'İzmir faşist değildir'Kocaoğlu: "Aksine faşizme karşı sadece kendi kentinin değil, sadece Ege bölgesinin değil, Türkiye'nin güvencesidir"İzmir, tarihsel kökleri çok eskilere dayanan bir kent ve birçok medeniyeti içinde barındırıyor. Din, ırk çeşitliliği ve bir dönem Yunan işgali altında kalması nedeniyle, kimi kesimlerin geçmişte "Gavur izmir" hakaretine de uğrayan kent, 29 Mart yerel seçimlerinde, ülkedeki genel eğilimin aksine, yüzde 56 gibi büyük bir çoğunlukla CHP'li Aziz Kocaoğlu'nu Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na taşımıştı. Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu ile şu günlerde yoğun tartışmaların göbeğindeki izmir'i, ve her daim yaşayanlarının "***huriyet'in bekçisi" olarak övündüğü kentin kimi çevrelerce nasıl 'faşizmin başkenti' olarak yaftalandığını konuştuk. Kutlu ESENDEMİR - GAZETE HABERTÜRK DTP konvoyunun taşlanmasına benzer bir olay daha önce İzmir ve çevresinde yaşanmış mıydı? - Hayır. Mesela bizim belediyenin arkasındaki valiliğin belirlediği alanda birçok DTP mitinginde en ufak bir olay olmadı. İzmir'in tarihinde bu yok. İzmir, birçok etnik kimliğin olduğu, birçok mezhebin, inancın, 3 ana semavi dinin ibadethanelerinin bulunduğu, barış içinde yaşanan bir kent. Hoşgörü, barış, birlikte yaşama kültürü olan 3.5 milyon Izmirli'ye, küçük bir azınlık tarafından yapılan bir hareketi mal etmek ve kalkıp hiç de hak etmediği sözlerle sıfatlandırmanın nedenini anlayabilmiş değiliz. Saldırıyı düzenleyenlerin Ülkücü olduğu ileri sürülmüştü. - MHP'nin de, diğer partilerin de genel merkezlerinin ve teşkilatlarının böyle bir durum içerisinde olduğuna inanmıyorum. Bu tür olaylarda toplumu sürükleyen, harekete geçiren, kitleler halinde davranışlara dönüştüren kıvılcımlar tamamen sosyolojiktir. İzmir'de evlerde, apartmanlarda camdan sarkıtılan çok fazla sayıda bayrak var. Özellikle Demokratik Açılım Paketi'nin Meclis'in gündemine geldiği ve Atatürk'ün de ölüm yıldönümü olan 10 Kasım tarihinden sonra bu bayrakların sayısının arttığı doğru mu? -10 Kasım'da ve her bayramda izmirliler bayrak asıyorlar. '10 Kasım'dan itibaren bayrak asıldı' değerlendirmesine katılmıyorum. Bakın, 29 Ekim'de de bayrak asıldı çok sayıda. 9 Eylül'de de (İzmir'in kurtuluş günü) bayrak asıldı. 30 Ağustos, 9 Eylül, 29 Ekim arkasından 10 Kasım. Bu özel günlerde, vatandaşların balkonlarına bayrak asmasıyla mı yargılanıyor İzmir? İzmir insanı Türkiye ***huriyeti'ne, bayrağına, dolayısıyla ulusal bağımsızlığına bağlılığını bayrak asarak, bayram coşkusuna, kurtuluş coşkusuna, kuruluş coşkusuna katılıyorsa, 'Buna katılmasın mı?' demek gerekiyor? DTP konvoyu sizce neden saldırıya uğradı? - Şimdi bir defa bu olay çok üzücüdür. Ama bu üzücü olayı, 3.5 milyon Izmirli'ye kim mal etmeye çalışıyorsa, mevkisi, makamı, kim olursa olsun yanlış yapmıştır. Bakın; biz 29 Mart'ta yüzde 56 küsur oy aldık. İzmir'de yaşayan Doğulu, Güneydoğulu, Karadenizli, Egeli, İç Anadolulu bütün vatandaşlarımızdan oy aldık. Genelde İzmirlilerin, ülke genelinde kendini farklı biçimde konumlandırdığı, elitizm yaptığı söylenir. - İzmir'in ne yaptığı belli. Bir kişinin ya da grubun, bir entelektüel çevrenin herhangi bir derneğin, sivil toplum örgütünün, odanın, siyasi partinin tümden etkileyemeyeceği bir yapıdan bahsediyoruz. 