik olan nedir? Bu sorunlar nasıl aşılabilir? Ekonomi politikalarını ve sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

2002 yılında milli gelir 5 Bin 900 dolar, 2015 yılında 11 Bin dolar ve ardından dehlizler ile yani Perinçek ve Bahçeli ile ortaklık kurarak vesayete teslim olan iktidarın güvenlikçi politikalar ile ülkeyi getirdiği son nokta 7 Bin dolar, milli gelir,  yüzde 15 işsizlik, yüzde 25 genç işsizlik, 450 milyar dolar ülke borç stoku.

Bu reel gerçeği gördüğümüzde bu iktidarın ülkeyi batırdığını ve dehlizlere teslim olduğunu, üstenci, seçkin bir güruha hizmet etmekle zaman geçirdiğini görebiliriz. Çözüm, demokrasi ve hukuk devletini referans gösterenleri, eşit yurttaşlığı esas alanları ilk seçimde iktidara taşımaktan geçer. Bu da ilk sandıkla hayat bulacaktır. Mevcut iktidar inandırıcılığını kaybetmiş, faşist uygulamalar ve baskıcı politikalarla miadını doldurmuştur.

Yine Bingöl'den bir gündem devam edecek olursak, deprem şehri olduğumuz gerçeğinden de yola çıkarak yapılaşmaya ya da kentsel dönüşüm ihtiyacına dair hangi perspektiften bakıyorsunuz?

Deprem, ülke ve kent gerçeği olarak bir kenarda dururken imara yeni açılan alanlarda yapıların iç içe olması ve sosyal alanların projelerde yok denecek düzeyde tutulması samimiyetten ve de bilimsellikten uzak, ranta dayalı kentsel dönüşüm sisteminin yürürlükte olduğu gerçeğini bizlere göstermektedir.

Bingöl'de mevcut imar anlayışından vazgeçilmeli, daha çok sosyal alanların öne çıktığı bir anlayışla kentsel dönüşüm hızlandırılmalıdır. Otoparklar yapıların altında olmalı, işyerleri bağımsız bölümlerden oluşmalı, yollar geniş tutularak deprem anında ulaşımın sağlıklı yapılabilmesinin önü açılmalıdır.

Her mahallede depremlerde toplanılacak alanlar açılmalı, yer sorunu olan bölgelerde ise kamulaştırma yapılarak sorun çözülmelidir.

Biraz da genel gündeme değinmek istiyoruz. Aktif siyasetin içinde yer alan bir isimsiniz. HDP'den aday adaylığınız da olmuştu. Şuanda HDP'nin kapatılması tartışılıyor. Sizce gerekçelerde haklılık var mıdır? Bu konuda neler söylersiniz?

Uzun bir süreden beri ülkemiz siyasetindeki ayrıştırıcı, ötekileştirici ve de kutuplaştırıcı anlayış, insanlarımızı hak ve adalet arayışında umutsuzluğa itmiş, bu durum adalet duygusunda onarılmaz yaralar açmıştır.

Güçlü demokrasiler en küçük toplumsal ve sınıfsal yapıların haklarının en yüksek şekilde korunduğu demokrasilerdir. Güçlünün değil zayıfın yanında olan, insan haklarını merkeze alan demokrasiler hak ve adalet paylaşımında en yüksek toplumsal temsilleri oluşturmuşlardır.

Artan hukuk ihlalleri, garip uygulamalar, adalet sistemini hak ve adaleti tesis etmekten uzaklaştırmış, siyaset kurumunun emrindeki hukuk sistemi adil olmayan sonuçlara alan açacak kararlara imza atmıştır. Mevcut hukuk sisteminde meydana gelen aşınma, çok katmanlı toplumsal ve sınıfsal yapıyı güçlendirecek şeffaf demokratik devlet yerine mevcut oligarşik yapının daha da güçlenmesine alan açmıştır.

