Özellikle diyabet (şeker) hastalarının iki ayda bir göz polikliniklerine başvurmaları ve kontrol olmaları gerektiğini söyleyen Bingöl Devlet Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Ekrem Ersöz, Çünkü şeker hastası olanların göz tutulma oranı beşinci yıldan itibaren yüzde 20 oranından başlıyor ve onuncu yılda yüzde 50'nin üzerine çıkıyor” dedi. Ersöz, “şeker hastalarının düzenli kontrollerinde oluşabilecek hastalıkların erken tedavisi vardır. Erken tanıda şekerin göze zararlarını önleyebiliyoruz” şeklinde konuştu.
Yeni cihazlarla 1-2 saatlik ameliyatı 10-15 dakikada yapıyoruz
Son bir yıldır göz polikliniğinde cihaz açısından önemli gelişmeler olduğunu kaydeden Dr. Ersöz, bu gelişmelerden vatandaşların haberinin olmadığını söyledi. Bingöl Devlet Hastanesi'nin son bir yılda altığı cihazlar hakkında bilgiler veren Dr. Ersöz, Bingöl'de olan cihazların Türkiye'de 10-15 yerde olduğunu ve Doğu ve Güneydoğuda bu cihazların olmadığını belirtti. Dr. Ersöz, “Getirdiğimiz cihazlardan en önemlisi göz anjiyosu. Daha önce Bingöl'de göz anjiyo aleti olmadığı için hastalarımıza burada bakamıyorduk ve hastalarımızı başka illere sevk ediyorduk. Aldığımız yeni cihazlarla göz tansiyonu muayenesini artık burada yapıyoruz. Bununla ilgili tonometre dediğimiz göz içi basıncını ölçmekte kullanılan aygıttır. İç içe geçmiş iki silindirden içte olanın ucu bir göstergeyle bağlantılıdır. Bu göstergenin sayacından okunan değer, göz içi basıncıdır. Göz içi basıncı, yani göz tansiyonu tonometre denen özel bir aygıtla ölçülür. Göz tansiyonu olan hastalarımızın takibini oluşturduğumuz bir birimle takip ediyoruz. Göz tansiyonuyla birlikte görme alanımız yoktu. Bu cihazla görme alanında göz riski taşıyan, göz tansiyonu olanlarda hepsinde ölçülmesi ve alan taraması gerektiren bir yöntemdir. Bir diğer cihazımız YAG lazerdir. Bu lazerin kesici etkisinden bazı glokom hastalarının tedavisinde istifade edilmektedir. Bu cihaz bazı göz ameliyatlarından sonra arka bölümlerinde bir zar var. Katarakt olan hastalarımızda ameliyat sonrası arka bölümlerinde kapanma oluyor. Bu cihazda kapanma olan bölgeleri açıyoruz. YAG lazeri göz tansiyonunda da kullanıyoruz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde hatta Türkiye'de bu cihaz 10-15 yerde varsa bunlardan biride Bingöl'dür. Gözyaşı kanalları tedavisinde lazer tedavisi eskiden 1-2 saatlik ameliyat yapıyorduk. Hem kanamalı hemde riskliydi. Aldığımız cihazlarla 1-2 saatlik ameliyatı 10-15 dakikada yapıyoruz ve kanama riskini de ortadan kaldırmış olduk. Bu cihaz Doğu ve Güneydoğuda yok ve hiçbir yerde kullanılmıyor. Bir yıldır Bingöl'de bu cihazları kullanıyoruz ve kimsenin haberi yok” diye konuştu.
