Ahmet Hakan VERGİ'nin röportajı….
Dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs (Covid-19) pandemisi, Türkiye'de de hemen her alana olumsuz yansımaya devam ediyor.
Yaz döneminde başlatılan normalleşme sürecinin sonunda ekonomideki denge taşları yerine oturmaya başlasa da artan vakalar üzerine yeniden alınan tedbirlerle ikinci bir darbe indi ve özel sektör büyük bir darboğaza sürüklendi. Bu süreçte en büyük sıkıntıyı ise kahvehane işletmeleri yaşadı, yaşamaya da devam ediyor.
Bu süreçte neler yaşadılar, neler kaybettiler, en büyük sıkıntıları neler? Bu soruların yanıtı kahveci esnafından dinledik. İç çekerek süreci değerlendiren Bingöl merkez Beşyol'daki kahvehane işletmecisi Hasan Polat, iyimser tutumunu korusa da sürecin sonuna dair umutlarının olmadığının da altını çiziyordu.
Anlatıyordu, herkesin “parası peşin” diyerek sarıldığı kahveciliğin bu süreçteki zorluklarını… Ve ekliyordu; “Asıl sorun bir denetim mekanizmasının olmaması kadar, bu pandemi sürecinde kapatılan işletmelerdeki çalışanların unutulmasıdır! Toplantılarda dile getirdik ama nafile! İşletme sahipleri bir şekilde zarar da etse idare ediyor ama ya çalışanlar? Bir erzak kolisi dahi verilmedi! Defalarca toplantı da yapsak, dilekçe de versek, şikâyet de etsek, yürüyüş de yapsak hiçbir şekilde çözüme kavuşturamayacağız” dedi.
İşte, Hasan Polat'ın dilinden pandemi sürecinde kahvehanelerin durumu ve kahveciliğe dair detaylar…
Her türlü tedbiri aldık ama…!
Geçen yıl kışın kahveler kapatıldı, ta ki Haziran'a kadar..! Akabinde normalleşme süreci başladı. Bu süreç içerisinde gerekli uyarı levhalarının konulmasından masa sayılarının azaltılıp sosyal mesafenin korunmasına kadar birçok tedbiri aldık. 20 tane masa atacağıma 10 tane masa atıyordum. İnsanlar birbirine fazla yanaşmasın diye elimizden ne geliyorsa yapıyorduk. Her gün genel temizlik yapıyor, hatta kolonya veya çamaşır suyuyla paspas çekiyorduk. Ayrıca el dezenfektanı ve lavabolardaki deterjanları hiçbir zaman eksik etmiyorduk. Gün içinde birçok kez lavaboyu yıkıyorduk. Ama gelinen noktada yine kahvehaneler kapandı!
Kiralar cepten ödeniyor!
Ne Hükümet'ten ne de Esnaf Sanatkârlar Odası'ndan hiçbir şekilde destek almadıklarını ifade eden Polat: “Bunu defalarca toplantılarda dile getirdik. Her defasında ‘düşünüyoruz, gündemde' dediler ama hiçbir şekilde bir yardım olmadı. Benim derdim bana para verilmesi değil. İlk kararda kahveler üç ay kapalıydı ve ben kirayı cebimden ödedim. Özel mülk olduğu için. Kamu kurumları belki kira almadı ama biz ödedik. Ben kendim üç aylık kirayı ödedim. Toplantılarda da bunu dile getirdim; kira yardımı istemiyorum yeter ki, çalışanlara maddi destek sağlansın. Bırakın maddi desteği bir koli erzak yardımı bile yapılmadı kimseye. İkinci dalgada da yine kapattık ve kiraları halen cebimizden ödüyoruz. Çalışanlarımızın sıkıntıları da artarak devam ediyor” şeklinde konuştu.
“Mevcut yönetimden beklentilerimiz var ama…”
Mevcut yönetimden beklentilerinin olduklarını ancak bu beklentilerinin hiçbir zaman karşılanmayacağını vurgulayan Polat: “Giderlerimiz her gün artıyor. Çünkü her şey dövize bağlı olduğu için… Sargılı şekerlere geçtik, daha hijyenik ve sağlıklı olsun diye. Sargılı şekerin 5 kilosunu 38 liraya alıyorduk. Bir sonraki hafta şeker 42 lira oluyor. Sürekli fiyatı değişiyor. Çay aynı… Elektriğe gizli gizli zamlar geliyor. Doğalgaza zam geliyor. Benim geçen sene ödediğim elektrik faturası 400 lirayken bu yıl 700-800 lira ödüyorum. Yani yüzde 70 artmış durumda. Kapatma kararı öncesi havalar iyice soğumuştu zaten. Hem doğalgazla ısıtma yapıyorduk, hem de iç kısımda soba yakıyorduk. Sobayı seven içeri gelsin doğalgazı seven bahçeye gitsin diye… Bütün kahvehanelerin giderleri kış aylarında daha çok artıyor” diye konuştu.