Ülkemiz refah, eğitim ve demokrasi alanında gelişmiş medeni ülkelerden uzaklaştırılmakta, yalnızlaştırılarak içe kapanık baskıcı Avrasyacı anlayışın perspektifiyle karanlığa savrulmaktadır.

Bir insanlık hareketi olarak büyüyen, ülkemiz halklarına umut vadeden, ülke gerçeklerini dikkate alan, 80 milyonun barış içinde, eşit koşullarda birlikte yaşaması için çoğulcu demokratik bir yönetimi çözüm olarak gören Halkların Demokratik Partisi'ne 2018 yılında milletvekili aday adayı olarak başvuru yaptım. Siyaset uzun soluklu bir süreci göze almayı gerektiren, cesaret ve de esneklik isteyen bir alandır. Bu alanda çaba sarf etmeye devam edeceğim. Sadece temsil boyutuyla değil, farklı katkılar sunarak halkların sorunlarına çare olabiliriz.

Bugün yaşananlar, tek adam rejiminin demokrasiye tahammülsüzlüğünü göstermektedir. HDP'nin kapatılmasını konuşanlar ülkeyi batıranlardır, ülke sosyolojisinden haberdar olmayan üstenci, seçkin sınıfın emir erleridir. Bir avuç oligarkın hadsizliği karsısında susmayacak, demokratik siyaseti savunmaya devam edeceğiz. Bu yaşananlar iktidar edenlerin gücünden değil muhalefetin yeterince dayanışma sergilememesinden kaynaklanmaktadır.

Ülkemiz farklı toplumsal ve sınıfsal katmanlardan oluşmaktadır. Bu dinamik toplumsal ve sınıfsal yapı bizlere demokratik, özgürlükçü ve çoğulcu kültürel değerleri geliştirmeye yönelik siyaset yapmayı zorunlu kılmaktadır. Bu nedenlerle HDP'de siyaset yapmaya devam ederek mevcut siyasetin dar, ötekileştiren, tahammülden uzak pratiğine karşı, çoğulculuğu, farklı toplumsal ve sınıfsal katmanların haklarını merkeze alan siyaset anlayışını büyütmeye katkı sunacağım.

AKP, MHP ve Perinçek ittifakının kaybetmesi ülkemizin ve Ortadoğu'nun barışla buluşması, demokrasinin kazanması demektir. Bu tehditler sadece Kürtleri değil, tüm demokrasi güçlerini, tüm halkları, bir ülkenin gelecek 100 yılının demokratik inşasını hedef almaktadır.

Demokrasiyi ancak demokrasi güçlerinin ortak ve kararlı mücadelesi ile koruyabiliriz. Bu güçlerin en geniş yelpazesini HDP oluşturmaktadır, bu nedenlerle HDP'de siyasette ısrar ediyorum. HDP'yi kapatmak 15 milyon insanının iradesini yok saymak, demokrasiyi rafa kaldırmaktır. HDP'yi kapatma gerekçeleri yersizdir, görüş belirtenler hadlerini aşmaktadırlar.

HDP'nin Kürt meselesinden uzaklaşıp ‘Türk Solu'na doğru bir eksen kayması yaşadığı öngörülerini nasıl yorumluyorsunuz? Ayrıca siyasi partilerle ittifak meselesinde HDP nerede duruyor, gelecek seçimlerde nasıl bir konum belirleyecek?

Kürt meselesi HDP'nin ya da ülkenin sorunu olmaktan çıkmış, Ortadoğu ve Dünya sorunu olarak görülmeye başlanmıştır.  Sorunu yok sayanların tavrı, vesayetçi anlayışın son çırpınışlarını ifade etmektedir.

Bu süreci iyi yönetmek gerekir. İnkâr ve asimilasyonda eski ezberlerde ısrar etmek, ülkeye ihanet, dünya siyaset sahnesinde özne olmaktan uzaklaşmak, beyhude çabalarla enerji tüketmektir.

