Mahkemenin verdiği karar ile katil oluşu tescillenen Mahmut Karadağ'ın 31 Aralık 2010 tarihinde yürürlüğe giren CMK 102. maddenin uygulamasına binaen tahliye edildiği haberi tüm Türkiye'de olduğu gibi Bingöl halkının da adalete olan inancını hançerledi. Yeni yılın büyük piyangosuna mazhar olan katile mahkemece sunulan özgürlük yolu aslında başta bu olayın yüzlerce mağdurunda derin yara açmakla kalmadı, 90 yılı aşan hapis cezasını hak eden bir kişinin özgürlük hakkının olup olmayacağı yönünde yeni bir hukuki tartışma başlatmış oldu.
Olayın mağduru ailenin, toplumun barış ve huzuru için ortaya koyduğu metanet, halkımızca takdire şayan kabul edilmiş iken, tüm umutları olan adalet kapısından, yeni yılın ilk saatlerinde öğrendikleri bu karar ile bir kez daha yıkıldıklarını anlamak için bu olayın tarafı olmaya gerek yoktur.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz hukukçularımız; “Mahkeme tarafından karara bağlanmış bir dosyada mahkemenin tasarruf yetkisinin bulunmayacağını, bir dosyada karar verildikten sonra yeni bir karar tesis etme yetkisinin Yargıtay'ın ilgili dairesine ait olduğunu, mahkemenin verdiği bu tahliye kararının hukuki dayanağının bulunmadığını tartışmasız olarak ifade etmiştir.” dediler.
Elbette hukuk devletinde yasalara uymak zorunluluğu vardır. Ancak böylesi ağır neticesi olan ve mahkeme kararı ile bu kadar yüksek bir cezayı hak eden bir kişiyi şu veya bu kadar sürede yargılayamamak veya verilen cezanın kesinleştirilmemesinde mağdur tarafın hiçbir kabahati yoktur. Yargılama sisteminden kaynaklanan aksaklıklar ve gecikmelerden katillere özgürlük yolu açılması da oldukça düşündürücüdür.
Toplumsal tepkiyi tarif etmek mümkün değildir. Empati düşüncesi ile yaklaşıldığında hiç kimsenin böylesi bir yasa maddesi gerekçe gösterilerek böyle bir tahliye kararını vicdani bulması sözkonusu değildir. Mahkeme kararına her kesimden gösterilen tepki mağdur ailelere destek olarak yansımaktadır.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz aile fertleri; “Biz yaşadığımız acıyı toplumun barış ve huzuru için kalbimize gömdük. Katillerin hem bu dünyada Türk adaletince, hemde ahirette büyük mahkemede cezasız kalmayacağına inanmıştık. Bu tahliye kararı bizleri de ziyadesiyle üzdü. Bu kararı hukuken kabul etmek mümkün değildir. Kararın hukuka aykırılığını üst mahkemelerde yapacağımız itirazlarla ortaya koyacağız. Hukuka aykırı bu kararın bir an önce düzeltilmesi için yargı makamlarının harekete geçmesini, hukuk camiasının gerekli tepkiyi ortaya koymasını bekliyoruz” şeklinde düşüncelerini ifade ettiler.