DAYATMA OLDU MU?İl teşkilatı belirleme sürecinde baskı oldu mu? Kendi ekibini kurabildi mi? Tercihler noktasında hata var mıydı? Milletvekillerinin yaklaşımı ne yönde? Başarılı olan ancak siyasette dayım yok diye düşünenlere fırsat tanınacak mı? Tüm sorulara yanıt veren AK Parti İl Başkanı Güler, yıkılmasını istendiği bazı tabular için de şunları söyledi;Seçildiği günden sonra ilk mülakatını Bingöl Online'ye veren AK Parti İl Başkanı Mehmet Hanefi Güler, kamuoyu algıları ve eleştirilerine dair soruları yanıtladı. Teşkilat oluşumunda bir haftalık kısıtlı bir zaman diliminde en iyi sonucu ortaya çıkarma çabasında olduğunu vurgulayan Güler, ‘bölge, aşiret' dengesi yerine ‘iş yapabilen bir ekip' mantığının öne çıkması gerektiğini vurguladı. İlçeler arası ayrımın sona erdirilmesi ve memleket için hizmet edebilecek herkesin AK Parti çatısı altında bütünleşmesi için yoğun bir mücadelesinin olacağını kaydeden Güler, dedikodulara ve fitne fesada mahal verilmeden el birliğiyle sorunları çözme, hizmet üretme çabasına odaklanılması gerektiğinin altını çizdi. İşte Güler'in sorulara yanıtı … Görev aldıktan sonra teşkilat belirleme sürecinde ‘ekibinizi kurun' mu denildi? Yoksa ‘teşkilatta benim adamım da olsun' yarışı mı oldu? “Bingöl'de ne yaparsanız yapın mutlaka her siyasetçinin, biraz da fıtri olması hasebiyle ‘benim adamım bir işin içinde olsun, ileriki aşamalarda bana yardımcı olur' deme eğilimi olur. Bingöl kamuoyunun beklentisi şuydu; ‘AK Parti ciddi bir partidir, çok iyi bir partidir ancak il yönetimindeki dağılım, yönetimdeki yaş ortalaması, AK Parti'nin hitap ettiği misyonun altında kalıyor.' Evet, arkadaşlarımız kuruluşundan buyana bu dava uğruna çalışmış, emek harcamış, ev ziyaretleri yapmış, seçimler atlatmış, mitingler hazırlamış ve ailesini ihmal etme pahasına her türlü gayreti ortaya koymuşlardı. Fakat geçen süreçte yıpranmışlığın da getirmiş olduğu bir atmosfer vardı. Çünkü AK Parti dediğiniz zaman kamuoyunda birkaç isim akla geliyordu. Bir de sakini yönetime giren her insan güçleniyor, faydalanıyor düşüncesi… Oysa bu düşünce çok yanlış ancak kamuoyu böyle kabul ediyor. Bu yöndeki düşünceyi ortadan kaldırmak ve kamuoyunun sesine kulak vermek adına değişme gittik. Yeni yönetimi belirlediğim zamanda kriterler neydi peki? Geçmişten bugüne parti içinde olan ama yıpranmamış, belli ailelere mensup ama yıpranmamış olanlardan yana tercihimi kullandık. Toplum kabul göreceği, saygı duyacağı isimlerden bir teşkilat meydana getirdik. Ben, bugüne kadar emek veren, partimizin çeşitli kademelerinde görev alan tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. Yönetim oluşturulurken bölgesel dağılım yaklaşımı üzerinden denge oluşturulmadığı eleştirileri var! Bu konuda neler söyleyeceksiniz? Görev aldıktan sonra kongremize 8 gün kalmıştı ve 2 günü Ankara'da geçirmiştim. Normal bir süreç değildi. Dolayısıyla, çok fazla kitleye hitap edemedim. Eğer ki bu yönetim oluşumda bölge dağılımı konusunda yanlış yaptıysak, sebebi süremizin kısıtlı olmasından kaynaklıydı. Malumunuz Bingöl'ün 7 ilçesi ve il merkezi var. 30+15 kişilik listeyi kendi köyünüzden kişileri yazmaya kalksanız dahi yine eleştiri alırsınız. Koca bir şehrin her bölgesinden bir üye seçme şansınız yok. Ancak genel dokunuşları baz alarak tercih kullanırsınız. Bariz bir hata olarak Ova köylerindeki eksikliği