HDP ülkenin temel meseleleri gibi Kürt sorununu da çözme arzusundadır ve o iradeye sahiptir. Gücünü sadece sol sosyalist bileşenlerinden değil, 83 milyonun parti içindeki temsilcilerinden almaktadır.

HDP tüm ezilenlerin ve sömürülenlerin; dışlanan ve yok sayılan bütün halkların ve inanç topluluklarının, kadınların, işçilerin, emekçilerin, köylülerin, gençlerin, işsizlerin, emeklilerin, engellilerin, göçmenlerin, yaşam alanları tahrip edilenlerin; aydın, yazar, sanatçı ve bilim insanları ile bütün bu kesimlerle birlikte mücadele yürüten güçlerin her türden baskı, sömürü ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve insan onuruna yaraşır bir yaşam kurmak üzere bir araya geldiği, demokratik halk iktidarını hedefleyen bir siyasi partidir.

Dolayısıyla HDP sadece Türk solunun değil, hepimizin yuvasıdır, gelecek seçimlerde 83 milyonun çıkarları doğrultusunda bir pozisyon ile değerli konumunu sürdürecektir.

Kürt meselesine girmişken, bu konuda da değerlendirmenizi almak isteriz. Sizce ülkede bir Kürt sorunu mu, yoksa terör sorunu mu var? Bu ayrım nasıl yapılmalı, sorun nasıl çözülmeli?

Kürt meselesini siyasal, kültürel ve yönetimsel boyutlarıyla ele almadığınızda, sadece şiddet boyutuyla görmeyi tercih ettiğinizde bir asırdır devam eden meseleyi çözemezsiniz. Kürt meselesi bu boyutuyla görüldüğü içindir ki, bir asırdır şiddet karşılıklı olarak süregelmiş ve günümüzde sadece ülkemizi değil bölge ülkelerini ve dünyayı istikrarsızlaştıran boyutuyla küresel hale gelmiştir.

İstikrasızlık ve de yıkıma neden olan derinliği terör olarak adlandırıp meselenin arka planındaki siyasal, kültürel gerçekliği pas geçtiğinizde şiddet sarmalında debelenip durur, şiddet ortamının devamıyla enerjinizi tüketmeye devam edersiniz.

Soruna çok yönlü baktığınızda ise çözüme odaklanır şiddetin nedenlerini yok edersiniz. Toplumla ortaklaşarak ve de cesur davranarak çözüm iradesini beyan ettiğinizde alacağınız destekle şiddeti sonlandırıp bir asırlık meseleyi de çözmüş olursunuz.

Bu tarihsel meseleyi yok saymak şiddet boyutuyla çözmeye çalışmak sadece sorunu büyütür. Artık çözümü konuşmak ve Kürt meselesini ülke gündeminden çıkarmak gerekir.

Mevcut güvenlikçi pratik sorunun çözümünden uzaktır, umarım reel politik gerçeklik gereği pozisyon değişikliğine gidilir ve sorun çözülerek ülke ayağındaki prangalardan kurtularak tarih yeniden yazılmaya başlanır. Bu konuda ezberlerin bozulacağı kanaatindeyim.

Milletvekillerinin tutuklanma gerekçelerinde hukuksal yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halkların vekilleri hukuki gerekçelerle değil siyasi operasyonlar ve hukuk dışı uygulamalarla siyaset alanının dışına atılmaya çalışılmış fakat partimiz faşizmin kurumsallaşmasına giden yolu bileşenleri ve demokrat kesimlerle yapmış olduğu ittifakla tıkamıştır.

Düşmanlık bu yüzdendir, gerginlik, kin ve nefret ile kriminalize etmeye çalıştıkları HDP ve seçmenleri dün, bugün ve yarınlarda siyasetin öznesi olmaya devam edecektir. Tutuklamalar hukuki değil, tamamen siyasi nedenlerle yapılmıştır ve de düşmancadır.