8 bin 500 yıllık bir tarihten ve bu süre içerisinde çok badireler atlatmış, zaman zaman depremlerle yerle bir olmuş, istilalara uğramış, bir değil iki defa yeniden kurulmuş bir kentten bahsediyoruz. Bu bahsettiğimiz kentin insanına elitist, ulusalcı gibi nitelemeler yapılması hiç yakışmıyor. İzmir halkının kırmızı çizgileri nerede başlayıp nerede bitiyor? - İzmir insanı tarih boyunca sosyal kültürel etkileşimler, göçlerle birlikte, bir İzmirli yaşam biçimi ve duruşu yaratmıştır. Nedir bu yaşam biçimi? - Bir; İzmirli, kadınıyla erkeğiyle sokakta yaşamayı sever. İki; İzmir'de hanımların toplumda ön safta yeri vardır. Üç; güler yüzlüdür, yaşama bağlıdır, yaşamayı sever ve yaşamın nimetlerinden istifade etmek ister. Tabii ki İzmir, Kurtuluş Savaşı'nın başladığı kent ve son kurtuluşun gerçekleştiği 9 Eylül'de, Konak Meydanındaki Hükümet Konağı'na Türk bayrağının dikildiği kent. Bu kenti istilanın korkunçluğunu ve stresini yaşamış bir kent. Ve bu kentin en önemli kırmızı çizgisi, laik Türkiye ***huriyeti'ni korumaktır. Çağdaşlıktır. Yaşam koşullarının daraltılması, özgürlüğünün kısıtlanması noktasıdır. İzmir halkı bu tür tehlikeler mi sezinliyor? - Bilemiyorum. Bunu bir kamuoyu yoklamasıyla belirlemek lazım. Bizim seçim kampanyasında gördüğümüz şey şudur: özellikle İzmirli hanımlar, beyler de tabii ve gençler, 'İzmir'e sahip çıkacağız' sloganıyla yürüdüler. "Gavur İzmir" iması bunda etkili oldu herhalde. - "Biz bu İzmir'in gavurluğunu kaldıracağız. Bunu herhalde başka bir İzmir yapacağız" diye düşündüler. Bir kentin gavurluğu nasıl ortadan kalkar? - İnsanlarının beynini değiştirirseniz kalkar. 'İŞLETME MASTER'I YAPTIM, BUNLAR LİBERAL DEĞİL Son yaşanan olayların ardından, kimi çevreler İzmir'i, "faşizmin başkenti" olarak nitelendiriyor. - 50 bilemediniz 100 kişinin bir siyasi partinin konvoyuna böyle bir saldırıyı yapmasını tabii ki istemezdik, yakışık da değildi. Ama daha sonra, kimi gazetelerde, 'Faşizmin başkenti' izmir oluyorsa kimi soruları sormakta fayda var: Faşizm nedir? Nasıl faşist olunur? Kimde faşist olma gücü ve yetkisi vardır? Kim faşist olabilir? Kimin geçmişi, orijini buna müsaittir? Bunun olanakları İzmir için mevcut mudur? Bu soruların hepsini yanıtlayıp, daha sonra elini vicdanına koyup ona göre yazmak gerekir. İzmir zaten faşizme karşı büyük bir güvencedir, izmir, faşizme karşı sadece kendi kentinin değil, sadece Ege bölgesinin değil, Türkiye'nin güvencesidir. İzmir'e karşı bu tepki kendilerini 'liberal' olarak niteleyen kimi