Işsizlikteki düşüş büyük başarı

Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA) çalışmaları çerçevesinde “Ulusal Yatırım Destek ve Tanıtım Stratejileri Çalıştayı” düzenlendi. 

Çalıştaya katılan Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz yaptığı konuşmasında, 2001 yılında Türkiye'nin yaşadığı krizi anımsatarak, “2002'den bu güne baktığımızda muazzam bir gelişme görüyoruz. 230 milyar dolarlık bir ekonomiden, mart sonunda açıklanacak ama şimdiden tahmin ediyoruz 740 milyar dolarlık bir ekonomiye geldik. 3 bin 500 dolarlık bir kişi başına gelirden 10 bin doları aşan bir gelire ulaştık. Satın alma gücü paritesine göre bakarsanız 16 bin dolarlar civarında bir gelire ulaştık. Enflasyon gibi bir takım istikrarsızlıkları bu süreçte hallettik. Ar-Ge gibi kritik alanlarda önemli hamleler yapıldı, belirli bir mesafeye gelindi. Bütün bunlar geleceğe dönük olarak daha olumlu bakmamızı sağladı. Amacımız 2023'de bu başarının üzerine yeni başarılar ekleyerek, ilk 10 ekonomi arasına girmek. 2023'te 2 trilyon dolarlık bir ekonomi oluşturmak. Nüfusu 82 milyonu aşmış bir Türkiye'de kişi başı geliri 25 bin dolar mertebesine ulaştırmak” şeklinde konuştu.

Uygun yatırım ortamını oluşturduğunuz zaman yatırımcıları cezp ediyorsunuz
Yılmaz, bütün bunların yapılabilmesi için üretken, verimli rekabetçi bir yapının oluşması gerektiğini vurguladı. Yılmaz ayrıca hedeflere ulaşılması için uygun bir yatırım ortamı oluşturulması gerektiğini de sözlerine ekleyerek, “Yatırımlarımızı artırmamız gerekiyor. Uygun yatırım ortamı oluşturduğunuz zaman gerek içeriden gerekse dışarıdan nitelikli iş gücünü, yatırımcıları cezp edebiliyorsunuz. Türkiye bir taraftan yatırım ihtiyacı yoğun bir ülke diğer taraftan ise enerjiye bağımlı bir ülke. Dolayısıyla sadece iç tasarruflarıyla iç sermayesiyle hedefleri gerçekleştirmesi çok güç. Mutlaka dışarıdan sermaye çekmeli. Fakat bu sermaye nitelikli bir sermaye olmalı. Yatırımların ne faydası var diye baktığımızda, bu sermaye daha fazla teknoloji getirecek, daha fazla Ar-Ge, yenilik, verimlilik getirecek. Yine doğrudan sermaye küresel pazarla bütünleşmemizi sağlayacak. Bütün bunlar ve buna benzer gerekçelerle küresel sermayeyi ülkemizde görmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Bir yılda işsizliği 2.1 puan düşürmek hele bu dönmede muazzam bir başarı
Türkiye'nin genç ve dinamik bir nüfusa sahip olduğunu ancak bu nüfusun en önemli sorunun istihdam sorunu olduğunu belirten Bakan Yılmaz, bu sorunun Türkiye'nin en öncelikli sorunlarından bir tanesi olduğunu kaydetti. Yılmaz, dün 2010 yılı istihdam rakamlarının açıklandığını anımsatarak, “2010 yılı istihdam rakamlarına baktığımızda olumlu bir tablo gördük. 2009 yılında işsizlik yüzde 14'lere kadar çıkmıştı. Dün açıklanan rakamlar yüzde 11.9'a gerilediğini gösteriyor. Bir yılda işsizliği 2.1 puan düşürmek muazzam bir başarı. Hele dünyanın bu günkü halinde. Avrupa'nın ve bölgemizin hali ortadayken. Bir milyon 300 binin üzerinde bir yılda istihdam oluştu. 900 bine yakın iş gücü piyasasına girmiş insanımıza iş verirken diğer taraftan işsiz stokumuzu da 425 bin civarında azatmış olduk bir yıl içinde. Önemli olan bunu devam ettirmemiz. İnsanımıza daha fazla iş oluşturmamız. Bu bizim temel önceliğimiz” diye konuştu.