Son günlerde üniversitelerdeki eylemler de fazlasıyla tartışılıyor. Yapılan eylemler bir kalkışmanın ön provası olarak görülebilir mi? Ayrıca ‘81 İlde Üniversite Yapılması' durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tüm meselelerde olduğu gibi Boğaziçi eylemleri de iktidarın ‘ben yaptım oldu' demesiyle bir kriz yaratmış, söylemler de her zamanki gibi gerçeklikten ve sorunun kaynağından uzaktır. Öğrencilerin itirazını terörizm olarak değerlendirmek akıldan uzaklaşmaktır, gerçekleri yok sayarak sorunu görmezden gelerek kalkışmalara zemin hazırlarsınız. Oysa diyaloğu deneyerek sonuç almak mümkün.

Tek kişinin değil toplumun farklı katmanlarının görüşleri ve de seçimleri demokrasiyi güçlendirir, demokratik alanı büyüterek kalkışmaların zemini yok edilir. Çağdaş demokrasilerde çoğunluk değil çoğulculuk esastır, ‘en çok oyu ben aldım, istediğimi yaparım' anlayışı demokrasilerde geri teper, ayaklarına bastıklarınız yok saydığınız Z kuşağı ise aklınızı başınızdan alır, bildiklerinizi de unuttururlar.

Son yıllarda yönetenlerin pratiği ise gerginlik üzerinden taraftarları konsolide etmeye yönelik olduğu için her itiraz kalkışma olarak nitelendirilmekte ve toplum kutuplaştırılmaktadır. Yapılan hataları bu konuşmaları bakkal çırakları bile yapmazlar, liyakattan uzak sadakat kaynaklı atamalar ile egonuzu tatmin edebilirsiniz ama aydınlık zihinleri donatamaz geleceğe hazırlayamazsınız. Kısaca savaşlar ve silahlar ile dünyaya ders verelim diyen bir akademisyeni Boğaziçi Üniversitesi'ne değil rektör, güvenlik elemanı olarak bile atamak hata olur, vahim sonuçlar doğurur.

Üniversiteler; özgürlük ve bilim yuvasıdır. Şiddetle ilişkilendirmek komediden öte bir anlam taşımaz. Her ile üniversite kurulması ülke gerçekleri yok sayılarak alınmış bir karar ve sonuçlarıyla maliyetli bir iş olmuştur. Ülkemiz ara eleman istihdamı üzerinden ekonomik değer yaratan konumuyla her yıl ortalamanın üzerinde büyüme sağlarken, üniversitelerin eğitimden uzaklaşıp sayıya odaklanmasıyla sorunlar yaşamaya başladık.

G-20 ülkelerine baktığımızda gençler lise döneminden itibaren yeteneklerine göre yönlendirilerek meslekleri bilimsel verilerle belirlenmektedir. Ülkemizde ise üniversiteli sayısı artsın denilerek bölümler açılmakta ve milyonlarca gencin verimli yılları heba edilmektedir.

Açılan üniversiteler ilk beş yıl işsizliğin düşük çıkmasına neden olmuş ama mezuniyetler sonrasında vizyonsuzluğun maliyeti gün yüzüne çıkmıştır. 2,5 milyon genç işsiz nüfusun varlığının kaynağı her ile üniversite anlayışının sonucudur, gençler işsiz kalırken ailelerde ekonomik olarak büyük sorunlarla baş başa kalmışlardır.

Hani şu bizi kıskanan Almanya var ya 12 aylık maaşla Mercedes Otomobil alınan ile aynı nüfusa sahibiz. Almanya'da 370 üniversitede 4 milyon, ülkemizde ise 207 üniversitede 8 milyon öğrenci var. İşte bu rakamları iyi analiz etmeli ve yanlışlardan acilen dönmeliyiz. Kentimizde sıklıkla yaşanan intihar vakalarının da altında gençlerin işsizliği ve umutsuzluğunun yattığını bilmemiz gerekir.

