Kapatma davası sonrası ilk kez aynı yerdelerBaşbakan Erdoğan ve Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya birarada.Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumunca düzenlenen ''10 Kasım Atatürk'ü Anma Töreni'', devlet erkanını bir araya getirdi. FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYIN Törene, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Danıştay Başkanı Mustafa Birden, Devlet Bakanları Mehmet Aydın ve Murat Başesgioğlu, Kuvvet Komutanları, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Ankara Valisi Kemal Önal, RTÜK Başkanı Zahid Akman, TDK Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Nüket Yetiş, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Dr. Hilmi Bengi ve diğer davetliler katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından konuşan Devlet Bakanı Mehmet Aydın, ''Atatürk'ün insani güç anlayışına'' değindi. Atatürk'ün ''milleti millet yapan kuvvetleri, fikir ve içtimai kuvvetler olarak sınıflandırdığını'' ifade eden Aydın, fikri kuvvetleri, ''bireyin uygun ilmi, sosyopolitik ve kültürel ortamda imkan ve yeteneklerinin gelişmesi sonucu elde ettiği güç donanımının tamamı'' olarak tanımladı. Aydın, ''Bu gelişmeyi sağlayan üç temel kaynak bulunmaktadır. Eğitimli zeka, eğitilmiş ve güçlü kılınmış irade, bunların işletilmesinden, faal kılınmasından elde edilen sonuçların hayata intikali için geliştirilen planlar, stratejiler ve bunlar marifetiyle toplumsal hayatın dönüştürülmesi, düzenlenmesi'' dedi. -''HAYATİ VE MİLLİ BİR GÖREV''- Atatürk'ün konuyla ilgili sözlerinden alıntılar yapan Aydın, ''eğitilmiş zekanın, Atatürk'ün belirttiği gibi, aklın teorik ve pratik özelliklerini birleştiren insani bir güç'' olduğunu dile getirdi. Aydın, şöyle konuştu: ''Bugün toplum olarak karşı karşıya bulunduğumuz belgesiz, bilgisiz iddiaların, boş denebilecek konuşmaların, tutarlılığı evrenselleştirme kabiliyet ve kapasitesi ya hiç olmayan ya da çok az olan argümanların temelinde, bilimsel zihniyetin zayıflığı yatmaktadır. Söz konusu zayıflık, bireysel ve toplumsal hayatımızın her yönünü son derece olumsuz etkilemekte, zaman zaman toplumsal gerginliklere, hatta toplumsal huzursuzlara kapı açmaktadır.'' ''Fikri ve iradi kuvvetlerin bireyin, birey olması için olmazsa olmaz güçler olduğunu; içtimai kuvvetlerin ise toplumsal inşa gücünü devreye sokma işlevini üstlendiğini'' ifade eden Aydın, şunları kaydetti: ''Sosyal güçler ile sosyal sermaye arasında karşılıklı bir ilişki vardır. Atatürk, Kurtuluş Savaşı boyunca sosyal sermayenin neredeyse tamamına, yani hem maddi hem de manevi unsurlarına güvenen ve onları kullanıma sokan, sosyal güç haline dönüştüren gerçekten büyük bir liderdir. Bunu çok açık olarak, söz gelimi Çanakkale mücadelesinde, Erzurum ve Sivas kongrelerinde gösterdiği ikna edici ve birleştirici faaliyetlerinde, asla zorlayıcı değil, Balıkesir'de camideki hutbesinde, Büyük Millet Meclisi'nin ve Cumhuriyet'in ilanı çabalarında çok açık biçimde görmekteyiz. O sadece bir fiil var olan askeri, sivil, kültürel güçleri kurtuluş hedefine adeta kilitlemekle yetinmemiş, milletimizin tarihi ve manevi, saklı bütün güçlerini de harekete geçirmeyi başarmıştır. Bu konuda bilim dünyamızın ulaştığı genel sonuçlarla, halkımızın umumi kanaati ittifak halindedir.'' Cumhuriyet'in kurulmasından sonra da Atatürk'ün sosyal güçlerin kullanımı konusunda seçici davrandığını ve yeni bir paradigma değişikliğine gittiğini belirten Aydın, bu konuda eldekinden çok daha fazla, bilgisel ve analitik eserlere ihtiyaç olduğunu, araştırmalar için kurum ve üniversitelere ''çok önemli, hayati ve milli bir görev'' düştüğünü sözlerine ekledi. AA YORUM YAZIN
|
|