görüyorum. Ben bundan dolayı ovadaki sakinlere sizlerin aracılığıyla iletmek istiyorum, onların temsilcisi benim. Aşiret, bölge ve benzeri terimler üzerinden bir dağılım her dönemde denge açısından bir mecburiyet oluşturuyor! Bu durum aşılamaz mı? Bir insan bir bölgenin, bir aşiretin temsilcisi olamaz. Biz bu tür durumlara her zaman duygusal olarak bakıyoruz. Yöre, bölge, aşiret temsilcisi olmaktansa ekip ruhuyla çalışmak lazım. Aşiretçilik anlayışından, duygusal anlayıştan artık kurtulmamız gerektiğine inanıyorum. Yöre bazlı dağılımdan ziyade verim bazlı çalışılması gerektiğine inanıyorum. Meslek gruplarına göre olması gerektiğine inanıyorum. Maalesef henüz o düşünceden kurtulamadık ama kurtulmamız lazım. Sıkıntı yaratıyor. Kamuoyunda ‘Milletvekilleri kendilerini patron, alt kademeleri ise biat kültürünün esiri, birer emir eri olarak görerek kararlar veriyorlar ve tercihleri buna göre yapıyorlar” algısı oldukça güçlü. Bu algı nasıl kırılabilir? Sizin bu noktadaki tavrınız ne olacak? “Bir tek benimle olmuyor. İlimizdeki ve ilimiz için daha iyisini düşünen insanların bir araya gelip kenetlenmesiyle olur. İktidar her zaman yıpranır, yıpratılıyor. AK Parti 15 yıldır iktidar ve bu Cumhuriyet tarihinde bir ilktir. Süreç bu şekilde olunca, ‘acaba insanlar burada kendine emir kulu gibi bir şekillenmeye mi gidiyorlar?' algısı da güçleniyor. Ancak AK Parti İl Başkanlığına aday olduğum zaman, bu süreçte benden bu biat isteyeni görmedim. Gel sadakatini ifade et, senden güven alalım da seni il başkanı yapalım diyen olmadı. Süreçtir, bu süreçte ilimizin en büyük hastalıklarından biri olan niyet okuma noktasında bayağı bir sıkıntımız var. Niyetleri Allah dışında kimse bilmiyor. Niyet okumayla yola çıkarsak birbirimize zarar veririz. Bence biz, eyleme bakalım. Kahve kültürünün, işsizliğin bol olduğu bir iliz ve bu tür söylemlere itibar edilmemesini diliyorum. AK Parti'nin içinde ‘bunu böyle yapacaksın' gibi söylemler hiçbir zaman olmadı, olmayacak. Tavsiye mahiyetinde siyasetçilerimizden isim aldık ama kesinlikle bir dayatma söz konusu olmadı. AK Parti büyük bir partidir. Hizmette bitmiyor, görev bitmiyor. Eğer mesele gönüllü esasına bağlı bir mesele ise birçok seçeneğimiz vardır. Listede olmayan arkadaşlarımız varsa ileri ki kademelerde hepsini değerlendireceğiz” AK Parti'de yerel bazlı görevlendirmelerde tercihler neye göre yapılıyor? Şöyle ki, bunu somut örneklerle ispatlayabiliriz. Belediye Başkanımız Sayın Yücel Barakazi seçildiği zaman ildeki siyasi vekillere baktığımızda onunla aşirete mensup bir vekil yoktur. İrade noktasında kimse yoktur. Buna rağmen Yücel Bey belediye başkanımız oldu. Eski il başkanımız Yusuf Coşkun'a baktığımız zaman Solhanlı. Ve kim vardı Solhan'dan vekil olarak? Hiç kimse! Yücel Bey, Yusuf Bey ve benim gelişim somut örnektir. AK Parti bundan önce olduğu gibi bundan sonra da taban destekli, halk destekli, il başkanlarını, belediye başkanlarını kamuoyunun istediği gibi seçmesini daha fazla ön planda tutacaktır. Çünkü siyasetin özü halktır. AK Parti olarak halka güveniyoruz, bizi bu noktaya getiren halktır ve halkımızla ters düşmeyeceğiz. Biz halkımıza rağmen hiçbir siyasi kararın içinde olmayacağız. Halkımız bizi sürükleyen güç olacaktır. Temel felsefemiz budur. Gayri resmi söylemler her zaman olacaktır ancak buna itibar etmemek