Türk Sağlık-Sen Şube Başkanı Kenan Alban, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı.
Alban, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Tarihimize şerefle ismini yazdıran, kahramanlıkta, fedakârlıkta ve zor zamanlarda devlet ve millet yanındaki asil duruşuyla Kadınlarımız her türlü övgüyü hak ederek herkese örnek olmuştur. Kadınlarımız her zor koşulda fedakârlığı ve vakur duruşuyla öne çıkmış; vatan, millet ve bayrak uğruna verilen mücadelede en ön safta yer almıştır. Bu anlamda kadınlarımız milletimizin gözbebeği, eli öpülesi anneleri olmuştur. Kamu çalışma hayatında kadınlarımızın en fazla bulunduğu alan sağlıktır. Bu alanda da fedakârca devletin emrinde, milletimize hizmet etmektedirler. Kadın çalışanlarımızın çalışma hayatını kolaylaştırmak, çalışma hayatının onların aile ve sosyal hayatına olumsuz etkilerini en aza indirmek devletin muhakkak yapması gereken iştir. Fakat ne yazık ki bu yönde ciddi adımlar atılmaması hepimizi üzmektedir. Bugün kadın sağlık çalışanları mobbing ve şiddet mağdurudur. Bunun önüne geçilmelidir. Mobbingin temel çözümü de ehliyet ve liyakat sahibi idarecileri göreve getirmektir. Çalışma hayatında hakkaniyetli ve adaletli bir yönetim oluşturmaktır. Şiddet konusunda da tavrımız nettir. Tutuklu yargılama, şiddet uygulayanlara acil haller dışında belli bir süre kamuda sağlık hizmetlerinin ücretli olması ve sağlık kurum ve kuruluşlarının sıfır toleranslı alan ilan edilerek suçun cezasının ertelemesinin veya hafifletilmesinin sonlandırılması gerekir. Aşırı iş yükü kadın çalışanlarımızın karşılaştığı bir diğer önemli sorundur. İş yükünün hafifletilmesi için planlı bir istihdam politikası uygulanmalıdır. Verimlilik sağlayacak bir çalışma düzeni oluşturulmalıdır. Bunun yanı sıra kreş sorunu hala çözülememiş, izinler konusunda alınması gereken önemli mesafeler kat edilememiştir. Bu meseleler kadın çalışanlarımızın aile ve sosyal hayatlarını da olumsuz etkilemektedir. Kadın çalışanlarımızı zorlayan bir diğer hususta sözleşmeli çalışmadır. Ailesinden uzakta, eşi ve işi arasında bir tercihe zorlanan kadın çalışanlarımızın mutlu bir yuvası veya huzurlu bir aile hayatının olması nasıl beklenebilir? Sözleşmeli çalışmaya bir son verilmeli ve tüm çalışanlar kadrolu olmalıdır. Aileler ayrılmamalıdır.”