10 -17 Aralık İnsan Hakları Haftası'nı çeşitli etkinliklerle kutlayacaklarını belirten İHD Bingöl Şubesi Başkanı Nihat Aksoy, yapılan basın açıklamasıyla hak ihlallerine dikkat çekti.
‘Evrensel Bildirge'nin kabul edilişinin 62. yılında, bildirgede yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzen hala kurulamamıştır' diyen İHD Bingöl Şubesi Başkanı Aksoy, “İnsanların ırkından, renginden, cinsinden, cinsel yöneliminden, dilinden, din ve mezhebinden, etnik kimliğinden, siyasi-vicdani ve felsefi kanaatinden bağımsız olarak, insan olmaktan gelen hakları ve dokunulmazlıkları olduğu temel fikri dünya çapında yeterli koruma bulamamıştır. 2010 yılında da maalesef 11 Eylül sonrasının güvenlik eksenli politikaları uygulanmaya devam etmiştir. NATO'nun yeni strateji belgesi ve füze kalkanı sistemi dünyanın tekrar soğuk savaşla birlikte sıcak savaşlara gebe bir konumda olduğunu da göstermiştir. Güvenlik eksenli politikaların hak ve özgürlükleri “terör” bahanesi ile kısıtlamaya çalışması dünyadaki militarist ve otoriter yönetim anlayışlarını güçlendirmiştir. ABD'nin Irak'tan çekilmeye başlaması olumlu olmuş, ancak Afganistan işgali ve yarattığı ihlaller artarak devam etmiştir. İsrail'in saldırgan politikası Gazze üzerinde amansızca uygulanmıştır. 2010 yılı Türkiye açısından Kürt sorununun daha fazla konuşulduğu, AKP'nin Anayasa değişiklik teklifi ve yargı organlarının yapısında yapılan değişiklikler, kamuoyunu yakından meşgul eden çeşitli davalardaki adil yargılanma hakkı ihlalleri, cinsel yönelim hakkı tartışmaları, vicdani red, zorunlu din derslerinin kaldırılması ve Alevilerin talepleri, çevre ve ekoloji sorunları, ekonomik ve sosyal haklardaki kayıplar, toplanma ve gösteri hakkına yönelik müdahaleler başta olmak üzere çeşitli hak başlıklarındaki tartışmalarla geçmiştir” dedi.
2010'da yaşanan ihlalleri sıralayan Aksoy, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: “Bu bağlamda örgütlerimize ulaşan veriler ışığında çeşitli hak kategorilerinde yaşanan ihlallere baktığımızda; güvenlik güçlerinin şiddeti sonucu ölümler devam etmiştir. 1 Aralık 2010 tarihine kadar cezaevlerinde 32 kişi, yargısız infaz dediğimiz “dur ihtarı”, “rastgele ateş açma” olaylarında da 28 kişi yaşamını yitirmiştir. 2007 yılında yapılan PSVK değişikliğinin yargısız infazları artırdığı artık görülmeli ve bu değişiklikler geri alınmalıdır. 2010 yılında tespitlerimize göre 9 faili meçhul cinayet işlenmiştir. Kara mayınlarının neden olduğu ölüm 6'dır. Operasyonlarda yaşamını yitiren insan sayısı 281 olmuştur. 2010 yılında da “işkenceye sıfır tolerans” söylemi lafta kalmaya devam etmiştir. Kasım ayı sonuna kadar TİHV'e yapılan işkence ve kötü muamele başvuru sayısı 202 olmuştur. Bunun dışında cezaevlerinden de 103 işkence ve kötü muamele başvurusu yapılmıştır. Bugüne kadar 305 başvuru olmuştur.
2010 yılında toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına ciddi müdahaleler yapılmıştır. Bu müdahalelerde 2 kişi yaşamını yitirmiş, 143 kişi yaralanmış, 1716 kişi gözaltına alınmış, 152 kişi tutuklanmıştır. Müdahalelerde işkence dâhil her türlü kötü muamele yaşanmıştır.
2010 yılında cezaevlerinde tutulan mahpusların sayısı artmaya devam etmiştir. 30 Kasım itibariyle bu rakam 121.098' e ulaşmıştır. Mahpusların 57.171'i tutuklu, 63.927'si hükümlüdür. Çocuk mahpusların sayısı 2.146'dır. Bunların 1.944'ü tutuklu, 202'si hükümlüdür. Yetişkin mahpuslarda tutuklu oranı yüzde 47 iken, çocuk mahpuslarda tutuklu oranı yüzde 90'dır. Tutuklama oranının yüksekliği baskıcı bir tutuklama rejimi olduğunu göstermektedir. Cezaevlerinde 95 mahpus ağır hastalıkları nedeni ile tahliye edilmeyi beklemekte, ancak tahliye edilmemektedir” şeklinde konuştu.