“Savaş, ne “insan doğası”nın kaçınılmaz sonucudur, ne toplumların yaşamak için birbirine karşı uygulamak durumunda kaldıkları zorunlu bir kötülüktür, ne de rastlantısal gelişmeler neticesinde ortaya çıkan doğal bir felakettir” diye başlanan barış mesajında “Aksine doğal değil toplumsal bir felaket olan savaşların temelinde, sınıflı toplumların iktidar ilişkileri yatmaktadır. Nitekim, sınıflı toplumlar tarihi boyunca egemen sınıfların, kendi iktidarlarını kurma ve geliştirmede başvurdukları temel araç ve yöntem her zaman şiddet olmuştur. Şiddetin en yıkıcı ve sistematik boyutu ise savaştır” denildi.
Eğitim Sen Bingöl Şubesi Yönetim Kurulu adına yapılan yazılı basın açıklamasında, “Sınıf çelişkisinin en fazla derinleştiği ve iktidarın en fazla merkezileştiği kapitalist çağın, savaşların da en yaygın ve yıkıcı hale geldiği çağ olması şaşırtıcı değildir. Milyonlarca insanın hayatına mal olan, ülkeleri yerle bir eden 1. ve 2. dünya savaşlarının tek bir nedeni bulunmaktaydı; o da sömürgeci ve emperyalist güçler arasındaki çıkar çatışmasından başka bir şey değildi. Bu savaşlar, emekçiler için pek çok açıdan felaket anlamına geldi. Her şeyden önce bütün savaşlarda olduğu gibi yine en ön saflara emekçiler sürülmüştü. Egemen sınıflar, ülkelerindeki yoksul emekçileri kendi çıkarları için başlattıkları savaşa seferber edebilmek için milliyetçi propagandayı alabildiğine yükseltmiş; milliyetçilik ve militarizm, emekçileri birbirine düşman haline getirmişti. Tüm bunlar olurken de fabrikalar işlemeye devam etmiş, üretime devam eden emekçiler, militarize edilmiş koşullarda iliklerine kadar sömürülmüşlerdi. Savaş sonrasında egemenler dünyayı ve savaş ganimetlerini kendi aralarında paylaşırken, emekçilerin payına düşen de açlık, yoksulluk, barınaksızlık ve parçalanmışlık olmuştu” diye ifade edildi.