Çetkoder: açlık ve yokluk kader değil, çözüm üretmek ise zor değilÇevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Yurt geneli 28 ilde açlık ve yokluk ile mücadele ve açlık ve yokluğun sebeplerini anlatan ve aktaran eğitim seminerlerine başladı.AÇ İNSAN ÖNCE FİKRİNİ SONRA ZİKRİNİ YER Konu ile ilgili ÇETKODER Genel Başkanı iktisatçı Mustafa Göktaş, “Aç insan bir müddet sonra fikrini yemeye başlar. Fikirlerinden sonra zikirlerini tüketir. O yüzden Toplumsal barış, toplumsal mutabakat, toplumsal kalkınma ile olacaktır. Toplumsal kalkınma ise başta açlık ve yokluğun çözümü ile sağlanacaktır. Açlık ve yokluk sadece bu ülkenin değil dünyanın sorunu. Ama bizi öncelikle ülkemizin sorunu ilgilendiriyor. Yani biz ülkemizde bu sorunu çözer isek dünyaya da örnek ve öncü oluruz. Nasıl ki çevre temizliği için herkes kapısının önünün süpürürse temiz bırakırsa bu iş çözülür diyorsak, bu husus da da herkes (dünya milletleri ) önce kendi iç dinamiklerini harekete geçirecek ve kendi açlık ve yokluk sorununu ortadan kaldıracaktır” dedi. AHLAK, FAZİLET GİBİ ERDEMLERDEN BAHSETMEK İÇİN AÇLIK VE YOKLUĞU YENECEKSİNİZ Göktaş, “Bugün ülkede ahlaksızlıktan bahsediyorsunuz. Artan fuhuş suçundan, hırsızlık, yolsuzluk, çoçuk kaçırılması, ihaleye fesat karıştırmak, avanta, rüşvet, çıkar amaçlı çete kurup devlet dolandırmak, Hazine mallarını peşkeş çekmek, devlet kasasını peşkeş çekmek v.s. Tüm bunların ana sebebi açlık ve yokluktur. Aç insana ahlak ve fazilet dersi veremezsin. Fırsatı buldu mu çalar, çırpar, vaziyeti kurtarmaya çalışır. Oysa Açlığı ve yokluğu ortadan kaldırdın mı, eğitimin alasını verirsin, Sağlık hizmetinin alasını verirsen, insanlar iyi eğitilir ve sağlıklı yaşarsa, sağlıklı düşünür ve sonuç alırsın. Ahlak ve fazileti de o zaman görürsün. Toplumun karakterini bozan en önemli unsur açlıktır” dedi. HERKES HERŞEYİ SÖYLER ÖNEMLİ OLAN ÇÖZÜM ÜRETMEK KATKI SUNMAK Göktaş, “Bu noktada herkes her şeyi söylüyor. Ama çözüm üreten yok. Çözümü üretsinler diye yıllar yılıdır meclise taşıdığımız siyasi kardeşlerimizde bu işin üstesinden gelemiyor. Ama o sebep, ama bu sebep. Bu işin çözümü Meclistir. Siyasilerdir. Bizlerin buradaki rolü de bu işin çözümüne, katkı sağlamak. Sorunu irdelemek ve halka yaymak, geniş kitleler ile bu durumu anlamak ve aktarmak. Geniş kitleleri yani Halkı bilinçlendirmek… Sorunun çözümünde el birliği, yürek birliği yaparak işin içine aklımızın harcını da katarak Toplumsal mutabakat ve barışı tahsis etmek… Tüm sivil toplum örgütlerinin, mesleki ve sınai oda başkanlıklarının, Demokratik kitle kurum ve kuruluşlarının bu uğurda fikir üretmesi, çaba sarf etmesi elzemdir. Herkes bilgisini paylaşmalı ve bölüşmelidir. Bu amaçla kendi imkânlarımızla hazırladığımız afiş, dövizler ile yollara düşüyoruz” dedi. SEMİNERLER BAŞLADI Göktaş “Seminerin ilkini Mersin'de verdik. Seminerlerimize sabah saat 10.oo da başlıyor Öğlen saat 12.oo da yemek molası veriliyor. Saat 13.30 da tekrar başlıyor, 15.30 da bitiyor. 