Ergenekoncular bizi ölümle tehdit ettiEski Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata, Ergenekon davasının Türkiye'nin özellikle son 30 yıllık karanlık tarihine ışık tutacağını söyledi.Daha önce bilgisine bile başvurulmaya cesaret edilemeyen kişilerin bugün yargı önüne çıkartıldığını belirten Korkutata, "Bunda elbette siyasi iradenin, Genelkurmay'ın ve toplumun katkısı çok büyük. Ama geri adım atmadan sonuna kadar bunun üzerine gitmek lazım." dedi. 1993-1995 yılları arasında iki yıl boyunca Fahili Meçhul Siyasal Cinayetler Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinde bulunan ve halen SP GİK üyesi olan eski Bingöl Milletvekili Korkutata, o dönemde yaptıkları araştırmalar sonucu hazırladıkları raporun gelen baskılar üzerine rafa kaldırıldığını söyleyerek, o dönemde elde ettikleri bulguların bugünkü Ergenekon iddianamesinin temelini teşkil ettiğini de ifade etti. Korkutata, ülkemizdeki karanlık ilişkilerin ve faili meçhul olayların altında bugün Ergenekon davasında yargılanan sanıkların imzasının bulunduğunu kaydetti. Ergenekon terör örgütünün 12 Eylül darbesinin ardından, daha önce tasfiye edilen Özel Harp Dairesi'nin kalıntıları üzerinde kurulduğunu belirten Korkutata, bunun 1990'lı yıllarda kurumsallaştığını savundu. Korkutata, ilk etapta güya devleti korumak adına ortaya çıkan bu insanların zamanla kendilerini devlet gibi görerek her türlü kanunsuz uygulamalara karıştığını söyledi. “Veli Küçük baş aktör” Yapılan kanunsuz uygulamaların önce insan hakları ihlalleri ve faili meçhul cinayetlerle başladığını kaydeden eski vekil, bu oluşumların daha sonra hükümetleri değiştirmek veya siyaseti kilitlemek gibi roller üstlendiklerine dikkat çekti. O dönemde yapılan bu işlerin başını JİTEM'in kurucusu olan Veli Küçük'ün çektiğini iddia eden Korkutata, "Veli Küçük, bir taraftan itirafçıları kullanırken, diğer yandan gizli köy korucularına faili meçhuller yaptırıyordu. Hatta Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım gibi insanları özel izinle cezaevlerinden alarak Ankara'daki en lüks otellerde ağırladıklarını tespit ettik. Yurt içinde ve yurt dışında karanlık işlere bulaştılar. Hatta hükümetleri değiştirmek veya belli noktalara götürmek gibi politikaların cari olmasını sağladılar." şeklinde konuştu. "Ergenekoncular bizi ölümle tehdit etti" Korkuta, görev yaptıkları dönemde ölüm tehditlerine varan büyük zorluklarla karşılaştıklarını söyledi. Özellikle dönemin Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının büyük engelleriyle karşılaştıklarını anlatan Korkutata, "Mesela Savaş Buldan'ın öldürülmesi olayını araştırıyoruz, gidip jandarmanın kapısına dayanıyor ve kayboluyor. O zaman faili meçhullerde Genelkurmay'da Özel Harp Dairesi'ni araştırıyoruz, kimse gelip bize bilgi vermiyor. Komutanlar, dönemin Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk'u arıyor. 'Niye bizi çağırıyorlar, bunlar ne istiyor?' diyerek bizi tehdit ediyorlardı. O da bize 'ya çağırmayın bunları' diyordu." sözleriyle o tarihte yaşadıklarını anlattı. Korkutata, görev yaptıkları dönemde kolluk kuvvetlerinin yanı sıra çok sayıda kişi ve kurumun engelleriyle karşılaştıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mesela olayları incelemek üzere bölgeye gidiyoruz. Can güvenliğimiz yok. Korucu başlarına helikopter tahsis ediliyor ama bize vermiyorlardı. Yine dönemin DGM Savcısı Nusret Demiral bütün ilgili savcılıklara talimat göndererek 'komisyon üyelerine bilgi ve belge vermeyin' diyordu. Bizi tehdit ediyorlardı. Evlerimizi arıyorlardı. Hatta Meclis'teki bazı arkadaşlar da bunların üzerine gidilir mi devlete zarar veriyorsunuz diye üzerimize geliyordu." Korkutata bir emniyet müdürünün Batman'da Hizbullah'ın, askeri kampın bitişiğinde eğitim gördüğünü söylemesi üzerine görevden alındığı bilgisini de veriyor. Korkutata ayrıca, Ergenekonculardan gelen baskılar nedeniyle kendisi dışında, bu komisyonda görev yapan üyelerin hiç birinin partisi tarafından bir daha milletvekili adayı yapılmadığını da ileri sürdü. "Zamanında önlem alınsa ülke bu kadar gerilmezdi" Türkiye'de özellikle son yıllarda önemli gelişmeler olduğunu, dokunulamaz sanılan kişilerin artık yargı önünde hesap verir hale geldiğini söyledi. Korkutata, bunda siyasilerin yanı sıra güvenlik güçleri ve sivil toplum örgütlerinin büyük katkısı olduğunu ifade etti. O dönemde bu olayların üzerine gidilmesi halinde bugün ülkenin gündemini meşgul eden Ergenekon olayının olmayacağını aktaran Korkutata, şöyle konuştu: "O zaman askeri ve siyasi irade bu olayların üzerine gitseydi, işler bu noktaya gelmezdi ve ülke bu kadar gerilmezdi." Cihan haber Ajansı YORUM YAZIN
|
|