Güzel bir kul olabilmek, hayatımızın her safhasında İslâm'ın güzelliklerini yansıtabilmektir” diyen Bingöl İl Müftü Yardımcısı Mehmet Özbek, İslâm'ı hayatımızın hiçbir safhasında, meselâ ticârî hayatta unutmamak, aile hayatında unutmamak gerektiğini hatırlattı.
İslam'da aile, meşru nikâhla kurulup İslam terbiye ve adabının hâlihazırda yaşanmasını teminle ve gelecekte yaşanması için nesiller yetiştirmekle mesul olduğunu söyleyen Özbek, “Evliliğin gayesi, insan neslinin devamını sağlamaktır. Bununla beraber İslam neslinin devamını sağlamak ta Müslüman ailenin görevidir” dedi.
PEYGAMBER(S.A.V)'E ÜMMET OLABİLECEK NESİLLER YETİŞTİRİLMELİ“Peygamberimiz(s.a.v.)'in ‘Evlenin çoğalın' emri sadece çocuk sayısını artırma olarak anlaşılmamalı” diyen Özbek, “Aynı zamanda Peygamber'e (s.a.v.) ümmet olabilecek nesiller yetiştirme sorumluluğunu da hatırlatmaya vesile olmalıdır. İslam'ın geleceğine itina gösteren gençler bu meseleyi iyi kavraması gerekir. Zira yarınlarda yaşayacağımız dünyaya hâkim olacak nesiller bugünkü gençlerin evlatları olacaktır” dedi.
EŞ SEÇERKEN DİKKATLİ OLMAK GEREKİYORİslam yuvasını bir terbiye ocağı olduğunu ifade eden Özbek, O ocakta eşler önce kendilerini yetiştirip sonra birbirlerine destek olmalı, ardından da evlatlarına bir nezaket ve şahsiyet dersi vermeleri gerektiğine vurgu yaparak, “Buna bağlı olarak gençler kendilerine eş seçerken dış görünüş, fiziki özellikler ya da geçici hevesler ile değil, inanç ahlak ve kabiliyet açısından yeterliliği esas almalıdır. Müstakbel anne ve babaların İslam terbiyecisi olma özelliğini taşımaları gerektiği gözlerden uzak tutulmamalıdır” diye konuştu.
MAKAM VE MAL VARLIĞI İSLAM AÇISINDAN EŞ SEÇİMİNDE YETERLİ ÖLÇÜLER DEĞİLÖzbek, “Hz. Peygamber(s.a.v.) çocuğuna verebileceği güzel terbiyeye sahip olmayan veya iyi bir terbiyeci olmayacağı anlaşılan, bunun yanında dış görünüşü çekici olan kadını ‘çöplükte biten gül'e benzetir ve ondan sakınmayı emreder. Aynı durum erkekler için de geçerlidir. Eşine, çocuğuna verebileceği bir terbiye ve şahsiyete sahip olamayan, helal ve temiz kazanma duyarlılığı elde edememiş bir erkeğin dünyalık özellikleri, makam ve mal varlığı İslam açısından eş seçiminde yeterli ölçüler değildir” ifadelerini kullandı.
AİLE EĞİTİMİNDE KADINLAR KADAR ERKEKLERDE ÖNEMLİDİRAile eğitimi ve çocuk terbiyesi denilince öncelikle kadının durumu dikkatle izlenirken erkeklerin durumu da en az kadınların ki kadar hassas olduğunu söyleyen Özbek, “Zira haram ve kul hakkı karışmamış bir kazanca sahip olma bilinci gelişmemiş olan erkeğin ailesine ve çocuklarına manevi bir katkısı olmamakla beraber, anneden ve çevreden gelecek olumlu katkıların da önüne set çekecektir. Çünkü haramla beslenen vücutların helal ve Salih işlere meyletmesi oldukça zordur” dedi.
İSLAM EŞLERE TÜM GÜZELLİĞİ YAŞATMAK İÇİN GELDİİslam yuvası eşlerin birbirlerinin dünyasını karartması, dünyayı zindan etmesi için değil, dünyada yaşanabilecek güzellikleri yaşatmak için kurulduğunu ifade ederek, “Eşlerin her ikisi de bir diğeri olmadan bu saadete ulaşamayacağını fark eder. İnsanlara tüm güzellikleri yaşatmak için gelen İslam, eşlere de aile saadeti yaşatmak için her türlü tedbiri almıştır. Dede Korkut'un dilinde bu güzellikler şöyle sıralanır.'Cuma günü okuyunca hutbe güzel. Kulak verip dinleyince ümmet güzel. Minarede ezan okuyunca müezzin güzel. Dizini bastırıp oturunca helalli güzel. Şakağından ağarsa baba güzel. Sevgili kardeş güzel. Yan tarafta ev yanında dikilse gelin odası güzel. Uzunca çadır ipi güzel. Oğul güzel. Hiç birine benzemedi cümle alemleri yaratan Allah güzel.'Dede Korkut'un dilinde eş olacak kadının adı ‘helalli'dir. Yani bir yuva İslam'ın ölçülerine göre kurulur ve bu yuva da anne olan kadın ‘helal' bir dünyanın içine girer. Ana olur. Ak sütü ile çocuğunu yetiştirir, onunla güzelleşir. Cinsel boyutu ile değil analık özelliği ile kişiliğini bulur. Baba da sadece güç simgesi ve otorite temsilcisi değil yarımı bütünleyen unsurdur. İslam anlayışına göre, kendisi eve geldiği zaman aile fertlerinin köşe bucak dağıldığı, keyfinin kaçtığı ve huzursuz olduğu baba hayırlı bir baba değildir. Aksine aile reisinin eve gelmesiyle aile fertlerinin rahata kavuştuğu, gözlerinin içinin güldüğü ve gelişi dört gözle beklenen baba, hayırlı bir babadır. Hayata bu şekilde bakınca, insanın içinde doğup büyüdüğü, bir müddet sonra da kendisinin kurup yönettiği aile müessesesini bir kulluk mektebi olarak görmesi ve değerlendirmesi gerektiği ortadadır” şeklinde konuştu.