Davutoğlu'na ikinci ışid soru önergesiHDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, IŞİD'lilerle Türk askerine ait olduğu iddia edilen görüntülerle ilgili Başbakan Ahmet Davutoğluna soru önergesi verdikten sonra Genelkurmay Başkanlığı, sınırı yanlışlıkla geçmek isteyen kişilerin nöbetçiler tarafından uyarıldı açıklamasının ardından bir soru önergesi daha verdi.![]() Soru önergesinde Genelkurmay Başkanlığı'nca yapılan açıklamanın çelişkili olduğunu ifade eden Baluken: “Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklaması doğru kabul edilse bile, sivillere ve YPG güçlerine yönelik TSK tutumu ile IŞİD terör örgütü mensuplarına yönelik tutumdaki çelişkilerin izahı nedir?” diye sordu. Roboski katliamı ile askerlerin IŞİD militanlarını uyarmasını mukayese eden Baluken: “28 Aralık 2011 tarihinde, ortaya çıkan insansız hava araçları görüntüsünde ellerinde silah olmadığı açık bir şekilde görülen Roboski köylülerine yönelik, TSK'ya ait savaş uçakları tarafından sınır güvenliği gerekçe gösterilerek ağır bombardıman yapılmıştır. Aralarında çocukların bulunduğu 34 köylü bu bombalamada öldürülmüştür. Sınır güvenliği açısından silahsız köylülere yönelik bombardıman yapılmasına karşın IŞİD terör örgütünün silahlı mensuplarına uyarı yapılmasını kıyasladığınızda ortaya çıkan tablo hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusunu yöneltti. Baluken, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından cevaplandırılması istemiyle TBMM'ye şu soruları gönderdi; TBMM'den geçen ay çıkan Suriye Tezkeresi'nde IŞİD terör örgütüne yönelik ‘yakın tehdit' vurgusu yapılmıştır. IŞİD terör örgütü mensupları silahlı bir şekilde sınırı ihlal ederken askerlerin örgüt mensupları ile ortaya çıkan görüntüsü ‘yakın tehdit' tanımına ne kadar uymaktadır? Bu durumda TBMM'den çıkan tezkerenin tanımlarının ihlal edildiğini düşünüyor musunuz? Türkiye sınırının silahla ihlali anlamına gelen bu görüntüler, silahlı tehdide karşı devreye konacağı söylenen angajman kuralları ile ne ölçüde örtüşmektedir? Son dönemde sınır güvenliğine yönelik ya da sınırın silahlı güçlerle ihlaline yönelik angajman kuralları değişmiş midir? Genelkurmay Başkanlığı yaptığı açıklama ile görüşmenin normal olduğunu ifade ederek herhangi bir soruşturmanın önünü kesmeye çalışmaktadır. Bu durumda görüşmeden sorumlu olan üst düzey komuta kademesi ile ilgili soruşturma açılacak mıdır? Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında söz konusu görüşmenin haberleştirilmesi ve TBMM gündemine getirilmesine ilişkin ‘Türkiye Cumhuriyeti devletini karalama' olarak addetmektedir. Söz konusu haberin araştırılması ve hukuk mekanizmasının işletilmesi demokratik bir hukuk devletinde yapılması gereken normal bir prosedür iken, toplantı görüntülerinin üstünü kapamaya çalışmak ise ulusal ve uluslararası düzlemde Türkiye'yi karalayacak pek çok tartışmaya zemin hazırlamaktadır. Milletvekilleri Anayasa ve TBMM İç Tüzüğü'nün yetkisini, basın mensupları da yasalara bağlı olarak haber yapma hakkını kullanırken Genelkurmay Başkanlığı'nın böylesi bir açıklama yapması Anayasa, Yasalar ve TBMM iradesine müdahale değil midir? Genelkurmay Başkanlığı'nın siyaset kurumu ve basının görev alanı ile ilgili vesayet anlamına gelecek bu açıklamaları yapması hakkında düşünceleriniz nelerdir? Türkiye'de askeri vesayetin bittiğine dair Hükümetinizin defalarca kamuoyuna yansıyan açıklamaları olmuştur. Çözüm sürecinin hassas bir dönemden geçtiği aynı zamanda Kobane'ye yönelik hükümet politikalarınızın toplumsal gerilimi arttırdığı bir dönemde Genelkurmay Başkanlığı'nın hemen hemen her gün açıklama yapmasının izahı nedir? Genelkurmay Başkanlığı'nın bağlı olduğu bir bakanlık olmasına rağmen siyasi konularda ve siyasi muhataplarınızın yönelttiği sorularda ilgili Bakanlık yerine geçecek açıklamalar yapmasının demokratik sistemlerde yeri var mıdır? Bununla ilgili Genelkurmay Başkanlığı'na bir uyarınız olmuş mudur? YORUM YAZIN ![]()
|
|