Anayasa Mahkemesi'nin, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğini iptal kararının gerekçesi ile ilgili açıklamada bulunan Kava, “Bir çelişkiler kumkuması olarak kararın bir gerekçeye dayalı alındığını değil, gerekçenin karara uydurularak zorlamalarla yazıldığını ortaya koymaktadır. Gerekçe, kararın kendisinden daha vahim sonuçlar doğurmaktadır” dedi. Anayasa mahkemesinin bu iptal kararı ile milletin iradesinin yok sayıldığını vurgulayan Kava; “Ayasa Mahkemesi, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” esasına göre kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde millet iradesinin tecelligâhı olan TBMM'nin gerçekleştirdiği bir anayasa değişikliğinin esasına dahlederek, milletin devlet nezdinde bir ağırlığının olmadığı, milletin bir anayasa yapacak rüşte sahip olmadığı düşüncesini uygulamayla sergilemiştir. Anayasa Mahkemesi, kendisini milli iradenin yerine koyarak, Meclis'in yetkilerini yok saymıştır.
Mahkeme'nin gerekçeli kararından öğreniyoruz ki; karar, vehimler, olasılıklar, hayaller üzerine bina edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Bugüne kadar başörtülülerin başı açıklarla bir arada barış ve huzur içerisinde yaşadıklarını vurgulayan Kava; “Hatta bir aile içerisinde bile başı açık- başı örtülü bireylerin bir arada barış içerisinde yaşadığı görmezden gelinerek, başörtüsü düzenlemesinin “farklı yaşam tercihlerine, siyasal görüşlere veya inançlara sahip insanlar üzerinde bir baskı aracına dönüşmesi olasılığı” bulunduğu vehminden hareketle farklı yaşam tercihine, siyasi görüşe veya inanca sahip olma olasılığı olan kişilere Anayasa Mahkemesi yaşam tercihi, siyasi görüş ve bir ideoloji dayatmıştır” dedi.
“Üniversitele,farklı görüşlerin, siyasi, sosyal ve bilimsel tartışmaların egemen olduğu ve olması gerektiği mekanlardır” ifadesi kullanan Kava; “Toplumda hiçbir sorun teşkil etmeyen kılık kıyafet ile ilgili düzenleme gerekliliğini üniversitelere dayatmak, hem üniversitelerin bu olağan işlevine hem de Anayasa'da öngörülen bilimsel, kolektif ve diğer entelektüel özgürlükler manzumesine ters düşmektedir. Üniversiteler kışla değildir. Öğrencilerin belli bir davranış, düşünce ve inanç modeline sokulmasının hiçbir gerekçesi olamaz. Demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü benimsemiş bir ülkede, hukuki değerlendirmelerin dayanağı varsayımlar değil, hukuk kurallarıdır.
Bir zorlama sonucu verilmiş olan bu gerekçeli kararla, milletin seçtiği vekiller artık Anayasa değişikliği yapamayacak hale getirilmiştir. Bundan sonra yapılabilecek Anayasa değişiklikleri, zorlamalarla, Anayasa'nın değiştirilemez maddeleriyle ilintilendirilerek engellenecektir. Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı, böyle tehlikeli bir yolu açmaktadır.Türkiye, 1960 darbesinden başlayarak bütün darbe ve sonuçlarıyla hesaplaşmadan gerçek bir demokrasiye asla kavuşamayacaktır. Özellikle 1960 darbesi; sonuçları, oluşturulan kurumlarıyla, tekrar gözden geçirilmeden bu gibi antidemokratik sonuçlardan kurtulmak mümkün olmayacaktır” şeklinde konuştu.
Gelinen bu noktanın, Mahkeme'nin yapısının değişmesiyle ilgili aciliyeti de ortaya koyduğunu vurgulayan Kava; “Bununla birlikte insanımızda adalet kurumlarına olan güven duygusunun tekrar oluşabilmesi için darbe artığı bütün kurumların tekrar gözden geçirilmesi, siyasilerle beraber aydınların da bir sorumluluğudur. Türkiye'de demokrasiden dem vuran bütün kesimlerin, sonuçları itibarıyla bu gerekçeleri gözden geçirmesi ve tepkisini buna göre ortaya koyması gerekmektedir. Bu karar, sadece Anayasa'nın 10. ve 42. maddeleriyle ilgili bir düzenlemenin iptali manasına gelmemekte, Anayasa Mahkemesi üyelerinin kendilerini yasa yapar konuma taşımaları, kuvvetler ayrılığı ilkesini ortadan kaldırmaları, Meclis'i ve onu oluşturan millet iradesini yok saymaları, aynı zamanda Anayasa'nın çiğnenmesi anlamına da gelmektedir.
Ülkemizi demokratik, hukuk devleti tanımına uymayan yaklaşımlardan uzak tutmaktan her kurue sorumludur. Kararın gerekçelerini kamuoyunun vicdanına bırakıyor, ülkemiz adına kaygıları olan sorumluluk sahibi bütün insanlarımızı; darbeleri, özellikle de sonuçlarını tartışmaya ve ortadan kaldırmaya çağırıyoruz” dedi.