Ülke olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Kötü yönetiliyoruz, kaynakları ve tüm değerleri tükettiğimiz bir dönemi yaşıyoruz. Yönetenlerin hoyratça yaklaşımları karşısında toplumun feraseti geleceğe yönelik umudumu artırmaktadır. Toplum olarak zengin olmadan da, iyilik yapmadan veya yönetenlerden iyilik beklemeden de yaşayabiliriz ama adalet ve hukuk olmadan yaşayamayız. Hukuk askıda ise yeni anayasa demeniz dünya için bir anlam ifade etmez, yabancı sermayenin ilgisini çekmez, işsizlik bitmez, istihdam artmaz, debelenip durursunuz, değersiz konumunuz devam eder.

Değerlendirmeleriniz için teşekkür ediyoruz. Son olarak eklemek istediğiniz bir husus ya da vermek istediğiniz bir mesaj olacak mı?

Son olarak Kürdistan'ın Gare bölgesinde yaşananlar Kürt meselesinin ne denli yaşamsal olduğunu da büyük bir acı ile bizlere göstermiştir.

Hukuksuz ve adalet duygusundan uzak, siyasi nedenlerle tutsak alınan başta Sayın Selahattin Demirtaş, Sayın İdris Baluken ve tüm siyasi tutsaklara özgürlüğün kapılarının açılması ülkemizin birliğini sağlayacak sorunların çözümünü kolaylaştıracak ve aydınlık yarınları yakınlaştıracaktır.

Bu yönde gelişmelerin yakın zamanda gündeme gelmesi umuduyla tüm halkımıza saygılarımı ve hürmetlerimi iletiyorum.

 

