Ecevit'e devlet mezarlığı yakışmadıMilliyet gazetesinden Taha Akyol, Atatürk'ten günümüze liderlerleri putlaştırma anlayışının bugün de devam ettiğini Bülent Ecevit örneği ile verdi ve yapılan yanlışı yazdı:![]() Kitaba göre Atatürk insanüstü, doğaüstü bir varlık. İnönü ise bir hiç!!! Hatta, "İsmet Paşa kadrosu ülkede halkın yararına işler yapmak şöyle dursun, eş dost kayırma yolunu tutmuşlardı..." (Sf. 66) Ve, 1938'den 1974'e kadar, "36 yıl dile kolay, 36 yıldır bir Atatürk özlemiyle yanan bu halk..." Nihayet Ecevit'e kavuşuyor! (Sf. 27) "Dün Atatürk, bugün Ecevit!" Siyasi kültürümüzdeki 'lider kültü' ya da 'kişi putlaştırma' hastalığımızın örneklerinden biridir bu kitap. Liderleri kültleştirmek, siyaseten olgunlaşmamış topluluklarda görülür. Artık bunu aşmış olmalıyız. Hangi Ecevit?! Ecevit elbette saygın bir liderdi. Ama her insan gibi gibi zaaf ve hataları da vardı. Hatta keskin bir yargılama yaparsak, onun 1980 öncesi ve sonrası fikirleri o kadar farklıdır ki, Türkiye'yi ya 1980 öncesinde, ya sonrasında büyük hatalara sürüklemiştir, demek gerekir! Dâhiler de yanılır. Çünkü çok genel anlamdaki felsefi doğruların dışında, uygulamalı hayattaki somut doğrular ancak 'sınama'larla, 'denemeler'le bulunabilir. Atatürk bile, Falih Rıfkı'nın yazdığı gibi, "Aşırıları deneyerek doğruyu bulmak istemiştir. Eserini sonuçlandırmaya ömrü yetmemiştir." (Çankaya, 1980, sf. 479) Uygulamada sınama ve denemelerle doğruları bulmak zaaf değil, meziyettir. Bilimin de temelinde gözlem, deneme, sınama gibi metotlar vardır. Bunun tersine, lideri kült, ideolojiyi de itikat haline getirmek dogmatizm yaratır. Marksizm gibi bir felsefe Lenin, Stalin, Mao kültleriyle 'dogma' haline gelmedi mi? Atatürk neden "Miras olarak dogma, donmuş fikir bırakmıyorum" demişti? Ecevit'e saygı Bugünkü Türkiye'de artık "Dün Atatürk, bugün falanca" diyenlerin olduğunu sanmıyorum. Olgunlaşan toplumlarda saygı duyulan liderler 'kült' haline getirilmez. Ecevit'in cenazesinde bu olgunluk gösterilmelidir. Dün Doğuş Power Center'ın açılış töreninde Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'le karşılaştım; Şişli'den "elli otobüsle, on bin kişi" cenazeye katılacaklarını söyledi. Bütün masrafları Ecevit'i seven işadamları karşılayacak, belediye bütçesinden tek kuruş çıkmayacak. Cenazede politik gösteri ihtimalinden bahsettiğimde Sarıgül güzel bir cevap verdi: - Böyle sevilen bir liderin cenazesinde huşu içinde bir saygı sergilemek gerekir. Bundan ötesi saygısızlık olur. Rahşan Hanım da bu olgunluğu göstermelidir. "Ailenin ve partinin isteğiyle" devlet mezarlığı! Sonra, arkadaşımız Fikret Bila'nın yazdığına göre, "halkın kolay ulaşabileceği bir aile kabristanı!" Devlet mezarlığı yasasının değiştirilmesi bile, meziyetlerinden biri "tevazu" olan merhumun hatırasına yakışmadı! Artık daha fazla 'kullanmak'tan ve siyasi gösteriden sakınmak gerekir. Onu gerçek bir "huşu içinde saygı" ile uğurlamalıyız. t.akyol@milliyet.com.tr Milliyet YORUM YAZIN ![]()
|
|