Ömer Faruk Ersöz'ün yakalandığı esnada aracında örgüt için kimlerden para alınacağı konusunda not kâğıdının ele geçirildiğini ve bununla ilgili mahkemede, görüşlerine yer verilen Avukat Cengiz Özateş: “Davaya konu not kâğıdı kim veyahut kimler tarafından yazıldı veya yazdırıldı bu hususların ayrıntılı olarak açıklığa kavuşturulması gerekmektedir” dedi.
10 Haziran 2011 tarihinde düzenlenen operasyonda tutuklanan BDP eski Bingöl İl Başkanı Ömer Faruk Ersöz, önceki gün çıkarıldığı mahkeme tarafından terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezasını çarptırıldı.
Ersöz'e düzenlenen operasyonda aracında örgüt için kimlerden para alınacağı konusunda bir not kâğıdı ele geçirildi. İddialara göre listede 50-60 kişinin adının olmasına rağmen sadece 4 kişi hakkında işlem yapıldı. Listede ismi olduğu gerekçesiyle Avukat Cengiz Özateş ve diğer 3 kişi hakkında da işlem yapıldı.
“ÖZATEŞ AİLESİ OLARAK MADDİ VE MANEVİ ZARARLARA UĞRATILDIK”
Mahkeme kararıyla beraat ettirilen Özateş, konu ile ilgili yazılı bir açıklama yaparak, davaya konu olan not kâğıdının kimler tarafından oluşturulduğunun bulunmasını isteyerek: “1990-2009 yılları arasında PKK terör örgütü mensuplarınca Özateş Ailesi'ne çeşitli zararlar verilmiştir. Ölüm yaralama adam kaçırma iş makinelerinin yakılması gibi maddi ve manevi zararlara uğratıldık” dedi.
Not kâğıdında kendisi ve bazı kişilerin isminin olması nedeniyle dava açıldığını aktaran Özateş, “Not kâğıdına Türkiye de yaşayan 76 milyon insanın adının yazılması halinde tüm ülke vatandaşları yargılanacaktı. Allah'tan duyduğum kadarı ile not kâğıdında veya ajanda da 50-60 kişinin adı yazılıymış ki, bunlardan da 4-5 kişinin adı Diyarbakır'a gönderilerek 76 milyon insan yargılanmaktan kurtulmuştur. Dava konusu not kâğıdında Ahmet Dursun'un adının yazıldığı dosya da belirtiliyor fakat Ahmet Dursun'u Bingöl'deki savcımız ve kolluk kuvvetleri bulamamış yerine oğlu Selim Dursun'un ifadesine başvurarak, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir. Yine not kâğıdında Mahmut Bor diye birinin adı vardı. Kendisini bulamayan savcılık ve kolluk kuvvetleri ifadesine başvurmamış, yani o an Bingöl'ün merkezinde gezen her kim olursa olsun tutulup savcılığa çıkarılabilirdi. Yargının işleyiş şekli de böyle midir? Bir avukat olarak bilemiyorum. Benim Diyarbakır'a duruşmaya gitmemin tek nedeni çarpık yargılamanın çarpık işleyişin dile getirilmesi idi, yoksa hakkımda somut şüphe sınırları aşan her hangi bir emare bulunmamaktaydı. Mahkeme başkanı ilk duruşmada dahi bizleri duruşmadan vareste tutarak bir daha gelmenize gerek yok demişti. İzah edilen tüm hususlar duruşmada belirtilmiştir” ifadelerini kullandı.
BARO NEDEN MÜDAHİL OLMUYOR?
Bingöl Barosu'nun olaya müdahil olmamasına anlam veremeyen Özateş: “Bingöl Barosu bu olayda olduğu gibi toplumsal hiçbir olaya müdahil olmamaktadır. Çekince nedir bilemiyorum? Davaya konu not kâğıdı kim veyahut kimler tarafından yazıldı veya yazdırıldı bu hususların ayrıntılı olarak açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Yoksa bu olaylar devam ettiği takdir de tüm Bingöl halkı her an için Diyarbakır'da yargılanabilir. Toplumda kaos oluşabilir ve rencide edilebilirler” diye konuştu.