Erdoğan:pkk ile görüşme fantazimiz yokDün iki bakanı BDP yöneticileri ile görüşen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kürt sorunun çözümü için yazılan senaryolara tepki gösterdi. Terör örgütü PKK ile masaya otuturulmasını isyenlere de açık açık mesaj verdi.AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizden, birileri akıldanelik yapmak suretiyle terör örgütüyle görüşme talebinde bulunurlarsa kusura bakmasınlar, bizim terör örgütü ile görüşme gibi bir fantazimiz yok'' dedi. ''Uluslararası yatırımları, 'bağımsızlığımız elden gider' diye tehdit ettiler, rekor düzeyde yatırımlar ülkemize geldi, güçlenen ekonomi karşısında hep mahcup oldular. Aktif güç politikamızı eleştirenler, 132 milyar dolara ulaşan ihracatımız, artan uluslararası itibarımız karşısında yine mahcubiyet yaşadılar. 'Türkiye'nin ekseni kayıyor, yön değiştiriyor' diyenler yanıldıklarını anladılar. Farklı dil ve lehçelerde yayın yapan bir devlet televizyonunu birliğimiz, bütünlüğümüz için bir tehdit olarak gören ve gösterenler bugün bir mahcubiyet daha yaşıyorlar. Anadilde eğitimi konuşanlara sesleniyorum, ana dilde bir defa kendi bölgenizde nerede isterseniz isteyin kurslarınızı açabilirsiniz. Orada dilinizi öğretebilir, çalışmalarınızı yürütebilirsiniz, ama bizden resmi olarak anadilde bir eğitim beklerseniz, bunu bizden beklemeyin. Çünkü Türkiye'nin resmi dili Türkçedir. Ezberleri bozmaya devam edeceğiz, Türkiye'yi korkularından, prangalarından kurtarmaya devam ediyoruz. Türkiye'yi sevda, kardeşlikle büyütmeye devam edeceğiz. Milletimiz için ne faydalıysa biz orada olduk, orada durduk, orada durmaya devam edeceğiz.'' BDP İLE GÖRÜŞME Başbakan Erdoğan, dün Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, BDP eş genel başkanlarıyla görüştüğünü anımsatarak, benzer görüşmeleri CHP, MHP ile yapmak konusunda hiçbir önyargı ve kabulleri olmadığını vurguladı. Sözlerini, ''Türkiye için görüşüyoruz, Türkiye'nin meselelerini çözmek için görüşüyoruz, Parlamento çatısı altında kim varsa bunlarla görüşürüz'' diye sürdüren Erdoğan, ''Terörü sona erdirmek akan kanı, akan gözyaşını durdurmak, uzlaşı ile mutabakatla yeni bir anayasa yapmak için ülkemizin kangren olmuş sorunlarını çözmek için tüm siyasi partilerle diyaloğa her zaman açık olduk, bundan sonra da kapılarımızı ardına kadar açık tutacağız. Fakat, eğer bizden, birileri akıldanelik yapmak suretiyle terör örgütüyle görüşme talebinde bulunurlarsa kusura bakmasınlar, bizim terör örgütü ile görüşme gibi bir fantezimiz yok. Bunu biz yapamayız, bunu da herkesin bu şekilde bilmesi lazım'' dedi. Erdoğan, terör örgütü ile görüşmeler yapıldığı yönündeki iftiraların halk oylaması sürecinde muhalefet partilerince dile getirildiğini belirterek, ''Yalan, iftira yaptılar, kendilerine ağır ifadeler kullanmama rağmen, kalkıp filanca gün, filanca yerde şu görüşmeyi yaptınız diyemediler. Çünkü, iftira attılar, belki tutar diyorlar. Çünkü, bunların kılavuzu karga'' diye konuştu. ''SIKILI YUMRUKLARLA TOKALAŞMANIN MÜMKÜN OLMADIĞI ORTADA'' ''Diyalog olmadan demokrasi olmaz, hoşgörü ve tahammül olmadan demokrasi yaşamaz, farklı görüşler arasında müzakere olmadan hakikat ortaya çıkmaz'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Kan akarken demokrasiyi güçlendiremeyiz, kan akarken diyalog zorlaşır, biz bunu biliyoruz. Gönüller ayrışır, mesafeler açılır, biz her zaman diyalogdan, müzakereden yana olduk. Bundan sonra da yine görüş alışverişinden, müzakereden yana olacağız. Sıkılı yumruklarla tokalaşmanın mümkün olmadığı da ortadadır. Biz iyi niyetle diyalogdan, çözümden, uzlaşmadan yana tavır sergilerken demokratikleşme süreçlerini sabote etmek isteyen mihraklar da boş durmuyor. Önemli bir medya grubunun yayın organlarına Van ve Diyarbakır illerimizde maalesef tehditler sarf ediliyor ve silahlar gösterilmek suretiyle, 'Bu gazeteyi burada dağıtmayacaksınız' diye. Şimdi soruyorum, peki bu demokrasi mi? Bunu neyle izah edeceksiniz. Eğer hoşunuza gitmeyen bir yayın varsa, biliyorsunuz... 