Doğrudan yatırımlara da istihdam açısından baktıklarını belirten Yılmaz, “Yatırımların bize ne kadar katma değeri yüksek istihdam getireceğine bakıyoruz” dedi. Yılmaz, dünyada 95 bin çok uluslu firma olduğunun bilgisini vererek, bu firmaların 1 milyondan fazla iş birliği ve 70 milyon istihdam oluşturduğunu kaydetti. Yılmaz, dünya serbest sermaye yatırımlarının yüzde 15'inin yine bu firmalardan sağlandığını belirterek, “Bu pastadan biz Türkiye için ne kadar pay olursak o kadar kendimizi başarılı göreceğiz” dedi.

Sermayeler etkilendi
Yaşanan küresel krize değinen Yılmaz, kriz ortamında gelişen ülkelere yönelen küresel sermayenin de etkilendiğini söyledi. 2008 yılında 439 milyar dolar sermayenin gelişmekte olan ülkelere geldiğini belirten Yılmaz, “2009 yılında bunun hızlı bir şekilde düşerek 241 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2010 yılında bir miktar toparlanmış 296 milyar dolar olmuş. Ama yine kriz öncesi dönemle mukayese ettiğimizde çok çok düşük” dedi.
Türkiye'ye baktığımızda, 2005-2010 dönemine baktığımızda, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir doğrudan sermaye akımı olduğunu ifade eden Yılmaz, 2005-2010 döneminde 89 milyar dolarlık bir doğrudan yatırımın Türkiye'ye yapıldığını kaydetti.

Doğrudan sermaye 2011'de önemli bir noktaya ulaşacak
Yılmaz, 2011'de doğrudan sermayenin Türkiye açısından önemli bir noktaya ulaşacağını vurgulayarak, “Makro ekonomik göstergelerimiz bunu gösteriyor. Kriz ortamında borçlarımızın milli gelire oranı düşüyor. 2011'de daha iyi bir performans olacağına yürekten inanıyorum. Bu kendiliğinden olmayacak. Bu temel üzerinde irade, kurumsal çabalara ihtiyaç var. Ülkeniz istikrarsızsa, riskler artıyorsa bu ülkeyi tanıtıp sermaye çekebilmeniz mümkün değil. Önce tanıtacak malzemeniz olacak” şeklinde konuştu.

Türkiye'de önemli çabaların olduğunu söyleyen Yılmaz, “Bunlardan bir tanesi, yatırım ortamını iyileştirme koordinasyon kuruludur. Bu kapsamda birçok önemli çalışmalar yapılıyor. Aslında dünyadan gelen bütün sermaye için yatırım ortamını iyileştirdiğinizde içerideki ve dışarıdaki sermaye içinde iyileştirmiş oluyorsunuz. İkisi aynı anda iyileştirilmiş oluyor” dedi.

Bu süreçte daha fazla sorumluluk üstlenmesi gereken iki önemli kurum olduğunu söylen Yılmaz şu ifadeleri kullandı: “Bir tanesi ve ilki en önemlisi Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansları. Kısa sürede bu ajansımız çok önemli bir yere geldi. Türkiye'deki merkez ofisi dışında pek çok ülkede ofisleri var. Dünyanın bir çok merkezinde networke sahip. Diğer taraftan kalkınma ajanslarımız var. Kalkınma ajanslarımızda son dönemde hızlı bir şekilde kurumsallaştığımız bu gün itibariyle 26 bölge bazında 81 ili kapsar şekilde oluşturulan bir network. Bu iki kurum birbirini tamamlayıcı kurumlar. Bir tanesi yurt dışında önemli merkezlerde bulunan, diğeri de Anadolu'nun her yerine yayılmış bir network. Biz bu ikisini biz birleştirdiğimiz zaman tam anlamıyla etkili bir faaliyet yürütmek mümkün olacaktır. Kalkınma ajanslarının birçok önemi var. Kendi bölgelerinde bir vizyon oluşturmak, stratejiler oluşturmak. En temel görevlerinden bir tanesi de içeride bulunduğu potansiyeli çok iyi belirleyip bunu hem yurt içinde hem de yurt dışında tanıtmak.”

Bu anlamda önemli adımlar atıldığını dile getiren Yılmaz, şu an itibariyle Yatırım Destek ve Tanıtım Ajanslarında birer uzmanın olduğunu, kalkınma ajanslarında ise yatırım destek ajanslarındaki uzman ile sorumlu bir kişinin olduğunu söyledi. Yılmaz böylece iki kurum arasında bir bağın oluştuğunu kaydetti.