yazarlardan geliyor. İzmir'in bu siyaset çizgisiyle bir sorunu mu var? - Artık kelimeler de anlamını yitiriyor. Literatürde bildiğimiz liberalizme bakarsak, bu yazıları yazan insanlar nasıl liberal olabiliyor? Liberalizm nedir? Bunu pek anlayamıyorum. İktisat okudum, 'işletme master'ı yaptım. Kendi kararımca da biraz felsefe, biraz tarih okurum. Bilebildiğim kadarıyla, 'Faşizmin başkenti İzmir' başlığını yapan zihniyetin liberalizmle hiçbir alakası olamaz. İzmir'e 'faşist' diyenin asıl kendisi faşisttir. İnsanlarla beraber, kavramlar da mı değişiyor? - Tersten okuyalım: İzmir'in faşist olmadığını dünya âlem biliyor. Bir defa faşizmin başkenti demek ne demek? 'İzmir faşizme geçit versin' demektir. 'Faşizmin karşısında durmasın' demektir. 'İzmir pasifize olsun' demektir, İzmir bayrak açmasın' demektir, 'izmir, laik ve demokratik ***huriyeti, Atatürk ilke ve inkılaplarını korumasın, bizim önümüze engel olmasın' demektir. İzmir, faşizmin önünde engeldir. Bu eleştiriler, İzmir halkında travma yaratıyor mu? - İzmirli hemşerilerimle beraber burada sapasağlam duruyoruz. Bize, geçmişte de yıpratmak için birçok girişimde bulunuldu. İzmir halkı buna gerekli cevabı verdi. Biz eğer aynı doğrultuda, aynı ilkelerle, aynı sevgiyle, aynı tevazu içerisinde hizmetimizi sürdürürsek izmirli hemşerilerimiz, şu anda 'Faşizmin başkenti İzmir' diyen zihniye te ve onun savunduğuna, -neyi savunuyorsa bilmiyorum; orası karışık biraz- ilk seçimde gereken cevabı verecektir. İktidar partisini mi hedef alıyorsunuz? - Hayır. Ben iktidar partisini kastetmedim. Böyle bir anlam çıkartılmasın lütfen. O insanlar, iktidar partisine yakın olur, uzak olur. Çünkü o zihniyet o gün neyi savunuyorsa ki, bilinmez ve o zihniyet birçok şeyi savunabilir. İzmir'e, 'Faşisizmin başkenti' diyen zihniyet ne yapabilir, neye ve kime hizmet edebilir? Bir defa İzmir'e hizmet etmediği kesin. Türkiye'ye hizmet edip etmediğini de genel siyasetle uğraşan kişiler ve basın mensupları, sosyologlar, ekonomistler, siyasiler değerlendirecektir. ELİTİST DEĞİLİZ Kent kültürü "İzmirli" kimliğini korumayı nasıl başardı? - izmir belki ekonomik olarak daha az büyüdü, belki ekonomik olarak çok daha fazla problem yaşadı. Ancak İzmirlilik bilincini, ruhunu, kimliğini korudu. Bunun en önemli nedenlerinden biri, İzmirlinin sokakta yaşamasıdır. Bu durum, İzmirlinin elitist olmamasıdır. Pasaport'ta izmir'in en zengini de tavla oynar, ticaret odası başkanı da... En alttaki gider tavla oynar, nargile içer. izmirli kentte yaşar. Birbirinden kopuk değildir. Kadınlar yüz yüzedir. Sokakta yaşamanın, kaç-göç olmamasının, insan sevgisinin, güleryüzün, yaşama isteğinin getirdiği bir sonuçtur bu. Çok kültürlü bir kenttir İzmir. Dışarıdan gelen insanlara, o çok kültürlülük toleransının getirdiği uygarlıkla ve diyalog kurarak kucak açar. Böyle bir tabanı vardır İzmir'in. Ötekileştirmez. haberturk YORUM YAZIN
|
|