KAYNAK: DETAY DERGİSİ

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Misafir Kullanıcı (@Misafir_81984)
20 Mart 2021 Cumartesi 21:47
Bu ülkede hak hukuk adalet kalmamıştır..! Toplum ayrıştırılmış kardeş kardeşe kin kusuyor yazık günah değilmi mesela camilerde bile artık Ali'nin adeleti anlatılmıyor siyaset yapılıyor. Herkes inandığı yolda yürüsün sıkıntı Yok ama kıbleyi şaşmayalım Allah büyüktür. Allahtan büyük yoktur..!
Misafir Kullanıcı (@Misafir_81967)
19 Mart 2021 Cuma 22:27
Halkların anadilde eğitimi eğer bu ülkeyi bölüyorsa hiç birleşmemistir zaten bu bingölde siyasi bilinç yok bu konular buraları aşar . 20 yıldır sütaştan başka ne oldu bu memlekette gençlik intihar da diğerleri zaten yaşayan ölü gerçi size yol köprü yeter :)) neyse masalları dinlemeye devam et bingöl rencber aziz ruhuyla geliyoruz yeni kuşak
Misafir Kullanıcı (@Misafir_81945)
19 Mart 2021 Cuma 09:32
Senin gibi düşünenler bu meseleyi siyasallaştırıp körüklüyor. Dünyanın hiç bir yerinde ülkesinin bütünlüğüne kasteden affedilmemiştir. Senin gibi düşünenlerin amacı ülkeyi bölmek parçalamak, emperyal devletlere kukla lar yaratmaktır. Kürdün hiç bir sorunu yoktur ülkeyi parçalamaya çalışanların sorunu vardır oda şiddetle çözülecektir. Merak etmeyin az kaldı
Misafir Kullanıcı (@Misafir_81941)
19 Mart 2021 Cuma 08:41
kusura bakmayın kürt meselesinin sizin derdiniz olduğuna inanmıyorum. siz ve savunduğunuz siyasi uzantınızın derdi ne kürt meselesi nede siyasettir. kör olmayan herkes bunu görüyür. tek mesele ülkeyi parçalamak sizin gibi düşünmeyen kürtlerin hayın olduğunu şidetten yana olmayan kürtleri, örgütü desteklemeyen kürtte olsa kabul etmediğinizi bütün dünya biliyor. bunu unutmayın biz kürdüz ancak sizin ve siyasi ayağnızın, belinizi dayandığınız çapulcuların ne destekçisiyiz nede bu ülkede istiyoruz.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_81933)
18 Mart 2021 Perşembe 23:49
Hak ve hukukun olmadigi yerde insan yasami yoktur
Ya onlar gibi olacaksiniz yada onlar ne derse öyle konusacaksiniz
Yoksa ya Ölür ya iceri girer ya bitersiniz
Misafir Kullanıcı (@Misafir_81953)
19 Mart 2021 Cuma 14:01
@Misafir Kullanıcı Allahina kurban senin
Misafir Kullanıcı (@Misafir_81927)
18 Mart 2021 Perşembe 21:46
Emekten baristan kardeslikten hak ve hukuktan yana bütün insanlari
Selamliyorum
Ögretim görevlisi
16.11.2024
18:12
Bingöl`de 200 kişilik yurdun huzur evine dönüştürülme çalışmasına tepki!
Bingöl'de 200 kişilik yurdun huzur evine dönüştürülme çalışmasına tepki!
Genç Yatılı Bölge Okulu yerleşkesinde yer alan 200 kişilik öğrenci yurdunun huzurevi yapılması için çalışma yapılması ilçe kamuoyunda tepkilere neden oluyor. Mevcut yapının ilçede barınma sorunu yaşayan üniversite öğrencileri için bir yurda çevrilmesinin daha doğru olacağını ifade eden ilçe kamuoyu, yetkililerin mevcut kararından vaz geçmelerini bekliyor.
16.11.2024
17:53
Ahmet Aydın`dan `Zamanın Hüznü` şiir kitabı
Ahmet Aydın'dan 'Zamanın Hüznü' şiir kitabı
Turuncu bir Kasım gününde okuyucusu ile buluşan eser, genel olarak insanın var oluş sancısını, modern insanın acısını ve zamanın hüzünlü yanlarını irdeleyen 70 şiirden oluşuyor.
16.11.2024
16:31
Bingöl`de ölen gencin organları 4 hastaya umut oldu
Bingöl'de ölen gencin organları 4 hastaya umut oldu
Bingöl'de geçtiğimiz günlerde meydana gelen trafik kazasında ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede 4 gün sonra beyin ölümü gerçekleşen 23 yaşındaki gencin dört organı, hayat kurtarmak ailesi tarafından üzere bağışlandı. Organlar, başarılı bir operasyonla alınarak nakil merkezlerine gönderildi.
16.11.2024
14:55
12 bin polis memuru alınacak
12 bin polis memuru alınacak
'Türkiye'nin Huzuru Toplantısı'nda açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, emniyet teşkilatına 12 bin polis memurunun alınacağını duyurdu.
15.11.2024
18:46
'Öğretmen Gözüyle' fotoğraf yarışmasında Serhat Bürke'ye iki ödül birden
Yarışmanın birincisi seçilen Bürke'nin bir diğer eseri de mansiyon ödülüne layık görüldü. Yarışmada dereceye giren eserler 21-27 Kasım'da Ankara Kızılay Metro Sanat Galerisi ve 26-27 Kasım'da Erzurum'da toplanacak Maarif Kongresi etkinlikleri kapsamında sergilenecek. Ödülleri ise Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin verecek.
15.11.2024
17:24
Bingöl`de 16 Kasım`da nerelerde elektrik kesintisi olacak?
Bingöl'de 16 Kasım'da nerelerde elektrik kesintisi olacak?
Bingöl merkezde nüfusun yoğun olduğu iki mahalle ile nüfusu yoğun olan üç merkez köyünde 6 saat, bazı ilçelerde ise 7 saati bulan kesintiler uygulanacak. İşte kesintiden etkilenecek bölgeler ve alınması istenen tedbirler;
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın