Hayır diyenler de değişiklik paketinden yararlanacakMemur-Sen Bingöl İl Başkanı Abdurrahman Ensari, Anayasa değişiklik paketinden ‘hayır' diyen vatandaşların da yararlanabileceğini söyledi.
![]() Memur-Sen Bingöl İl Başkanı Ensari, yaptığı yazılı açıklamada 12 Eylül 2010 Pazar günü anayasa değişiklik paketi ile ilgili yapılan referandumu değerlendirdi. 1982 yılında yapılan askeri darbenin milleti kirlettiğini ve bu kirliliği yapılan referandumla temizlendiğini söyleyen Ensari, “Milletimiz, referandumdaki kararıyla; 30 yıllık militarist dayatmayı sona erdirmiş, millete rağmen karar verenleri millet adına karar vermeye davet etmiş, demokrasi ve özgürlük istediğini beyan etmiş, kısaca ben milletim, egemenlik benim demiştir. Şekli olarak bakıldığında, evet milletimiz Anayasanın bazı maddelerini değiştirmiştir. Esas açısından bakıldığında ise referandumun sonucu, Anayasanın bazı maddelerinin değişmesinden çok daha farklı anlamları da ihtiva etmektedir. Millet, Anayasa değişikliğine “Evet” diyerek kendisinin ve ülkesinin geleceğini değiştirmiştir. Geleceğin yol haritasını çizme ehliyetinin de, yetkisinin de kendisinde olduğunu bir kez daha deklare etmiştir. Millet, “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” sözünü gerçek anlamıyla yine ve yeniden tezahür ettirmiştir” dedi. Anayasa değişiklik paketinden ‘hayır' diyen vatandaşların da yararlanabileceğini ifade eden Ensari, “Referansı artık millet olan Anayasa değişikliği paketi, şu veya bu nedenlerle “Evet” demekten kaçınan ve “Hayır” diyen vatandaşlarımızın da yararlanacağı kazanımları var etmiştir. Milletimizin “Evet” diyerek onayladığı Anayasa değişikliğinin hayrından “Hayır” diyenler de yararlanacak. “Evet” ve “Hayır” şeklinde iki seçenekli oy pusulası geride kaldı. Artık, Evet diyen 21 milyon 788 bin 047 vatandaşımız için de, Hayır diyen 15 milyon 855 bin 535 vatandaşımız için de, sandığa gitmeyen ya da gidemeyen 14 Milyon vatandaşımız için de tek seçenek var; “Vatandaşı Özgür, Devleti Demokratik; Türkiye”. Anayasa değişikliği paketi X gibi azımsanmayacak bir çoğunluk tarafından kabul edildi. Bu durum, milletimizin “Demokratik ve Özgür Türkiye” için gereken bütün değişikliklerin bu pakette yer aldığı kanaatinde olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. Milletimizin oluşturduğu bu tablo, iktidarından, muhalefetine; sivilinden askerine; işvereninden işçisine; amirinden memuruna; sivil toplum kuruluşlarından sinsi toplum kuruluşlarına kadar bütün kesimlere, kendisini özgür, devleti ve erklerini demokratik kılacak “yeni ve sivil Anayasa” kararı olarak algılanmalıdır. Millet, biz 30 yıllık kabusu sona erdirdik, siz de daha güçlü, daha huzurlu, daha zengin, daha sorunsuz, daha demokrat, daha özgür, daha kardeş bir Türkiye'yi var edecek yeni Anayasa için 13 Eylül'den itibaren çalışmaya başlayın talimatı vermiştir” diye konuştu. “Kamplaşma yerine paylaşmanın, inatlaşma yerine insanca yaşamanın, dayatma yerine dayanışmanın, bölünme yerine hakça bölüşmenin, ötekileşme yerine özgürleşmenin hakim olduğu bir Türkiye'yi var etmek için ihtiyaç duyulan toplumsal sözleşme imzalanmıştır” diyen Ensari, “İnanıyoruz ki, bu toplumsal sözleşmeye “Evet” diyenler de, “Hayır” diyenler de, “Evet” ya da “Hayır” demesi engellenenler de gençlerimize ve çocuklarımıza miras olarak yeni, sivil, demokrat ve özgürlükçü bir Anayasa'yla yönetilen Türkiye bırakmak konusunda hemfikirdir. Referandumda farklı tercihlerde bulunsalar da, Ağrı'nın, İstanbul'un; Urfa'nın, Antalya'nın; Gümüşhane'nin, Artvin'in; İzmir'in, Sakarya'nın; Bingöl'ün Manisa'nın; Diyarbakır'ın, Adana'nın ortak hayalinin daha özgür ve daha yaşanabilir bir Türkiye olduğunu biliyoruz. O zaman, şimdi birlik zamanı. 12 Eylül 2010'da geçmiş dönemlerin kirlerini temizledik. 13 Eylül'den itibaren ise geleceğimizi birlikte şekillendirmenin telaşı içerisinde olmalıyız. Bunun ilk adımı olarak, Anayasa değişikliği paketinin gerektirdiği ikincil mevzuat çalışmalarıyla eş zamanlı olarak yeni Anayasa çalışmalarına başlamalıyız. Anayasa değişikliğinin gerektirdiği kanuni düzenlemeleri bir an önce yapmak. Milletin vekaletini elinde bulunduran ve 1 Ekim'de açılacak olan TBMM'nin en büyük ve en öncelikli sorumluluğu budur. Millet sorumluluğunu 12 Eylül'de yerine getirdi, milletin vekilleri de 1 Ekimden itibaren milletin talimatının gereğini yapma azmiyle hareket etmelidir” ifadelerini kullandı. 12 Eylül 2010 tarihi itibariyle ülkenin 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980'de içine hapsedildiği demokrasi fakiri ve özgürlük yoksulu kozadan kurtulduğunu belirten Ensari, “Darbeleri aklayan, darbecilerin kirli işlerini saklayan ve yargılanmasını yasaklayan geçici 15. Madde ayıbından da kurtulmuştur. Cumhuriyeti koruma ve kollama görevini silahlı kuvvetlere veren, darbelerin ve darbecilerin yasal dayanağı haline getirilen TSK İç Hizmet Kanunu hükmünü yürürlükten kaldırmak suretiyle ayıptan kurtulma mesaisine devam etmeliyiz. Çünkü, darbecilerin ve darbe severlerin hakim olduğu üçüncü dünya ülkesi Türkiye resmini bir daha çizilmemek üzere tarihin çöp sepetine atan milletimiz, hiç kimsenin silmeye gücünün yetmeyeceği, özgür ve demokratik Türkiye resminin çerçevesini hazırlamıştır. Millete danışarak ve millete sarılarak yapılması gereken, milletin hazırladığı bu çerçeveye yakışan “Demokratik ve Özgür Türkiye” resmini milletle birlikte ve milletle el ele çizmektir. Bu resim için ihtiyaç duyulacak renkler, kardeşliğin yüzyıllardır yükselen değer olduğu Anadolu coğrafyasında fazlasıyla mevcuttur. Bir “evet”iyle kendisinin, ülkesinin ve devletinin makus talihini yenen, demokrasi ve özgürlüklerin yol haritasını çizen milletimize ve kıymetli Bingöllülere saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz” şeklinde konuştu. YORUM YAZIN ![]()
|
|