Gül, türkiye'nin ırak tezini anlattıAbdullah Gül, Türkiye'nin Irak tezinin, bu ülkenin toprak bütünlüğünün ve siyasal birliğinin korunmasına dayandığını söyledi.![]() Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye'nin Irak tezinin, bu ülkenin toprak bütünlüğünün ve siyasal birliğinin korunmasına dayandığını ve Kerkük'ün de önemli bir konu olduğunu söyledi. Abdullah Gül, ''Biz bunları söylerken, Irak'ın içişlerine filan karışıyor değiliz amaIrak'taki ateş sadece orada kalmaz, bütün çevreyi rahatsız eder. Bunun için Iraklılar'a diyoruz ki; bu işi mutabakatla yapın, oldubittiyle yapmayın'' diye konuştu. Gül, Grand Cevahir Otel'deki ''AK Parti İstanbul'a Hesap Veriyor/Buluşalım Konuşalım'' başlıklı toplantıdaki konuşmasında AB sürecine değinerek, geçmişte atılması gereken adımlar zamanında atılmadığı için bugünkü noktaya gelindiğini söyledi. Gül, 3 Ekim'de alınan kararın kolay alınmadığını ve çok zor koşullar altında bunun gerçekleştiğini ifade ederek, AB liderlerinin kamuoyu baskısı altında bu kararları alabildiklerini ve önemli olanın, bu zorluklar yaşanırken Türkiye'nin de üzerine düşeni yapması olduğunu anlattı. AB adaylığının Türkiye'ye çok şey kattığını ve reform sürecinin bu dönemde gerçekleştiğini ifade eden Gül, AB yolunda yapılan işlerin doğru olduğunu belirterek, hükümetin her alanda AB standartlarını yakalama konusundaki kararlılığını vurguladı. Gül, ''Avrupa'da şu anda bize karşı bir olumsuz hava vardır ama bunlar geçecektir. Türkiye'nin önemini, üyeliğinin AB pastasını nasıl genişleteceğini göreceklerdir ve kendileri bizim AB'ye girmemiz için uğraşacaklardır. Önemli olan bizim üzerimize düşeni yapmamız ve geçmişte yapılan hataları tekrarlamadan, olduğumuz yerde durmadan ilerlememizdir'' dedi. Müzakere kararı alındıktan sonra yabancıların Türkiye'ye akın etmeye başladıklarını kaydeden Gül, Türkiye'deki yabancı sermayenin 25 milyar dolara ulaştığını bildirdi. ''KKTC DAHA GÜÇLÜ BİR KONUMA GELDİ'' Kıbrıs konusuna da değinen Gül, şöyle devam etti:''Herkesin kafasının karıştırıldığı ve yanlış bilgilerle yönlendirildiği diğer bir konu da Kıbrıs konusudur. 'Kıbrıs kaybedilecek, yanlış işler yapıldı' gibi yorumlar yanlıştır. KKTC'nin durumu, AK Parti iktidarı öncesi dönemiyle kıyaslandığında hem ekonomik, hem siyasi, hem de dünyada muhatap alınma açısından çok daha güçlü bir konuma gelmiştir. 2004 yılında Annan Planı'na Türkler 'evet' diyerek bir oyunu bozmuş, Rumlar'ı tüm dünyaya deşifre etmiştir. KKTC yöneticileri dünyada daha çok muhatap alınmaya başlandı. Birçok devlet yöneticisi Talat ile resmi görüşmelerde bulunmuştur. Defakto bir tanınma gibi bir durum ortaya çıkmıştır. Daha önce içe kapanık, kendi kendine konuşan ve haklılığımızı bile anlatamaz durumdaydık. Bütün bunların yanında ekonomik canlılık da başlamıştır. Kişi başına milli gelir, Türkiye'den daha fazla büyümüştür. Bütün bunlar olurken nasıl oluyor da Kıbrıs'ı kaybediyoruz. Yoksa bizim haberimiz yokken asker mi çekildi, toprak mı verildi? Niçin bu yalanlar millete şırınga ediliyor? Türkiye, Kıbrıs politikasında önemli değişiklikler yapmıştır. 73 milyonun çıkarı, geleceği düşünülmeden Kıbrıs politikası yapılamaz. Dolayısıyla bütün bunları yaparken Türkiye, 73 milyonun geleceğini de daima dikkate almıştır. Gerçekleri görmemiz lazım. AB ile müzakerelere başlamamış olsaydık ne olurdu? Yine özelleştirmeye devam ederdik ama satmaya çalıştığımız milletin malı, bu fiyatlara değil 3'te 1 fiyata giderdi. Telekom'a, Petkim'e kimse gelip bu fiyatı vermezdi. Bütün bunlar kelepire giderdi. Çünkü kimse geleceğini görmediği bir ülkeye parasını emanet etmez. Hem Türkiye, hem de Kıbrıslı Türkler kazanmaya başlamıştır. Artık Kıbrıs'ta 2 ayrı dil, din, ırk ve demokrasi olduğunu dünya kamuoyu kabul etmeye başlamıştır.'' ''IRAK, BİZE ÇOK IRAK DEĞİL'' Gül, Türkiye'nin Irak politikasını anlatırken de şunları söyledi: ''Irak, sadece Iraklılar için değil, hepimiz için önemli. Irak bize çok ırak değil. Irak, komşuları, bölge ve dünya için çok önemli. O açıdan Irak'ta olanlara çok üzülüyoruz. Bunların böyle olmaması için savaştan önce yeni bir hükümet olmamıza rağmen çok uğraştık. Irak'a komşu ülkeler platformu oluşturduk. 