Kapalı kapılar arkasında yapılan bütün hesaplar ülke için zararlıdırBingöl küçük Millet Meclisi'nin bu ayki FORUM toplantısına katılan Bingöl eski Milletvekili Abdurrahman Anık, hürriyetin olduğu ülkede çok büyük gelişmelerin var olacağına vurgu yaparak, “Hürriyetin olduğu yerde insanların birbirine karşı güveni vardır. Kapalı kapılar arkasında yapılan bütün hesaplar ve çalışmalar ülke için zararlıdır” dedi.Genel konu olarak “Ordu ve Yargının Politik Yaşamımızdaki Rolü Nedir? Ne Olmalıdır?”, yerel konu olarak da “Olası Bir Deprem Öncesi ve Sonrası Bingöl” konuları ele alındığı toplantıya kolaylaştırıcı olarak İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı ve İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Bingöl eski Milletvekili Abdurrahman Anık, Belediye Başkan Vekili Ahmet Gündoğdu, Genç Belediye Başkanı Abdurrahim Ariç, İl Afet ve Acil Durum Müdürü Mehmet Emin Boğatekin, İl Afet ve Acil Durum Şube Müdürü Jeoloji Yüksek Mühendisi Ender Zeki, eski Belediye Başkanı Hilmi Elçi, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü Arama Kurtarma ekibi, AKUT, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bingöl küçük Millet Meclisi Koordinatörü Semiramis Karaarslan'nın konuşmasının ardından konuşma yapan İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı ve İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, konuşmasına kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayarak başlayarak, “Bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün 100'üncü yılı olduğunu hatırlatarak, “Kadınlar bir fabrikada direnişe geçtiği için ve emeklerini almak için yakılarak öldürüldüler. Ama bu dünyada sadece kadınlar 100 yıl önce değil, bundan 500 yıl öncede cadılık yaptıkları için yakılarak öldürüldüler. Dünyanın pek çok yerinde kadınlar kadın oldukları için yok edildiler, katledildiler. Biz kadınlarımızı seçilenlerin koltuklarında çoğaltmadıkça bu katliamları durduramayız. Kadınların bu dünya üzerindeki hak ettiklerinin sadece yüzde 1'ine sahiptiler. Aslında bu dünyanın yarısında kadınlar yaşıyor. Ama mülkiyetin yüzde 1'ine sahiptirler. Geri kalan yüzde 99 ise erkeklere aittir. Kadınlar, kendi haklarını elde etmeden bu dünyanın olanaklarını güzelleştirmeleri mümkün değil. Çünkü insanların bir diğer yarısı ezilirken, diğer yarısı ise mutlu yaşaması olanaksızdır. Ancak mutlu yaşadığını gösterebilir şekilde yaşaması gerekir. Çok sıklıkla Türkiye'de biz mutluyuz gibi, biz yaşıyoruz gibi yapıyoruz” ifadelerini kullandı. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı ve İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, konuşmasının ardından “Ordu ve Yargının Politik Yaşamımızdaki Rolü Nedir? Ne Olmalıdır?” oturumuna geçildi. Bu oturumda ilk önce sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine söz hakkı verildi. Daha sonra seçilmişlere ve katılımcılara söz hakkı verildi. İHD: İDEOLOJİK TUTUM VE DAVRANIŞLAR HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ GERÇEKLEŞTİRİLMESİ İÇİN BÜYÜK BİR ENGELDİR Oturumda ilk söz hakkı alan İnsan Hakları Derneği (İHD) Bingöl Şube Başkanı Nihat Aksoy, İnsan hakları hukuk yoluyla korunması için hukuk ilkesini vazgeçilmez bir ilke olması gerektiğini belirterek, “Hukuk üstünlüğü hukuk ilkesi olarak insan haklarının korunması da yargı birliği ve yargıç bağımsızlığı bulunması gerekiyor. Gerçekten Türkiye, bunlardan uzak bir şekilde hukukun üstünlüğünü konuşurken, bunlardan uzak bir şekilde hukukun gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Zaten özellikle 367 kararından sonrada bu hukukun ne kadar bağımsızlaştığını da bir kez daha gördük. Kaynağını 82 Anayasasından alan yüksek mahkemeler ve ağır ceza mahkemelerindeki ideolojik tutum ve davranışlar hukukun üstünlüğünü gerçekleştirilmesi için büyük bir engeldir. Halen ülkemizde çift başlı yargı sisteminin devam etmesinin olması hukukun üstünlüğünün korunmasında bir engeldir. Yargıç bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanmamış olması, yargıç teminatının bulunmaması yargıyı teknik olarak çalışmaz duruma getiren her türlü pozisyonlar ülkemizde mevcut ve bu maddeler hukukun üstünlüğünün korunması önünde önemli bir engeldir” ifadelerine yer verdi. BİNGÖL BARASO: ANAYASA MAHKEMESİNİN GİTTİKÇE SİYASALLAŞTIĞINI GÖRÜYORUZ Bingöl Barosu adına söz hakkı alan Av. Cevat İshakoğlu, Anayasa Mahkemesi'nin gittikçe siyasallaştığını gördüklerini ifade ederek, “Anayasa mahkemesinin fonksiyonu, yargılama biçimi ve kanunların düzenlenmesi tabi ki eleştirilebilir. Anayasa mahkemesi sil baştan yenilenmesi gerekir. Muhalefetin birçok kanunu götürdüğü Anayasa Mahkemesi bazen yetkilerini de aşarak kanunları iptal ediliyor. Biz bu günlere şahit olurken yine HSYK'nın bir yargılanmaya müdahale etmesi de toplumun gündemine bomba gibi düşmüştür. Toplum bugüne kadar bunların yapısında zaten muzdaripti. HSYK'nın yapısının değişmesi gerekir” diye konuştu. MEMUR-SEN: MEVCUT ANAYASA ASKERİ ANAYASA OLDUĞU İÇİN HER TARAFIMIZ ASKERİ VESAYET OLMUŞ OLUYOR Memur-Sen İl Başkanı Abdrrahman Ensari, “Mevcut anayasa askeri anayasa olduğu için her tarafımız askeri vesayet olmuş oluyor. Bazı kanunlar bazıları için uygulanıyor, bazıları için ise uygulanmıyor. Yargının hayatımızdaki rolü ile irdeleyebilmemiz için yargı reformunun yapılmasının kaçınılmaz olduğunu inanmamız gerekir. Zaman ne olursa olsun yargı reformunun biran önce yapılması gerekiyor” diye ifade etti. BİNGÖL LOKANTACILAR, IZGARACILAR VE PİDECİLER DERNEĞİ: SEÇİM SİSTEMİ DE ANAYASA GİBİ DEĞİŞMESİ LAZIM Türkiye'nin tamamıyla sivilleşip, seçim sisteminin de Anayasa gibi değişmesi gerektiğini söyleyen Bingöl Lokantacılar, Izgaracılar ve Pideciler Derneği Başkanı Hüseyin Çılgasit, “1982 Anayasası'nın referandumunda Bingöl yüzde 97 hayır dediği için ben Bingöl'den gurur duyuyorum. 28 yıl sonra Türkiye, Bingöl'ün hayır demesini şimdi fark ediyorsa buda bizi sevindiriyor. Anayasanın değişmesini için ancak halktan destek alan sivil toplum kuruluşları yapabilir. Türkiye tamamıyla sivilleşip ve seçim sistemi de Anayasa gibi değişmesi lazım” dedi. BİNTSO: İKTİDAR GÜÇLÜ OLMALI İktidarın güçlü olması gerektiğine vurgu yapan Bingöl Ticaret ve Sanayi Odası (BİNTSO) Meclis Başkanı Mehmet Akif Günerigök, “İktidar, Sivil yaşama müdahale eden ya da etmeye teşebbüs eden askeri personeli görevden alabilme dirayeti