4 saat sürüyor. Seminere katılan kardeşlerimize seminer sonrası katılım belgesi de veriyoruz. Bu seminerler bahsettiğimiz illerde sıra ile verilecek. Bugün Mersin'deyiz. Bitirdik. Yarın yoldayız. Ertesi Gün diğer ilde aynı semineri vereceğiz. Yani birer gün ara ile vereceğiz ki Eğitim ve seminer veren kadromuz ilgililere yetişebilsin. Aralık/ 2009 - Ocak /2010 sonuna kadar bu seminerleri bitirmiş olacağız” dedi. NEREDEN ÇIKTI BU? Göktaş, “ABD de geçen günler yayınlanan bir raporda 2020 yıllarına doğru dünya nüfusunun yarısına yakınının açlık ve susuzluk tehlikesi ile başbaşa kalacağı tahmininde bulunuluyor. Küresel ekonomik krizle bunalan dünyamızı çok daha zorlu yokluk, açlık ve yaşama mücadelesi gibi sıkıntılar bekliyor. Uzmanların öngörülerine göre 2050 yıllarına doğru nüfusu 9.2 milyara ulaşması beklenen dünyamızda, 4 milyar insan açlık sınırında yaşayacak.. Ama yokluk ve gıda krizi artık sadece fakir ülkelerde değil, gelişmiş ve gelişmekte olan zengin ülkelerde de büyük tehlike oluşturuyor. Gelişmiş Batı Avrupa ülkeleri ve ABD bunu görüyor ve kendince çözüm yollarını arıyor. Artık ABD de ve AB' ülkelerinde açlık tehlikesi ile yaşayan fakir ülkelere özellikle kırsal kesimlerde tarımı geliştirmeyi ve çiftçilikle geçinen insanlara modern teknoloji ve araçların götürülmesinin önemi vurgulanıyor. ABD'nin yılda bu tip projlere olan 83 milyon dolarlık katkısını, 340 milyon dolara çıkarması gerektiği ifade ediliyor. Terör ile mücadelede de bu işin önemi büyük. Fakir insanlara sahip çıkılması çok önemli... İş, aş temini çok önemli.. Gerçekten dünyamızda açlık sınırında yaşayan milyarlarca insan varken ve bu büyük tehditi önleyecek tedbirler etkili bir şekilde devreye sokulmazken, global terörle daha etkili mücadele yapılması da zordur. İşte ülkemiz bu konuda, dünyanın şanslı ülkelerinden birisi. Hem modern tarım imkânları hem de nispeten yeterli su kaynakları bulunuyor. Ayrıca son yıllarda özellikle Afrika ve Güney Asya'ya yönelik dış politika açılımları sebebiyle de dünyada saygınlığı giderek yükselen bir ülkeyiz. Bu yüzden açlıkla ve global terörle mücadelede de Türkiye'nin liderliğine ve önderliğine olan ihtiyaç da göz ardı etmeyelim. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliği döneminde Türkiye'nin çok daha etkili roller oynayacak olması, önemli bir gelişme olduğu kadar, dünya barışı için de önemli bir kazançtır. Bu yüzden toplumun her bireyi, katmanı, kesimi bu işe el atmalıdır. Fikir sunmalıdır. Çözüm ortaya koymalıdır. Biz bu doğrultuda bilgi ve birikimimizi bu seminerler ile sunacağız. Kabul ederler etmezler. Orası bizim gücümüz dışında. Gücümüz buna yetmektedir. Her zaman söylüyoruz. Varını veren utanmamış. Bilmiyorsan sor, biliyorsan paylaş” dedi. SOSYAL VE SİYASİ AÇIDAN AÇLIK VE YOKSULLUKLA MÜCADELE ÖNEMİ Göktaş, Aslında küresel bir sorun olan yoksulluk, hemen hemen bütün ülkeleri yakından ilgilendiren önemli bir konudur. Gelişmiş ülkeler dahi, bu sorunu tamamen ortadan kaldırabilmiş değildir. Ancak, bu ülkelerde sosyal politika araçlarının etkin bir şekilde uygulamaya konulduğundan, yoksulların en azından daha da yoksullaşmasına mani olunmakta ve kendilerine, asgarî seviyede de olsa sosyal yönden kabul edilebilir bir hayat standardını yakalama fırsatı verilmektedir. Biz ise yıllar yılı sosyal devlet olmamıza rağmen kronikleşen yoksulluk sorununa kalıcı bir çözüm getirememişiz. Türkiye'de toplam yoksul sayısı 18,5 milyon civarında ve bunlardan takriben 14 milyon vatandaşımız karnını zor doyurmaktadır, yani mutlak anlamda yoksuldur. Çalıştığı