14 Mart Tıp Bayramında sağlık sektöründeki sorunlar ile ilgili açıklamalarda bulunan Türk Sağlık-Sen Başkanı Kenan Alban, ‘‘14 Mart Tıp Bayramını, bayram tadında karşılamaya hasret kaldık.'' dedi. Sağlık çalışanların şiddete maruz kalmalarını hatırlatan Alban, ‘Bugün mobbing ve şiddetten en fazla mağdur olanlar sağlık çalışanlarıdır. Her 30 dakikada bir sağlık çalışanın şiddete uğradığı, doktorların kafasına kaldırım taşları atıldığı, hastanelerin basıldığı ve şiddetin cinayete dönüşmeye başladığı bir çalışma ortamı mevcuttur. Bu nedenle acil bir şekilde sağlıkta şiddete istisnasız tutuklu yargılama gelmeli, sağlık kurum ve kuruluşları sıfır toleranslı alan ilan edilerek burada işlenen suçların ertelenmesi veya paraya dönüştürülmesine son verilmeli ve şiddet uygulayanlara acil haller dışında belli bir süre paralı sağlık hizmeti uygulaması hayata geçirilmelidir.
Bir başka bela olan mobbingin önüne geçilmelidir. Özellikle idarecilerin yaptıkları baskılara bir son verilmelidir. Bu konuda yapılacak en doğru iş de kamuda ehliyet ve liyakate dayalı, adaleti esas alan bir yönetim sistemi oluşturmaktır.'' dedi.
KADRO MAĞDURLARI VAR
Alban, açıklamalarının devamında ‘‘Aile hayatına zarar veren bir diğer meselede sözleşmeli istihdamdır. Çalışanları eşinden ve çocuğundan ayrı bırakan, ailelerde huzuru bozan, yuvayı parçalayan bu uygulama bir an önce sonlandırılmalıdır. Tüm sağlık çalışanları kadrolu personel olarak istihdam edilmelidir. Taşerona kadro meselesinde bile 500 Bin kişiye kadro verilirken, yıllardır devletin emrinde görev yapan ve 9 bin kişiyi aşan kamu dışı aile sağlığı çalışanları, tıbbi sekreterler ve vekil ebe hemşirelerimiz kapsam dışında bırakılmışlardır. Sağlık çalışanları mobbing, şiddet, yoğun iş yükü aile ve sosyal hayattan feragat gibi birçok sıkıntıya katlanarak devletinin emrinde milletine hizmet ederken, emeklerinin karşılığı bir nebze de olsa karşılanıyor mu diye sorarsanız buna vereceğimiz cevap ne yazık ki hayırdır. Döner sermayeler sıfırlanmıştır. Çalışanlar sabit ek ödemeye mahkum edilmişlerdir. Bu durum tüm sağlık çalışanlarının ekonomilerinin büyük zarar görmesine neden olmuştur. Bu konuda başlattığımız dilekçe kampanyası sürmektedir. Tüm çalışanları döner sermaye mücadelemize katkı vermeye çağırıyoruz. Emeğimizin ve alınterimizin karşılığını almak için mücadelemizi her daim sürdüreceğiz.'' dedi.
EK GÖSTERGE TALEBİ KARŞILANMADI
‘‘Bunun yanı sıra 3600 ek gösterge, ek zam gibi temel ekonomik beklentilerimize de hala bir yanıt verilmiş değildir. Bu beklentilerimiz lütuf değil, bir haktır. Çünkü toplu sözleşmede enflasyon farkının bile gerisinde kalan bir zamma imza atılması kamu çalışanların bütçelerinde çok ciddi yaralar açmıştır. Bunların kapanması ve zararların telafisi için ek zam şarttır. Tüm çalışanların ek göstergeleri hakkaniyetli bir şekilde yükseltilmelidir.
Bir önceki 14 Marttan bugüne temel sorunlardan sadece yıpranma payı için küçük bir adım atılmıştır. Fiilen 9 yıla 1 yıl, geriye dönük çalışmanın dahil olmadığı ve tüm çalışanları kapsamayan bir yıpranma payı hayata geçmiştir. Beklentilerin çok uzağında kalan yıpranma payının çalışanlara bir faydası olması için mutlaka yeniden değerlendirilmesi şarttır.''