Ergenekon resmen 28 şubat'a dayandıErgenekon'un 10'uncu dalgasında 28 Şubat süreci ile Susurluk davasının önge gelen isimleri gözaltına alındı. Son dalganın ayırt edici özellikleri şöyle:Ergenekon soruşturması kapsamında 10'uncu dalga operasyonu özellikle 28 Şubat sürecinde öne çıkan isimler ile Susurluk'ta çokça adından söz edilen İbrahim Şahin'in gözaltına alınması sonucu farklı bir boyuta sahip oldu. Son dalganın ayırt edici özellikleri şöyle sıralandı: * 28 ŞUBAT DAHA NET: Önceki gözaltı dalgalarından biri AKP davasının Anayasa Mahkemesi'nde görüldüğü günlerdeydi. Soruşturmanın, 28 Şubat'ın rövanşı olduğu sürekli dillendiriliyordu. Ancak dün ilk kez 28 Şubat döneminin simge isimleri olan askerler gözaltına alındı. * YARGIYA SIÇRADI: Daha önce Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt ifade vermişti. Ancak dün soruşturma ilk kez somut bir şekilde yargıya sıçradı. Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun evinde arama yapıldı. * GÖREVDEKİ ASKER: Soruşturmanın önceki aşamalarında da halen görevi başında olan askerler vardı ancak bunlar "teğmen" gibi rütbelerdeydi. Dünkü operasyonda ilk kez görevi başındaki 4 albay da gözaltına alındı. * İKİ BÜYÜK SORUŞTURMA KESİŞTİ: İbrahim Şahin'in gözaltına alınması, Ergenekon ve Susurluk'un somut bağlantı noktası oldu. Susurluk Davası hükümlüsü İbrahim Şahin gözaltına alındı. * ASKER SAYISI ARTTI: Daha önceki süreçte emekli Orgeneraller Hurşit Tolon ile Şener Eruygur aynı gün gözaltına alınmışlardı. Dünkü operasyonda ilk kez 2'si orgeneral olmak üzere 3 general daha gözaltına alındı. Tuncer KILINÇ (Emekli Orgeneral) Eski MGK genel sekreteri. 28 Şubat'ta Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı olarak görev yapıyordu. Birçok söyleşide "Milliyetçiliğin artık suç" olarak algılanmaya başladığını savunmuştu. Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde de ilginç yorumlar yapan Kılınç, Abdullah Gül'ün adaylığı için "Ya türban ya Çankaya" demişti. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Alemdaroğlu ile birlikte Atatürkçü Düşünce Derneği'nin düzenlediği konferanslara konuşmacı olarak katılmıştı. Oğlunun yapımcı ve yönetmen yardımcılığını yaptığı 'Dondurmam Gaymak' filminin galasına katılan Kılınç'ın, çıkışta Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili "Tayyip Bey eşinin başını açarsa, başımla beraber, Köşk'te otursun" yorumu çok konuşulmuştu. Kemal YAVUZ (Emekli Orgeneral) 28 Şubat sürecinde İkinci Ordu Komutanı'ydı. Emekli olduktan sonra TSK'nın sivil sesi olarak tanınmaya başladı. Stratejik yazı ve yorumlarıyla dikkat çekti. Çeşitli kuruluşlarda hükümete yönelik ağır eleştiriler içeren konuşmalar yaptı. Milli Güvenlik Kurulu'nun sivilleştirilmesine şiddetle karşı çıktı. Erdal ŞENEL (Emekli Tümgeneral) 28 Şubat döneminde Genelkurmay Adli Müşaviri olarak görev yaptı. O süreçte yargı mensuplarına, medya ve iş dünyasına Genelkurmay karargahında verilen brifinglerin metinlerini kontrolden geçiriyordu. Şenel'in ismi, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Saner ve Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak ile gündeme gelmişti. Kemal GÜRÜZ (Eski YÖK Başkanı) 28 Şubat sürecinde Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) başkanlığı yaptı. Üniversitelere türban yasağı Gürüz döneminde en katı şekilde uygulandı. Yurtdışında devlet adına yükseköğretim yapan öğrencilerden adı irticai faaliyetlere karışanların üniversitelerle olan ilişiği kesildi. İbrahim ŞAHİN (Eski Özel Harekâtçı) Susurluk kazasından sonra adı en çok gündeme gelen polis şeflerinden biri. Eski Özel Harekât Dairesi Başkan vekili. Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Harekât Dairesi'nin kurulmasını sağladığı için "polisin genelkurmay başkanı" olarak anılan Mehmet Ağar'ın en has adamlarından biriydi. Abdullah Çatlı'nın arkadaşı. Topal cinayetine karışan özel tim polislerini koruduğu ve Tarık Ümit'in kaçırılmasında rol aldığı gerekçesiyle soruşturma geçirdi. Yargılandığı Susurluk davasında 6 yıl hapis cezası alan Şahin, geçirdiği trafik kazası sonrası bilincini yitirdiği gerekçesiyle dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından affedildi. Ergenekon sanığı Muzaffer Tekin'le ilişkili olduğu biliniyor. Susurluk ilişkileri Susurluk skandalı, 3 Kasım 1996'da Susurluk ilçesi yakınlarındaki kazadan adını aldı. Kazada, çete lideri Abdullah Çatlı, polis müdürü Hüseyin Kocadağ ve Gonca Us öldü, dönemin DYP milletvekili Sedat Bucak yaralı olarak kurtuldu. Devlet-siyaset-mafya ilişkisi isimlerle birlikte, soruşturmalarda da ortaya çıktı. Ergenekon davasındaki son dalganın önemine dikkat çeken eski bakan ve Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu üyesi Fikri Sağlar, "Susurluk, Ergenekon'un ana kaynağı. İkisini ayrı düşünmek mümkün değil" dedi. Sağlar, Mehmet Ağar, Tansu Çiller ve Doğan Güreş'in de bilgisine başvurulması gerektiğini söyledi. '28 Şubat' nedir? 1995 genel seçimlerinden üç ay sonra Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan ile DYP Genel Başkanı Tansu Çiller REFAHYOL hükümetini kurdu. 1997'de askerler hükümetin bazı icraatlarına tepki olarak Sincan'da tankları yürüttü. 28 Şubat'taki MGK toplantısında hükümetin ipini çeken 18 maddelik bildiri hazırlandı. Kararlarda laiklik için yasaların uygulanması istendi, "Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı" denildi. Genelkurmay'da sivil kurumlara briringler verildi. Kısa bir süre sonra da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş RP hakkında kapatma davası açtı. Sabah YORUM YAZIN
|
|