Bingöl Barosu Başkanı Abdullah Alakuş,1 Mayıs İşçi Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, olağan üstü bir halde, olağan üstü bir 1 Mayıs'ın kutlandığını belirtti.
“Bugün küresel çapta büyük bir hızla hayatımızın her yerine sirayet etmiş kapitalist üretim tarzı ve değer yargılarının yarattığı kriz bizleri daha geniş çaplı hareket etmeye davet etmektedir” diyen Alakuş, “ Dolayısıyla dünya genelinde bütün insanlığı içine alabilecek yeni bir programa ihtiyacımız var görünmektedir. Çünkü bu gün üzerinden sadece emekçilere değil aynı zamanda demokrasiye, insan haklarına ve büyük bir yıkımın eşiğine gelmiş çevrenin de taleplerine kulak vermek zorundayız. Dayanışmayı sadece işçilerle sınırlı tutmamamız gerekir. Bu dayanışmaya, kapitalist müdahaleye maruz kalmış bütün toplumsal kesimleri katmakla başlayabiliriz. Belki küresel çapta ses getirmek böyle daha mümkün görülebilir diyebiliriz. Bu konuda Brecher, Castello ve Smith'in insan merkezli programları ve onların taslağı ufuk açıcı olabilir. Bunlar, Emek, çevre, toplum ve insan haklarını iyileştirmek, yerel düzeyden küresel düzeye kadar bütün kurumsal yapıları demokratikleştirmek, alınan kararların etkilenenler lehine alınmasını sağlamak, küresel zenginliği eşit bir düzeye getirmeye çalışmak, küresel kalkınmayı çevrenin hilafına yapmamak, küresel çapta insanlığın genel refahı için çabalamak, küresel ekonomik krizlere karşı korumayı içeren küresel bir programı hayata geçirmektir” ifadelerini kullandı.
Sömürünün her türlüsünün giderek arttığı günümüz dünyasında, ahlaki değerlerin dibe vurduğunu ve emekçi sınıfın emeğinin daha fazla sömürüldüğünü kaydeden Alakuş, şunları söyledi: “Sermaye sınıfı bilinçli bir şekilde, tüketimi arttırmakta, toplum artan bu tüketim ihtiyaçları nedeniyle, daha fazla emek harcamak zorunda kalmaktadır. Bu da beraberinde dünyadaki kaynakların bilinçsiz ve pervasız bir şekilde tüketilmesine neden olmakta ve emekçi sınıfın daha fazla sömürülmesine yol açmaktadır. Sermaye sınıfı daha fazla kaynak bulma çabası içerisine girmişken, emekçi sınıf ise artan tüketim kaynaklarına yetişmeye çalışması nedeniyle, dünyada dengeler alt üst olmakta, bu nedenle her geçen gün dünya genelinde savaşlar artmakta, insanlar yerlerinden yurtlarından edilmekte ve dünyanın gerek sosyal dengesi ve gerekse ekolojik dengesi bozulmaktadır. Dünyada emekçi sınıfı bilinçlenmedikçe ve sosyal adalet sağlanmadıkça, küçülen günümüz dünyasında kimse huzura kavuşuruz diye umut etmesin. Sermayenin insana ve insanlığa dair bütün değerleri görmezden gelerek yayılımı eşitsizliğin, yoksunluğun, yoksulluğun, savaşların, işsizliğin ve çevre tahribinin kötücül dünyasını yanı başımıza taşımakta ve taşımaya da devam etmekte. İnsanın olduğu her yerde umut vardır şiarıyla hareket eden bizler için gittikçe bir kıyamet senaryosuna dönüşen dünyamıza ilişkin neler yapabiliriz? Bu düzenin kurbanları olmaya devam mı edeceğiz yoksa bu dünyanın eşitlik, adalet ve kardeşlik ölçüsünde yeniden bir öznesi mi olacağız? Bu soruya verebileceğimiz olumlu bir cevap dünyayı daha yaşanılabilir kılmaya açık bir tutum olarak önümüzde durmaktadır. Olağan üstü bir halde, olağan üstü bir, 1 Mayısı kutlarken, tüm dünyada hayatlarını kaybeden emekçileri bir kez daha saygıyla anıyoruz.”