Açıklamasında toprağın korunmasına dikkat çeken Karaarslan: “Toprağın korunması, başta çiftçi kesimi olmak üzere, toplumun tümünün geleceğidir. Toprağı koruyan tarım, çiftçinin de geleceğidir. Çiftçinin korunması, özünde toprağın korunmasıdır. Toprağın niteliğine ve arazinin yeteneğine uygun tarım yapmak, çiftçi kesiminin de geleceğidir” dedi.
TEMA Vakfının, toprağı en yaygın ve yoğun kullanan, üretimiyle bu varlığı ekonomik kılan tarım sektörü ve tarım üreticilerinin sorunlarına duyarlı olunması ve çözümlenmelerine katkıda bulunulmasını önemsediğini vurgulayan Karaarslan: “Bu anlayışın gereği olarak, üretici toplumumuzun yanında olduğumuzu vurgulamak isteriz. ‘Toprağımıza Sahip Çıkmak' misyonu gereğince TEMA, ‘arazi kullanırken toprağı yok etmeyen ve onu üretken kılan ve toplumumuzun yaşam güvenliğini sağlayan tek sektör olan tarımın' sorunlarının sahiplenilmesini, toprağın sahiplenilmesi yaklaşımının gereği görev ve sorumluluk saymaktadır” diye konuştu.
“TARIMSAL YAPI GELİŞEMEMİŞTİR”
Türkiye'de tarım alanında yapılan iyileştirmelere rağmen çok sayıda yapısal ve dönemsel sorunların bulunduğunu kaydeden Karaarslan, tarımsal yapının, üretkenlik ve ekonomiklik yönünde yeterince gelişmediğini söyledi. Sektörde, ekonomik nitelikli üretici örgütlenmesinin geliştirilemediğini ifade eden Karaarslan: “Çiftçi ürününün pazarına yeterince erişememekte, aracılığın egemenliği devam etmekte, üretici emeğinin hakkını alamamakta ve hakkında kararların verildiği süreçlere katılamamaktadır. Tarımsal desteklemelerde beklenen gelişmeler sağlanamamıştır. Topraksız aile sayısı artmış, kırsalda açık ve gizli işsizlik oranı yükselmiştir” dedi. Sektörde ürün girdi fiyat makasının devamlı olarak ürünler aleyhine işlediğini, girdi fiyatlarının ürün fiyatlarından hızla artması üreticinin kaynak yitirmesi sonucunu doğurduğunu ve ürün maliyetlerinin yükseldiğini kaydeden Karaarslan, şunları söyledi: “ Bütün bu nedenlere bağlı olarak kırsal yoksulluk yoğunlaşmış, kırsalın itici özelliği artmış ve kentsel alanlarda ‘işsiz ve güvensiz yeni kitleler ve yeni toplumsal sorunlara' yaratılmıştır. Özetlenmeye çalışılan önemli sorunlara rağmen; toplumsal ve ekonomik nitelikli birçok nedenle tarım, günümüzde de ülkemizin yaşamsal bir sektörüdür. Sektörü ekonomiye ve topluma yük gibi gösteren gerçek dışı iddiaların tersine, topluma gıda güvenliğini sağlama misyonu ve taşıdığı potansiyel nedeniyle bu misyonu gelecekte de devam edecektir. Toplumun gıda güvenliği ile iç ve dış talebi karşılayacak Stratejik, ekonomik ve yarışmacı üretim doğrultuları belirlenmeli, bu temel eksenlere dayalı üretim için, yönlendirici ve özendirici etkili destekleme politikaları oluşturularak uygulanmalıdır. Üreticinin bilgi ve teknolojiye erişmesi kesinlikle sağlanmalıdır. Bu amaçla bilgi ve teknoloji üreten araştırmalara gereken önem verilmeli, devletçe yapılmaya çalışılan eğitim-yayım uygulamasının yanında, üretici örgütlerinin, gönüllü kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin, tarım ürünü işleyen, tarım girdisi üreten ve sağlayan sanayilerin ve tarımla ilişkili ticaret sektörünün de içerisinde yer aldığı, çoğulcu ve özgün kamu dışı eğitim yayımı geliştirilmelidir. Türkiye ve Bingöl Çiftçilerimizin Günü kutlu olsun.”