Ekonomik program açıklandıBaşbakan Yardımcısı Nazım Erken, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, hükümetin yeni tedbirlerini açıklıyor…Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, 2009 yılı temel makro ekonomik bütçe büyüklükleri ve kamu borç dinamiklerinin daha önce ilan edilenden farklı trend izleyeceğini söyledi. Ekren, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile birlikte Başbakanlık yeni binada düzenlediği toplantıda, küresel krizin Türkiye'ye etkileri hakkında bilgi verdi. İŞTE PROGRAMIN ANA BAŞLIKLARI VE HEDEFLERİ -2009 da ekonomi yüzde 3.6 oranında daralacak. - Ekonomi 2010 yüzde 3.3 büyüyecek 2011'de ise yüzde 4.5 büyüyecek. - 2009'da cari açığın 11 milyar dolar olması bekleniyor. Cari açık 2010 yılında 18.6 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. 2011 yılında 26.4 milyar dolar olması öngörülüyor. -İşsizlik oranını 2009'da yüzde 13.5 olması bekleniyor. -2009 yılı enflasyon tahmini yüzde 7.5 -Bütçe açığının mali gelire oranı 2009 yüde 4.6, 2010 yüzde 3.2, 2011 yüzde 2.8 olacak. -2002-2008 DÖNEMİ- Türkiye'nin 2002-2008 döneminde temel makro ekonomik göstergelerde iyi bir performans sergilediğini belirten Ekren, 2007-2008 dönemindeki performansta ve temel göstergelerde ise küresel krizin etkilerinin çok net şekilde görüldüğünü ifade etti. GSYH'nın 2008'de 741 milyar dolara, kişi başına düşen gelirin de 10 bin dolara ulaştığını belirten Ekren, şöyle konuştu: ''2003-2008 dönemindeki büyüme ortalaması yüzde 6-6,5 seviyesinde. İşsizlik seviyesinde artış söz konusudur. 10,3'ten 13,6'ya çıkmıştır ama bu rakam aralık ayı sonu itibariyle olduğundan bunu diğer yıllarla mukayese edecek yıl ortalamasına ihtiyaç var. Bunun için TÜİK'in yayınlayacağı yıl ortalamasını bekliyoruz. 2002-2008 döneminde enflasyon 29,7'den 10,6'ya, Merkez Bankası gecelik faiz oranları 44'ten 15'e, devlet iç borçlanma senedi ihale bileşik faiz oranı ağırlıklı ortalama yıl sonu itibariyle 62,70'ten 19,23'e gelmiştir. Kamu net borç stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranı 61,4'ten 28,6'ya AB tanımlı kamu borç stoku da 73,7'den 39,5'e, bütçe açığını da -11,4'ten -1,8'e düşürmüş olduk. Aynı dönemde cari açık da -0,3'dan -5,6'ya yükselmiş oldu.'' -''TÜRKİYE'NİN PERFORMANSI İYİ''- Bu dönemde işsizlik, kur, kamu borç stoku ve bütçe açığında benzer tabloların ortaya çıktığını anlatan Ekren, şunları kaydetti: ''Merkez Bankası brüt rezervleri 2002-2008 döneminde 27 milyar dolardan 69 milyar dolara çıktı ama 2007-2008'de 71 milyar dolardan 69 milyar dolara indi. Sermaye hesaplarında cari açığın finansman tablosuna bakıldığında doğrudan yatırımların 2002-2008 döneminde 939 milyon dolardan 15 milyar dolara diğer yatırımların da 7 milyar dolardan 25 milyar dolara çıktığını söyleyebiliriz fakat 2007-2008 döneminde doğrudan yatırımların net olarak 19,9 milyar dolardan 15,6 milyar dolara indiğini, diğer yatırımların da 23,9 milyar dolardan 25,3'e çıktığını söylemek mümkün.'' -''SANAYİ ÜRETİMİNDE DRAMATİK BİR DÜŞÜŞ TRENDİ...''