'Hüseyni fedakârlık, bir misyondur”Mustazaflar ile Dayanışma Derneği Bingöl Şubesi tarafından organize edilen ‘Kerbela ve Hz Hüseyin' konulu programa konuşmacı olarak katılan Doğruhaber Gazetesi yazarlarından İbrahim Dağılma, 'Hüseyni fedakârlık bir silsile, bir misyon, bir mirastır” dedi.Mustazaf Der Bingöl şubesi halkın ve gönüllülerinin katılımıyla düzenlediği ‘Kerbela ve Hz Hüseyin' konulu programla Hz Hüseyin ve yarenlerini andı. Hz Hüseyin ve Kerbela adlı program Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Daha sonra halka açık yapılan sohbette konuşan Doğruhaber Gazetesi yazarlarından İbrahim Dağılma, Kerbala olayı ve Hz. Hüseyin'in hayatından kesitler aktararak, Peygamberimizin hayatı ve Kerbala olayının ibret alınacak şekilde okunması gerektiğini vurguladı. İman-küfür, iyilik-kötülük, adalet-zulüm mücadelesinin Hz Adem'den (as) kıyamete kadar sürecek bir mücadele olduğunu belirten Dağılma, "Kur'an'ı Kerim, iman ile adaleti, zulümle küfrü eşleştirerek zalimi ve zulmü mahkûm eylemiş, zulmün çirkin yüzünü sergilemiştir. Bu da zulmü azık edinen ve meşru sayarak azgınlaşan zalimlerin şakağında şaklayan ilahi bir tokattır. Peygamberler, kutlu bir misyonun ilahi vahyin temsilcileri olarak kulları kula kulluğa ram eden küfrün ve zulmün karşısında durmuş; bu kıyam geleneğinin kendi takipçilerine, varislerine miras olarak bırakmışlardır. Bu misyonun halkalarından Hafid-i Resul Hz. Hüseyin (ra), en canlı ve izzetli bir kişilik olarak, Kerbela'da akan kanıyla örnek, şiar ve sembol olmuştur" dedi. Cennet Gençlerinin Efendisidir O! "Mazlumiyeti, muhacereti, adaleti, cesareti, izzeti, fedakârlığı, zalime karşı tavizsizliği, şehadeti temsil eden "Hüseyni Çizgi"nin imamı, öncüsü Hz. Hüseyin (ra)…" diyen Dağılma sözlerini şöyle sürdürdü: "Hz. Hüseyin'in doğumu haber verilince; Resulullah (sav) hemen Fatıma'nın evine gider. Cebrail önde olmak üzere yüz yirmi dört bin melek Hz. Hüseyin'in doğumunu tebrik için gelirler. Hz. Peygamber, doğduğu zaman Hz. Hüseyin'in kulağına doğru eğilir ve: "O, cennet gençlerinin efendisidir, seyyididir" diye seslenir… Peygamberimiz, bir gün ashabı ile birlikte davet edildiği bir yere gidiyordu. O sırada, Hz. Hüseyin de sokakta çocuklarla oynuyordu. Peygamberimiz Ashabını geride bırakarak ilerledi. Ellerini açtı. Hz. Hüseyin'i tutmak istedi. Hz. Hüseyin bir oraya bir buraya kaçıyordu. Peygamberimiz de gülüyor ve onu tutmaya uğraşıyordu. En sonunda tuttu bir elini onun kafasının arkasına, bir elini de çenesinin altına koyup öptü. Sonra da; "Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim. Allah'ı seven, Hüseyin'i sever. Hüseyin, torunlardan bir torundur." buyurdu." Ve Kerbela… Hz. Hüseyin'in Küfe'ye giderken Hicri 62. senenin Muharrem ayının 2. günü Kerbela'da durdurulduğunu belirten Dağılma Kerbela'da yaşananları şöyle anlattı: Bir yanda Allah aşkının mecrasına kapılmış, Resulün yolunun tozuna bulanmış 72 kişi, pak bir aile, 'Rahmeten Lilalemin'in güzide evlatları, ciğer pareleri… Tek dertleri, amaçları zulmün çirkin yüzünü örten maskeyi yırtmak, hakkı yüceltmek, atalar dinine dönüştürülmek istenen Resul mesajını bulanıklıktan kurtarmak. İzzetli Bir Duruş ve Sonunda Şahadet… Hz. Hüseyin'in boyun eğmeyen izzetli tavrı, Allah'ın hiç bir yaratıktan esirgemediği suyun onlara yasak edilmesine neden olur. Artık onlar bir damla suya hasrettirler. Bu acımasız tavır üzerine iki taraf arasında mücadele başlar. Su kavgasının akabinde Hz. Hüseyin: "Bana izin veriniz, geri döneyim ya da İslam sınırlarından bir yere gidip İslam dinine hizmet edeyim" der. Ömer b. Sa'd bu teklifi olumlu karşılar. Lakin İbn-i Ziyad'tan gelen haber olumsuzdur : "Hüseyin, her halukârda saltanatın hükmüne razı olmalı …" Yer: Kerbela, Gün: Muharrem'in 10. günü… Aşure! İki ordu arasındaki gidiş-geliş faslı sona erer, müzakereler netice vermez… Ve korkunç savaş başlar. Gün boyu süren savaş sonunda; hain ellerin kirliliğinde parıldayan kılıç darbeleri nazik bedenlere işler, yetmiş iki gül Kerbela kumlarına devrilir. Bunlardan yirmi üçü Hz. Hüseyin'in ev halkı ve akrabaları idi… Tarih, böylesine bir aile katliamına şahidlik etmemiştir. Artık Hz. Hüseyin ölüm gerdanlığını şerefle boynuna geçirir ve ' İslam'ın ayakta kalmasını kendi bedeninin fedasıyla' olacağını haykıran İmam Hüseyin şehid olur. O, şehid olacağı bilinciyle kıyam etti; Zalime boyun eğilmemesi gerektiği dersini dedesinden almıştı. Gelecek nesillere de bu öğretiyi miras olarak bıraktı. Çünkü Yezid, İlahi emir ve nehiylere karşı lakayt kalmaktaydı. Böyle biri için halifelik, İslam'ın saptırılma tehlikesinde olması veya kökten yok olması demekti. Hz. Hüseyin, Müslümanları gün be gün büyüyen bu tehlikeye karşı uyarmak ve Yezidvari bir anlayışla yöneten zihniyetlerin İslami olmadığı gerçeğini gelecek nesillere miras bırakmak için kıyam etti. O, mübarek başını İslam'ın ayakta kalması için feda etti.” Kerbela Olayı Mürekkebi Kandan Olan Acı Bir Faciadır Kerbela olayı mürekkebi kandan olan acı bir facia olduğunu ifade eden Dağılma, "Ancak gelecek nesillere örnek olması açısından da yol kılavuzudur. Hüseyni fedakârlık bir silsile, bir misyon, bir mirastır. Allah'ın (cc) rızası uğrunda cihadı kuşanan erler için her yer Kerbela, her gün Aşure olmuştur, olacaktır… Günümüzde aynı hakikati, feda olan Hüseyinleri, Kerbelaları, Aşureleri, İslami adanmışlığı Irak, Afganistan, Çeçenistan'da… Müşahede etmekteyiz. Hüseyinleri şehid etmekle saltanatlarını sağlamlaştırdığını sanan Yezidler, Şahlar, Bushlar… İse ataları Ebu Cehiller gibi Cehennem'e namzet olduklarını anlamadılar, anlamazlar. Ta ki ecel vakti gelip çatsın! Oysa 'son pişmanlık fayda vermez!'" diye konuştu.
YORUM YAZIN
|
|