hâlde yoksul konumunda bulunanların oranı ise nüfusun nerede ise yarısıdır. Türkiye, gelişmişlik düzeyi açısından sıralanan 173 ülke arasında 85. sırada (AB üye ülkeler ise ilk 28 içinde) yer almaktadır. Böyle bir tablonun karşısında sosyal devletin, yoksulluk gibi önemli bir sosyal sorunu çözmek için en etkili vasıtalardan olarak kabul edilen sosyal siyaseti, vazgeçilmez bir millî politika olarak görmesi ve bütün yönleriyle uygulaması gerekmektedir. Geç de olsa, son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, yoksulluğun karşısında sosyal politikaların önemini anlamış gibi görünmektedir. İşte bu seminerler ile hedefimiz özellikle Türkiye boyutunu dikkate alarak, yoksulluğa karşı mücadelede sosyal siyasete düşen görevleri tanıtmak ve bu alanda uygulanabilecek alternatif yöntemleri sunmaktır” dedi. SEMİNERLER DEA KONULAR AŞAĞIDAKİ BAŞLIKLARDA KISIM KISIM AKTARILACAK Göktaş “Semineri 4 ana başlıkta topladık ve ayırdık. 4 ayrı madde olarak ele alıp eğitimi veriyoruz” dedi. 1- Sosyal ve ekonomik boyutu ile açlık ve yokluğun kavramsal boyutu. Ülkemizdeki ve Dünyadaki mevcut Kaynakların kullanımı… Bunlar yeterlimi, yetersiz mi? Birinci derecede açlık ve yokluk sınırı nedir, ikinci derecede açlık ve yokluk sınırı nedir? Açlık ve yokluk ekseninde oluşan sosyal tecrit ne demektir? Sosyal tecritin türleri ve bunların topluma karşı riskleri, iş dünyasında, emek dünyasında tecrit ve işsizlik, Sosyal güvenlik sistemimizdeki arızalar, buradan kaynaklanan tecrit ve maddi sıkıntılar ve bunlar ile nasıl mücadele etmeli? 2- Bilinçsiz tüketim, ve bilinçsiz tüketimden kaynaklanan tecrit ve yetersiz beslenme, Sağlık hizmetlerindeki eksiklikler, tecrit, hastalıklar ve erken ölümler, Eğitim hizmetlerindeki yansıması ve kültürel yozlaşma, Toplumsal değerlerin kaybı ve yabancılaşma, Yoksulluğun ana sebeplerinin irdelenmesi : siyasal – sosyal- şahsi tercihler- tutum ve davranışlar.. 3- Açlık ve yoklukla mücadelede sosyal siyasetin önemi ve rolü: Bu bağlamda sosyal yardım ve kamusal alanda yapılan çalışmalar, vergilendirme şekli. İnsanlarımızın yaşam biçim, Hastalık, yaşlılık, maaş yetersizliği, malüllük, engellilik, kimsesizlik, terk edilmişlik ve yalnızlık. Bunların çözümü için koruyucu sosyal politikalar. Açlık ve yokluğun çözümünde aktif istihdam ve Mesleki eğitim politikaları, yaygın sosyal hizmetler sisteminin geliştirilmesi. Afetzedelerin korunması, küçük çiftçilerin korunması, muhtaç ve yaşlı insanların engelli kardeşlerimizin korunması, özellikle topluma mal olmuş sanatçıların korunması, ( her yönden- sağlık- geçim) bunun için Vakıf, imaret yönetmeliğinde yapılması gereken değişiklikler. 4 - TV dizilerinin magazin - mafya film ve özentilerinin yetişen nesle olumlu olumsuz etkisi, bu filmlerin evden kaçan çocuklara etkisi, Kaçan veya kaçırılan çocukların toplumdaki yeri ve akıbetleri, Kayıp ve kaçan çocukların kaybolma sebepleri, Çocuk sayısı fazlalığı, ergenlik dönemi sorunları, macera aramak, evden kaçmanın yaşı neden çok küçük yaşlara düştü?, Kız ve erkek çocuklardaki kaçma sebepleri, bu sebeplerin ortadan kaldırılmasında yapılacak çalışmalar. Çocuklar neden suça teşvik ediliyor ve suçta kullanılıyorlar, çözümü? Mehmet Ali YILDIRIM Bingöl Online Haber Servisi YORUM YAZIN
|
|