gösterebilmeli. Bu sağlanmadığı takdirde asker sivil yaşama daima müdahale etmeye devam edecektir” ifadelerini kullandı. BİNGÖL BERBERLER VE KUAFÖRLER DERNEĞİ: TÜRKİYE'NİN ÇOK ACİL BİR REFORMA İHTİYACI VAR Bingöl Berberler ve Kuaförler Derneği Başkanı Mehmet Ulcay, Türkiye'nin çok acil bir reforma ihtiyacı olduğunu kaydederek, “Kendilerini vatansever olarak gösteren kişilerin ülkemize zarar verdikleri için yaptıkları onlara kâr kalmamalı. Bunların rütbesi, makamı ve mevkisi ne olursa olsun bu kişilerden hesap sorulması gerekiyor. Kişilerin konumu değil de, kişilerin kendileri yargılanması lazım. Türkiye için çok acil bir reforma ihtiyacı var. 61 ve 82 Anayasası günümüz açısında dar kapsamlı olarak kalıyor. Yeni bir anayasa yapılıyor ise bu Anayasa en az 100 yılı kapsaması gerekiyor. Yeni bir Anayasa sağlıklı bir şekilde yapılırsa, önümüzdeki tüm engelleri kaldırmış olacaktır” diye konuştu. BİNGÖL DİN GÖREVLİLERİ DERNEĞİ: BİRKAÇ KİŞİNİN YAPTIĞI HATALAR KURUMLARIN YIPRATILMASINA NEDEN OLUYOR Birkaç kişinin yaptığı hatalar kurumların yıpratılmasına neden olduğunu söyleyen Bingöl Din Görevlileri Derneği Başkanı Yunus Bulmuş, “Ülkemizin demokratikleşme sorunu var. En başta halkın seçtiği siyasi partilerin içinde demokratikleşme sorunu var. Çünkü onlar kendileri demokrasiye inanmıyorlar. Kendilerini inanmadığı bir demokrasiyi nasıl bu ülkede uygulayacaklarını merak ediyorum. Siyasi partilerin biri yargı, ordu veya ülkemizdeki bir takım sorunlarla ilgili referandum yapacağız diyorlar. Diğeri ise referanduma giderseniz bizde Anayasa Mahkemesi'ne gideriz diyor. Yani burada birilerinin karar vermesi gerekiyor. Sorun burada. Referandum yapılsa bile Anayasa Mahkemesi'ne gidildiği zaman iptal edilecek. Bu problemi çözebilmek için herkesin demokrasi dediğimiz şeyi çok iyi anlaması lazım” dedi. BİNGÖL ESKİ MİLLETVEKİLİ ABDURRAHMAN ANIK: BU TÜR MECLİSLERİN ÇOK ÖNEMİ VAR Küçük Millet Meclisi'ne ilk defa katıldığını hatırlatan Bingöl eski Milletvekili Abdurrahman Anık ise, “Bu tür meclislerin çok önemi var. En azından insanlarımız hiçbir baskı altında kalmaksızın kendi düşüncelerini, görüşlerini izah etmesi ve birbirlerinin görüşlerine tahammül etme alışkanlığı oluşması toplumda çok önemlidir. Türkiye'de en büyük sıkıntımız kişilerin görüşlerini rahatlıkla anlatamamasıydı. Kişiler görüş ve düşüncelerine tahammül edemiyorlardı. Bu tahammülsüzlük olayını bertaraf etmek için bu tür organizasyonlar çok büyük faydalar sağlayacaktır. Aslında hürriyetin olduğu yerde çok büyük gelişmeler var. Hürriyetin olduğu yerde insanların birbirine karşı güveni var. Kapalı kapılar arkasında yapılan bütün hesaplar ve çalışmalar ülke için zararlıdır” şeklinde konuştu. Alınan görüşlerin ardından programın yerel konusu olan “Olası Bir Deprem Öncesi ve Sonrası Bingöl” başlıklı oturuma geçildi. Bu oturumda İl Afet ve Acil Durum Şube Müdürü Jeoloji Yüksek Mühendisi Ender Zeki, deprem öncesi, deprem sonrası yapılması gerekenler ve deprem çeşitleri hakkında slayt eşliğinde bilgiler verdi. Slayt sunumun ardından tekrar görüşleri alınmak üzere tekrar katılımcılara söz hakkı verildi. Bingölonline Haber Servisi YORUM YAZIN
|
|