- İhracatın 2008'in son çeyreğinden itibaren düşüş trendine girdiğini belirten Ekren, ''İhracatımız içinde sanayinin payı ortalama yüzde 90-95, sanayinin üretim içinde GSYH içindeki payı ortalama yüzde 25 düzeyindedir. Dış talep yanında iç talepte de ulusal ekonomik politik konjonktüre bağlı olarak da önemli düşüşler yaşandığı açıktır'' diye konuştu. Ekren, küresel sermaye girişlerinde eskiye oranla düşüş olsa da kriz ortamında yükselen piyasalarla mukayese edildiğinde Türkiye'nin yine de makul sayılabilecek bir sermaye girişini gerçekleştirdiğini de ifade etti. Sanayi üretimine de değinen Ekren, ''son 3 aylık sanayi üretim endeksindeki gelişmeler aynı aylara ait geçen seneki verilerle karşılaştırıldığında bir düşüş trendi hem de dramatik bir düşüş trendi gösterdiği açıktır. Ancak aylık verileri arka arkaya mukayese ettiğinizde düşüş trendinin de bir azalma içinde olduğunu söylemek mümkün.'' Kapasite kullanım oranında da benzer bir eğilimin söz konusu olduğuna işaret eden Ekren, ocak-şubat-mart ayındaki kapasite kullanım oranlarının geçen yılının aynı aylarına göre düşüş gösterdiğini fakat ay ay bakıldığında ''yerinde sayan'' ve son ayda da bir miktar artan bir trendin görüldüğünü kaydetti. -''STOKLAR ERİDİ''- Ekren, küresel krize karşı açıkladıkları önlemleri de hatırlattı ve stok değişmelerinin 2008 yılındaki GSYH'ya katkısının eksi 4,0 olduğunu bildirdi. Ekren, bu rakamı ''uygulamaya koydukları paketlerin stokları eritme amacına yönelik iyi bir adım olduğunun göstergesi'' şeklinde yorumladı. Reel kesim tüketici güven endeksi ve reel kesim güven endekslerinde de son üç ayda geçen senenin aynı aylarında düşüşler söz konusu olduğunu belirten Ekren, birbirini takip eden aylar itibariyle bir değerlendirme yapıldığında ise bir artışın söz konusu olduğunu, bunun güven endekslerinde nispi de olsa bir iyileşme sinyali verdiğini söyledi. -G-20 ZİRVESİ- Bakan Ekren, G-20 Zirvesi'ne ilişkin bilgi de verdi. Ekren, küresel problemlerin küresel işbirliği ve küresel koordinasyonla çözümlenmesinin önem arz ettiğini vurguladı. -''ÜLKELERİN PAKETLERİ KÜRESEL YAKLAŞIMIN ALTERNATİFİ DEĞİL''- Ülkelerin de küresel ve ulusal ekonomik toparlanmaya katkı sağlamak amacıyla mali paketler uygulamaya koyduklarına işaret eden Ekren, bu yaklaşımların ne küresel yaklaşımın alternatifi ne de ona ilave olarak ele alınabileceğini söyledi. Ekren, ülkelerin ihtiyaçları olan tedbirleri almalarının küresel koordinasyonsuzluk anlamına gelmemesi gerektiğini, aynı şeyleri yapmaktan çok ulusal ve küresel ekonomik canlanmaya yönelik koordineli eylem içinde bulunmanın önemli olduğunu kaydetti. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, orta vadeli programın formatında önemli değişiklikler yapacaklarını, yeni orta vadeli programın 3 önemli bileşeni olacağını belirtti. Ekren, ''Bunlardan bir tanesi, geçmiş dönemin gelişmelerinin değerlendirilmesinin yapılmasıdır. İkincisi, 2007-2013 kalkınma planı ile uyumlu, 2013 hedefini yakalayacak şekilde yeni dönemin amaçları ve hedefleri güncelleştirilecektir. Son olarak da bu amaç ve hedeflere ulaşmada, kullanılacak politikalar, reformlar ve stratejiler açık bir şekilde ortaya konulacaktır'' dedi. Ekren, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile birlikte düzenlediği toplantıda Katılım Öncesi Ekonomik Programı açıkladı. -EKONOMİK TEDBİR SAYISI 53'E ULAŞTI- Son yıllarda uygulanan başarılı maliye politikasıyla Türkiye'nin, uluslararası kriz döneminde borç çevirme sorunlarıyla karşılaşmaksızın talebi destekleyici ve sosyal yönü kuvvetli programları hayata geçirebilme olanağı bulduğunu anlatan Bakan Nazım Ekren, şöyle devam etti: ''2009 yılında küresel kriz nedeniyle hem gelirlerin azalması hem de artan sosyal ve iç talebi desteklemeye yönelik inisiyatifler nedeniyle harcama tarafının artmasıyla yakın geçmişteki bütçe performansından sapılacağı da açıktır. 2008 ve 2009 yılında 6 adet tedbir paketi uygulamaya koyduk. Uygulamaya koyduğumuz tedbirlerin sayısı da 53'e ulaşmıştır. Birinci paket olarak adlandırdığımız 2008 yılının ikinci yarısından sonra uygulamaya koyduğumuz alt yapı ve talep ağırlıklı paketin toplamı 11,3 milyar YTL idi. Bunun da bütçeye oranı yüzde 5, gayri safi yurt içi hasılaya oranı 1.2 idi. Bu paketin ilk sonuçlarını da 2008 yılının hem üçüncü hem dördüncü çeyreğinde yayınlanan gayri safi yurt içi hasıla rakamlarında da çok net şekilde gördük. Özel sektörün sektörün hemen hemen bütün göstergeleri negatif ya da durağanlık gösterirken kamunun mal ve hizmet alımları, sabit sermaye yatırımları ve konut operasyonları, konut üretimi ortalama yüzde 18 ile 22 arasında artış göstermiştir.'' Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, son ekonomik paket üzerinde çalıştıklarını bildirerek, ''paketler olarak sonuncusu, kısa sürede tamamlayacağımız önemli bir paket, Kredi Garanti Fonunun etkinliğini ve rolünü güçlendirecek adımdır. Bu adım sayesinde bir taraftan firmalara kredi desteği sağlarken, diğer taraftan bankaların bilanço yapılarının sağlıklı yapıya kavuşturulmasını da ön planda tutuyoruz'' dedi. Ekren, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile birlikte açıkladığı, Katılım Öncesi Ekonomik Programda küresel finans krizinin azaltılmasına yönelik uygulamalar ve ekonomik paketler konusuna da değindi. Merkez Bankasının faiz indirimleri yanında, döviz ve TL olarak piyasalara likidite sunması yanında, yabancı para karşılıklarını 2 puan azaltarak geçen yıl sonu itibariyle piyasaya ortalama 2,5 ya da 2,7 milyar dolarlık döviz aktarıldığını, bunun da kriz sürecinde atılan önemli adımlardan birini oluşturduğunu anlatan Ekren, Eximbank'a aktarılan kaynaklarla da Eximbank'ın imkanlarını önemli ölçüde genişlettiklerini söyledi. Ekren, finans krizine karşı küçük ve orta boy işletmelere (KOBİ), esnaf ve sanatkarlara yönelik sıfır faizli, 24 bin firmaya toplam 1,6 milyar liralık kaynak aktardıklarını, vergi borçlarını 18 ay süreyle, yıllık yüzde 3 faizle taksitlendirdiklerini, SSK borçlarını yeniden yapılandırdıklarını, sicil affı getirdiklerini anlattı. Küresel finans krizinin etkilerinin azaltılmasına yönelik olarak 2009 yılı uygulamaları içindeki ikinci paketin birinci paketin doğal devamı olduğunu ifade eden Ekren, ''Ortalama 15,8 milyar liralık bir ikinci pakettir. Bu paket şu anda uygulaması devam eden paket olarak ifade edilebilir. Bunun da toplam bütçe içindeki