Önceki gün Diyarbakır GAP Radyosunun konuğu olan Rektör Çapak, burada Dijital Okur Yazarlık dersleri hakkında bilgi verdi. Çapak, “Bir defa Türkiye'de dijitalleşme çok önemli bir konu. Sayın Cumhurbaşkanımız da yaptığı toplantıda buna özellikle dikkat çekmişti. YÖK Başkanımız da belli üniversiteleri pilot üniversite olarak seçerek bu konuda ilerleme sağlamamıza yardımcı oldu. 8 üniversite bir araya geldik. Başlangıçta hocalarımızı bir eğitimden geçirdik. Bütün öğretim görevlilerimiz YÖK'te Dijital Dönüşüm isimli bir dersten geçtiler. Eksik olanlarsa bundan sonra açılacak bir programda aynı dersi alacaklar. Bu dersi de YÖK ve Anadolu Üniversitesi arasındaki anlaşmaya göre uzaktan eğitimle Anadolu Üniversitesi'nden alacaklar. Aynı zamanda atama kriterlerimizin arasına bu dersi alma zorunluluğunu da koyduk. Mesela Doçent olmak isteyen bir hocamız ya da Profesör olmak isteyen bir hocamız bu dersi almadan olamayacak artık. Bunu önemsiyoruz çünkü artık öğrencilerimiz hepsi teknoloji ile iç içe. İnternet kullanıyorlar, telefon kullanıyorlar sürekli online haldeler. Hocalarımız da bu işin gerisinde kalmasın istiyoruz. Kendilerini yenileme güncelleme imkanları olsun. Ve ders verirken de teknolojiden istifade etsinler istiyoruz. Şimdi bu safhaları atlattık. İkinci dönem de bütün öğrencilerimize Dijital Okur Yazarlık dersini zorunlu kıldık. Bundan sonraki süreçte de üniversitemize yeni gelen öğrenciler aynı dersi almak zorunda kalacaklar. Bunun sayesinde öğrencilerimiz sadece kitaplardan ders almayacak teknolojiden istifade edecekler. Keza öğretim elemanlarımız da teknolojiden istifade ederek derslerini işleme imkanına kavuşmuş olacak. Eğitimde kaliteyi arttırmış olacağız. Tabi bunlar ilk aşamalar” dedi.
“Donuk, Statik Ders Ortamından Dinamik Katılımcı Ders Ortamına Geçiş Olacak”
Öğrencileri donuk ve statik ders ortamlarından kurtarmayı hedeflediklerini aktaran Çapak, “Sonraki dönemlerde dersler nasıl olacak? Dersler nasıl hazırlanacak? Hocalar tarafından hazırlanan bu derslerin öğrencilere getirisi ne olacak? Öğrenciler bu derslerden nasıl daha güzel istifade edecek bunlara yoğunlaşacağız. Öğrenciler bu dersleri aldıktan sonra derse nasıl katılım gerçekleştirecek? Biz esasen öğrencinin de hoca kadar aktif olacağı bir ders sistemi kurmak istiyoruz. Klasik metotta olduğu gibi hoca dersi anlatır, öğrenci dinler ve ders biter anlayışı ile bu dersi sürdürme niyetinde değiliz. Artık kitaplar her yerde. Sadece kitaplarla olacak olsa kişi hiç okula gitmeden kitapları okuyarak süreci tamamlar. Derdimiz bu değil. Biz eğitimi öğretimi sınıfın dışına taşımak istiyoruz. Öğrencilerin evlerinde de okul dışındaki herhangi bir yerde de aktif eğitim sürecinin içinde bulunmasını arzu ediyoruz. Onun için hocalarımız bazı noktalarda öğrencilere belli bir takım sorumluluklar yükleyecekler. Gruplar oluşacak ve bu grupların ders ortamında bir araya gelmesiyle karşılıklı tartışmalar olacak. Ve projelerini karşılıklı ortaya koyarak somut bir takım ilerlemeler kaydedeceklerini düşünüyoruz. Bu dersler kayıtlı dersler olacak ve öğrenci dilediği yerde bu dersi tekrar etme fırsatına sahip olacak. Videoları olacak dışarda izleyebilecek. Bu ders üzerine fikir yürütüp kendi değerlendirmelerini derse katkı olarak sunabilecek. Dolayısıyla dersleri her yere taşımış olacağız. Ve öğrenciye bulunduğu her yer bir sınıf bir öğrenme alanı olmuş olacak. Donuk statik bir ortamdan, daha dinamik daha öğrencinin içinde olacağı bir ortama geçişi sağlamış olacağız. Bu bizim açımızdan çok önemli bir konu. Çünkü artık kalite sürecini başlatmış bulunmaktayız. Öğrencileri sırf eğitimden geçirip diploma verme amacından ziyade eğitimini gördükleri şeyleri kendi yaşamlarında iş yaşamlarında kullanabilecekleri bir süreç hazırlama niyetindeyiz. Daha nitelikli öğrenciler yetiştirmek istiyoruz. Bu da sadece kitap okuyarak hocanın anlattığı dersi dinleyerek olacak bir şey değil. Aktif yaşamın her anında bu eğitimin gerçekleşmesi ile mümkün olacak birşeydir.” İfadelerini kullandı.