'Burası bizim evimizdir' dedik ve 'kendi evimize biz sahip çıkmazsak ateş çıkar ve bu ateş hepimizi yakar' dedik, ama tüm gayretlerimize rağmen bu gerçekleşmedi.'' Irak'taki durumun herkese ibret olması gerektiğini belirten Gül, ''Yanlış bir liderliğin, bir diktatörlüğün bir ülkeyi nereye götürdüğünü gösterdi. Irak, dünyanın en zengin ülkelerinden biri olabilirdi. Dünyanın en zengin petrol kaynakları ve insan zenginliğine sahip. Böyle bir ülke maceralar peşinde bugünkü duruma gelmiştir'' diye konuştu. Savaştan önce Saddam Hüseyin'in sağ kolu olarak bilinen Taha YasinRamazan'ı gizlice Türkiye'ye getirdiklerini ve bunu ilk kez açıkladığını ifade eden Gül,''Taha Yasin Ramazan'a, 'ülkeniz bitmek, dağılmak üzere, BM kararlarını bir çırpıda yerine getiriyoruz deyin ve herşeyi kontrol altına alın' dedik, ama ne yazık ki girilen girdaptan çıkılamadı ve bugün de çıkılamamıştır'' dedi. ''IRAK'TA ANAYASA YANLIŞ YAPILDI'' Gül, Irak'ta istikrarın sağlanması için Türkiye'nin üzerine düşeni yaptığını ifade ederek, komşu ülkeleri 10 kez biraraya getirdiklerini ve herkesin Irak'a yardımcı olmak için uğraştığını kaydetti. Irak Anayasası'nda boşluklar ve yanlışlar bulunduğunu, bu nedenle de birçok sorun yaşandığını dile getiren Gül, ''Çünkü anayasa yapılırken yanlış yapılmıştır ve Irak Anayasası'nda birçok belirsizlik vardır. Bu nedenle bütün gruplar daha güçlü konum elde etmek için çarpışıyor. Bunlar kendi aralarında halledilebilirse, sorunların halledilebileceğini düşünüyoruz'' diye konuştu. Gül, Irak petrolünün nasıl dağıtılacağının belirlenmesi ve Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasının önemine işaret ederek, şöyle devam etti: ''Türkiye'nin tezi, Irak'ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunmasıdır. Tabii ki Kerkük de önemli bir konudur. Biz bunları söylerken, Irak'ın içişlerine filan karışıyor değiliz ama Irak'taki ateş sadece orada kalmaz, bütün çevreyi rahatsız eder. Bunun için Iraklılar'a diyoruz ki; bu işi mutabakatla yapın, oldu bittiyle yapmayın. Kuzey Irak'taki Kürtler de Türkmenler de hepsi bizim akrabalarımızdı. Hepsinin orada mutlu olmasını isteriz. Nasıl ki önceki yıllarda Irak'taki Kürtler saldırıya uğradığında Türkiye kapılarını açtıysa, bugün başka akrabalarımız baskı altında kalırsa onlarla ilgilenmek tabii ki en doğal hakkımızdır. Bunlar asla yanlış bir şekilde değerlendirilmemeli. Bizim tek isteğimiz, Irak'ın kendisiyle barışık, komşularıyla barışık bir ülke haline gelmesi ve kendi topraklarını teröristlere yataklık yapar hale düşürmemesidir.'' ''KAN VE GÖZYAŞI HEPİMİZİ RAHATSIZ EDER'' Gül, Türkiye'nin Ortadoğu ile ilgili politikalarına da değinerek, Filistin'deki gerçeklere seyirci kalamayacaklarını ve herşeyin iyiniyet çerçevesinde ele alınması gerektiğini söyledi. ''Hangi dinden ve ırktan olursa olsun kan ve gözyaşı hepimizi rahatsız eder'' diyen Gül, Ortadoğu'da sorunların barışçıl bir yolla çözüme kavuşturulması gerektiğinin altını çizdi. Gül, son dönemde artan bir tehlikeye daha işaret etmek istediğini dile getirerek, ''Son dönemde Ortadoğu'da başgösteren Şii-Sünni bloklaşmasını son derece tehlikeli buluyoruz. Doğu ile Batı arasındaki sorunları çözmeye çalışırken, Doğu kendi içinde çatışmamalı'' dedi. Türkiye'nin Rusya, Uzakdoğu, Afrika ve Latin Amerika ülkeleriyle de iyi ilişkiler içinde olduğunu anlatan Gül, ''Türkiye'yi herkesin ikinci evi yapmaya gayret ediyoruz'' diye konuştu. Gül ayrıca, Türkiye'nin yurtdışında 5 milyon vatandaşının yaşadığına dikkati çekerek, konsolosluk işlemlerinin kolaylaştırılması için bir çalışma yürütüldüğünü, yakında konsolosluğa uğramadan işlemlerin yüzde 80'inin yapılabileceğini sözlerine ekledi. A.A YORUM YAZIN ![]()
|
|