'Bunu burada dağıtamazsınız' diyorsunuz, silahı da gösteriyorsunuz. 'Ailenizi, çocuklarınızı, nerede kim var, hepsini tespit ettik, gereğini yaparız' diyorsunuz. Aynı şeyi bizim Yüksekova İlçe Başkanımıza yaptılar. Kaçırma girişiminde bulundular, tehditler yaptılar ve en sonunda istifa etmek zorunda kaldı. Demokrasi bu mu? Bir taraftan özgürlük diyeceksin, barış diyeceksin. Öbür tarafta bu yollarla bu ülkede siyaset yapacaksın. Böyle siyaset yok, böyle demokrasi, barış yok. Biz bu yola bedeli ne olursa olsun çıktık ve bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Er veya geç 780 bin kilometrekarede özgürlüğü de barışı da hukuku da hürriyetleri de egemen kılacağız, bu başarılacak. Bundan hiç endişeniz olmasın.'' HAKKARİ'DEKİ MAYINLI SALDIRI Başbakan Erdoğan, Hakkari'deki sivillere yönelik mayınlı saldırının herkes tarafından lanetlenmesi gereken büyük bir vahşet olduğuna işaret ederek, bu olayın tüm boyutlarıyla aydınlatılması için gerekli bütün çalışmaların yapıldığını bildirdi. Terörün, demokratikleşme sürecini zehirleyen, ortamı karartan bir etki yaptığına ve netice almayı zorlaştırdığına işaret eden Erdoğan, ''Şimdi de camilere boykot... Böyle şey mi olur? Cami kimsenin camisi değil. Cami Allah'ın evidir, herkes gider, ama oraya bile boykot ilan ediyorlar. Bu anlayış özgürlükçü olabilir mi? Bu anlayış barışa davet yapabilir mi? Barışın egemen olduğu en önemli yer camilerimiz'' dedi. 12 Eylül'de değişimin demokrasi içinde gerçekleşebileceğinin bir kez daha görüldüğünü anlatan Erdoğan, ''Her türlü sorunun çözüm yeri, demokratik siyasettir. Türkiye, her meselesini demokrasi yoluyla çözebilecek güce ve kabiliyete sahiptir. Mevcut sorunları da yine demokrasi yoluyla aşabileceğimize biz yürekten inanıyoruz. Terörle, şiddetle, kavgayla, kutuplaşmayla hiçbir sorun çözülemez. Çözüm isteyen, değişim isteyen, hak ve özgürlük isteyen demokrasi istemek, demokrasiye ve hukuka uygun hareket etmek durumundadır'' diye konuştu. Erdoğan, aykırı görüşler, çatlak sesler, afaki talepler ile ters düşüncelerin her yerde olabileceğini, hukuk içinde kalmak şartıyla bunlara tahammül gösterilebileceğini ifade ederek, şunları söyledi: ''Halkımızın çoğunluğunun kabullenmediği, halkımızın umumiyetle sahip çıkmadığı bir çözüm gerçek bir çözüm olamaz, hayata geçemez. Biz, halkımızın umumi hissiyatını nazara alarak hareket etmek, genel kabul gören doğru çözüm yollarını hep birlikte bulmak durumundayız. Yeni bir anayasa konusunda 12 Eylül akşamı itibarıyla zaten startı verdik. Herkes çalışmasını yapsın, biz de çalışmamızı yapıyoruz. 2011 genel seçimlerinden sonra Meclis Başkanlığı'nda mı, hangisinin organizasyonuyla olursa olsun, aynen daha önce yaptığımız teklif gibi teklifimizi yaparız, ama hazırlıklı olun, biz de hazırlığımızı yapıyoruz. Bütün STK'ların hepsinin düşüncesini alalım, hep birlikte bu çalışmayı ortaya koyalım ve yeni bir anayasayı Meclis Başkanlığı'nın koordinesinde yürütelim. Biz, her zaman bu türlü uzlaşmaya varız. Bunlardan çekinmiyoruz. Parlamentonun yüzde 65'ine biz sahibiz. Anayasa Uzlaşma Komisyonuna kim gelir, yüzde 35'ine sahip olanlar, 6 üye vermelerini önerdik, buna evet dedik. Bakın CHP buna evet diyemedi. Şimdi uzlaşmadan yana olan kim? Biz ilgili tüm kesimlerle görüşerek, en geniş mutabakat zeminini tesis ederek, toplumun ihtiyaçlarını, taleplerini yansıtarak çalışmalarımız yürüteceğiz, hazırlığımızı yapacağız. Diyalog ve uzlaşma her zamanki gibi azami çaba sarf edeceğimiz iki ilkemiz olacak.'' AA YORUM YAZIN
|
|