Bingöl kurak bir yer ve polenin çok olduğu bir bölge
Göz hastalarının genelde polen alerjisi ve göz tansiyonu şikayeti ile muayeneye geldiklerini ifade eden Dr. Ersöz, şunları dile getirdi. “Bingöl genelde kurak bir yer olduğu için hava kuruluğu ve poleni çok yüksek bir yer. Hastalar en çok göz alerjileri ile karşımıza geliyorlar. Son zamanlarda güneş ışınlarının da zararlı etkilerine bağlı olarak eskiden çok az görülen gözün arka kapsül katarağı dediğimiz kapsül kataraktı ile karşılaşıyoruz. Bu aynı zamanda yaşlanmaya bağlı olarak ta gözüküyor. Ayrıca bize göz tansiyonu şikâyeti ile gelen hastalar var. Göz tansiyonu çok riskli bir hastalık. Göz tansiyonu çok sinsi ve körlük yapan bir hastalıktır. Ailesinde göz tansiyonu olan insanların ve 40 yaşın üstünde olan hastaların mutlak surette iki ayda bir göz kontrollerini yapmaları elzemdir. Birçok hastamız, hastalığının son aşamasında bize geliyor. Göz tansiyonlarındaki kayıpları hiç kimse geri getiremez. Ama erken tanı ve erken tedaviyle yüzde 90' ın üzerinde başarı elde ediyoruz ve hastalığı önleyebiliyoruz. Yıllardır takip ettiğimiz bir sürü hastalarımız var. Takip ettiklerimizin kayıpları yüzde 1-5 arasındadır. Ama takip etmediklerimizin kayıpları yüzde 95 oranındadır. Göz tansiyonu halk arasında karasu olarak adlandırılmaktadır. Göz tansiyonunun birinci nedeni genetiktir. İkinci sırada tansiyon, sigara, şeker hastalığıdır. Bunlar yüksek derecede görme kusuru olanlardır.”
Erken tanı ile şekerin göze zararlarını önleyebiliyoruz
Ailesinde göz problemi olan insanların mutlak surette yılda iki kez göz polikliniklerine başvurmalarında yarar olduğunu söyleyen Dr. Ersöz, “Biz hastalığımızı kontrol edersek birçok hastalığı önlemiş oluruz. Erken tanı ile tedavi edebiliyoruzGöz sağlığı için bu bölgede alerji çok olduğu için güneş ışınlarından, polenlerden, yeşil alanlardan, tozlu ve rüzgarlı ortamlardan kaçınmalarını öneriyoruz. Tansiyon hastaları, Kalp hastaları olanların mutlaka altı ayda bir göz polikliniklerine başvurmaları ve özellikle Şeker hastalarının iki ayda bir göz polikliniklerine başvurmaları ve kontrol olmaları gerekmektedir. Çünkü şeker hastası olanların göz tutulma oranı 5. yıldan itibaren yüzde 20 oranından başlıyor ve 10. yılda yüzde 50'nin üzerindedir. Şeker hastalarının düzenli kontrollerinde oluşabilecek hastalıkların erken tedavisi vardır. Erken tanıda şekerin göze zararlarını önleyebiliyoruz ve çokta başarılı sonuçlar elde ediyoruz. Uzun süre polikliniklere başvurmayan, takibi yapılmayan hastalarda şeker gözün içerisinde küçük küçük kanamalar yapıyor. Bu kanamalarda sızıntılara bağlı eksoza dediğimiz sarımtırak birikimler oluşuyor. Bu birikimler gözün görme alanını kapatıyor ve görmesini engelliyor. Onların tedavisi ise daha da zorlaşıyor. Erken tedavi sürecinde ise argon lazer dediğimiz aletle o sızıntıları önlüyor ve yakıyoruz. Kanamalar gecikiyor ve bize belirli bir zaman kazandırıyor. Daha sonrada göz içerisinde eğer ödem oluşmuşsa kanamaları biraz daha fazla ise göz içi enjeksiyonları dediğimiz ilaç tedavileri yapıyoruz. Onlarda olumlu sonuçlar veriyor. Tabii bunların hepsinin takibi gerekiyor. Hastayı görmeden ezbere ne ilaç verebilir nede tedavi edebilirsiniz. Şuan çok yoğunuz. Bingöl'de üç aktif polikliniğimiz var. Bir poliklinik günde 100'ün üzerinde hastaya bakıyor. Cerrahi anlamda birkaç cihaz daha almayı düşünüyoruz. Bu cihazları da aldıktan sonra hastalarımızın hiçbir yere gitmesine gerek kalmayacak. Biz şuanda birçok Üniversiteden daha iyi konumdayız” şeklinde konuştu.