payı 7,6, GSYH içindeki payı 1,6'dır'' diye konuştu. Reel sektöre yönelik ekonomik önlemlere de değinen Ekren, 2009 yılı bütçesi içinde esnaf kredileri ve faiz sübvansiyonu, tarımsal kredi faiz desteği, ihracat destekleri, KOBİ'lere sağlanan destekler ve hazine teşviklerinden oluşan ayrı paketin de bütçenin kendi mantığı içinde uygulanmaya devam ettiğini söyledi. Nazım Ekren, 3. paketin 5,6 milyar liralık, 4. paketin 2,7 milyar liralık ve 5. paketin 900 milyon liralık büyüklükte olduğunu, değişik ÖTV, KDV indirimleri, enerjinin kullanılmasındaki destekler, Eximbank'a kaynak aktarımıyla konut, imalat sanayi, otomotiv, beyaz eşya ve mobilya gibi sektörlerde de indirim yaptıklarını kaydetti. -SON PAKET- ''Paketler olarak sonuncusu, üzerinde çalıştığımız kısa sürede tamamlayacağımız, önemli bir paket de kredi garanti fonunun etkinliğini ve rolünü güçlendirecek adımdır'' diyen Ekren, şöyle devam etti: ''Bu adım sayesinde bir taraftan firmalara kredi desteği sağlarken, diğer taraftan bankaların bilanço yapılarının sağlıklı yapıya kavuşturulmasını da ön planda tutuyoruz. Az önce açıkladığım paketlerin büyüklüklerinin GSYH'ya oran olarak bakıldığında, 2008-2009'u kastediyorum toplam 36,3 milyarlık bir paket büyüklüğü, bütçe içindeki payı toplam olarak teker teker hesaplandığında yüzde 17, GSYH'ya da yüzde 3,8.'' Ülkelerin ekonomik krize karşı uyguladıkları paketlerin mukayeseli şekilde hazırlanması için Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından da bir çalışma başlatıldığını kaydeden Ekren, ''Bu çalışma kapsamında farklı formatta olmakla birlikte, Türk hükümetinin aldığı benzer kararları topladığınızda onun da 2008-2009-2010 yılını kapsayacak şekilde ama 2008 yılının GSYH'ya bölünmesiyle elde edilecek oran da yüzde 4,4'tür'' dedi. Ekren, bu büyüklükte bir oranla, Türkiye'nin OECD ülkeleri içinde de önemli bir ağırlığa sahip paketi uyguladığını ve uygulamaya devam ettiğini söyledi. -''GÜVEN ORTAMI DEVAM EDİYOR''- Türkiye'nin potansiyeli konusunda bazı kritik göstergeleri de ifade eden Ekren, Türkiye'nin 750 milyar dolarlık bir milli gelire, kişi başına düşen 10 bin dolarlık bir gelir seviyesine sahip olduğunu kaydetti. Bu büyüklüğün dünyanın 15. veya 17., Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi anlamına geldiğini belirten Ekren, ''Türkiye'de yerli ve yabancı bütün dokümanlarda, politika dokümanlarında yer aldığı şekilde, işleyen bir piyasa ekonomisine, rekabet gücüne dayanma kapasitesine sahip bir özel sektör bulunmaktadır. Siyasi ve ekonomik istikrar, güven ortamı devam etmektedir'' dedi. Türkiye'nin genç nüfusu itibariyle Avrupa'nın ve bölgenin en dikkate değer ülkelerinden biri olduğunu vurgulayan Ekren, Türkiye'nin 2050 yılında, yeni 11 ülke denilen, dünyanın en kritik ülkelerinden biri haline geleceğini söyledi. Başbakan Yardımcısı Ekren, ''Brezilya, Hindistan ve Çin gibi ülkelere Türkiye de dahil olmuş bulunmaktadır. 2013 yılı vizyonu olarak istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB'ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış Türkiye vizyonunu hala korumaktayız'' diye konuştu. haberturk YORUM YAZIN
|
|