Çayın rayici geçen sene verildi!
Çay fiyatının geçen sene 1 buçuk lira olduğunu söyleyen Polat: “Biz Beşyol esnafı olarak yapmadık. Yani bakarsanız 1 lira ile 1 buçuk lira arasında pek bir fark yok. Sonuçta bir çay 1 buçuk liraysa onun maliyeti en az 1 liradır. Çayıdır, suyudur, hizmetidir. Bazen bir müşteriye bir çay verebilmek için üç dört defa gidip geliyorsun. Açık olsun, çok demli oldu, süzgeçli olsun. Kimse yanlış anlamasın. Bu kişinin damak tadıyla alakalı bir durumdur. Biz bundan şikâyetçi değiliz. Demek istediğim, 1 buçuk lira bir şey değil ama şu anki koşullarda çok şey… Çoğu insanın cebinde 1 buçuk lirası yok. Evine ekmek götüremeyen insanlar var. Cebinde para yok diye kahveye gelip çay içemeyen insanlar var. Bunun sebebi de şu anki ekonomik koşullar ve sosyal ortamdır. Türkiye öyle bir hâle geldi ki bizim insanlar Avrupa'ya gidelim para kazanalım diyorlar. Onlara göre biz cazibiz bize göre de Avrupa… ” dedi.
Hem bize zarar hem müşteriye zarar!
Çayın 1 buçuk lira olmasının hem müşterileri hem de müşterilerin içtiği çayı etkilediğini vurgulayan Hasan Polat: “60-70 çay içen masalarımız vardı. Müşteriler 1 buçuk liranın hesabını yaparak çay içiyor. 30 çay içenler şimdi 20 çay içiyor. Bu hem bize zarar hem müşteriye zarar... Yani her yönden zarar veriyor” şeklinde konuştu.
Hiçbir şekilde adaletli bir seçim olmadı bu!
Kahvehanelerin kapatılmasının adaletli bir seçim olmadığını söyleyen Hasan Polat: “Tamam, kahvehaneler kapansın. Ama kahvehaneleri kapatıyorsan çalışanlara yardım edeceksin. Ben belki geçinirim. 2 ay da 3 ay da kapalı olsa belki zorlanmam. Kirayı cebimden de ödesem zorlanmam belki. Ama benim yanımda çalışan dört insan var. Karşıda olan esnaf arkadaşımın altı personeli var. Bu insanlar ne yapacak, nasıl geçinecekler? Bunu bir düşünmek lazım... Daha makul bir seçim olsaydı daha iyi olurdu. Biz 20 bin lira Dijitürk'e verdik. Sürekli milli maçlar araya giriyor. Saçma sapan nedenlerle lig ertelenmeye, uzatılmaya çalışılıyor. Takımlar daha fazla ama biz yine aynı parayı ödedik. Düşündüğünüzde birçok yönden zararı var. Geçen sene Avrupa ligine katılan takımlar vardı. Oradan yine de amorti olabiliyorduk. Bu sene o da yok. Hem takımlar başarısız, taraftar gelmiyor, hem verdiğimiz bu para, kapanmayla beraber kendini amorti etmiyor. O yönden de büyük bir zararımız var. Tabii bu bir risktir. Ticarette kâr zarar kardeştir. Biz bunu düşünerek aldık bunu. Ama payımıza zarar düştü. Devletin bunu düşünmesi lazım” diye konuştu.
Kapalıyız ama çalışanlarımıza bir ayrıcalık olsun dedik, o da nafile!
İşletmeler olarak hem Esnaf ve Sanatkârlar hem Belediye hem de Valilik'ten temsilcilerle pandemi döneminde toplantı yaptıklarını ifade eden Polat: “Kapalıyız ama çalışanlarımıza bir ayrıcalık olsun dedik. Kendilerini idame edecek şekilde bir destek olsun, hiç olmazsa erzak yardımı yapılsın diye. Kira yardımı istedik. Sonuçta burası özel bir mülkiyet… Mülk sahibi de buradan geçiniyor. Bunların hiçbiri karşılanmadı, karşılanmayacak da! Bunu biliyoruz. Defalarca toplantı yapsak da dilekçe de versek şikâyet de etsek yürüyüş de yapsak hiçbir şekilde çözüme kavuşturamayacağız” şeklinde açıklamalarına son verdi.