lazım. Bingöl'de siyasi rivayetler her dönem ön plana çıkıyor, siyaset bittikten sonra kurt kuzu kardeştir. Ben il başkanlığı dönemim de söz veriyorum, bununla mücadele edeceğim. Ben Bingöl kimliğini ön plana çıkaracağım. Tüm ilçeler, halklar Bingöl kimliği olarak tanınacak” CHP'nin il veya ilçedeki temsilcileri veya bir belediye başkanı gelip size dedi ki ‘Bizim böyle bir çalışmamız var ama bu şekilde de bir sıkıntımız var” Siz o insanlara da gidecek misiniz? “Halkımızın hayrına olan, memleketimizin hayrına olan her düşünceye her fikre de açığız. Siyasi partiler olur, muhalefet olur, bağımsız olur veya hiçbir partisi olmayan akil adamlar olur, cemiyet adamı olur. Kim bu ilin hayrına bize yardımcı olursa biz de elimizden geldiğince, tüm imkânlarla bunu yapacağız. Hizmet partisiyiz, kitle partisiyiz, bir zümrenin partisi değiliz. AK Parti'nin her zaman farkı bu olmuştur. AK Parti tek bir konuda ayrımcılık yapar, o da pozitif ayrımcılık olur. Bu ayrımcılığı da kadınlara ve gençlerimize dönük yapacağız. Bu iki kesim bizim hedef noktamızdır.” AK Parti Bingöl'de 2019'a hazırlanacak. Siyasi mekanizma Bingöl okumalarını yine hısımları üzerinden mi yapacak yoksa kamuoyunun talebi doğrultusunda mı? “Allah'ın izniyle siyasi irademizle, siyasi arkadaşlarımızla, parti teşkilatlarımızla, il, ilçe, belde yönetimlerimizle, STK'larımızla, tüm parti tabanını bir araya getirerek ilimizin hayrına olabilecek kararlar alacağız. ‘AK Parti iktidar partisidir, ben kimi koyarsam o gelir' mantığına son vermişiz. Halkın kabul göreceği insanlarla yola çıkacağız. Halka rağmen siyaset olmaz.” İnsanlar ‘neden benim ailemden veya köyümden kimse yok?' diyorlar. AK Parti şimdiye kadar gerçekten vizyoner bir parti duruşu sergileyemedi mi? Yerel bazlı donanımlı bir ekip kursaydı, bu algı yıkılamaz mıydı? “Ben bu algının çok fazla olduğuna inanmıyorum. Şimdi siyasette herkesin gözü var ve çok fazla abartıyorlar. Dolayısıyla Bingöl bu manipülasyonlara gelmesin. Bu algının böyle olduğuna inanmasınlar. Görev vereceğin, seçeceğin vekil sayısı üç tane yani çok az ama 40 kişi başvuruyor. Bir belediye başkanı seçiyorsun 20 kişi başvuruyor. Buda AK Parti'ye gösterilen ilgilidir, alakadır. Bunu sahabeye seçtirsen dahi dedikoduya mutlaka bir yol çıkar ve birileri her yerden vurmaya çalışır. Yani kimi koyarsan koy, bu iş zorludur ve kimse çıkamaz.” Böyle diyorsunuz ama donanımlı ve faydalı olacak kişiler genellikle ‘gitsem de kimse yer vermez. Yıpranmaya gerek yok' düşüncesiyle geride duruyor. Bir siyasiye yakın olmadığı için hizmet etmekten mahrum olduğunu düşünen yığınca insan var. Bu tabuyu nasıl yıkacaksınız? “Bir kez daha belirtiyorum; gelin bu algıyı kıralım. Şuanda Bingöl kamuoyunda kendine güvenen, birikimli olan, donanımlı olan, ilin siyasetinde olmak isteyen herkese kapımız açıktır. Ben geldiğim de benden üst arkadaşlarımın olacağı bir yönetim oluşturmak istedim. Hiçbir zaman gelecek kaygısıyla bir yönetimi oluşturmadım. Bu gelir il başkanı olur, bu gelir beni ezer mantığını hiçbir zaman barındırmadım, barındırmam. Bilgi sahibi, donanımlı insanlar benim etrafımda olsa ben daha da güçlenirim. Bu bir takım meselesidir. Ben yıpranırsam herkes biter. Yanlış algı memleketimizi geriye götürür. Partimizin de mantığı her zaman, kendinizden daha donanımlı insanlarla çalışın mantığıdır” YORUM YAZIN
|
|