TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bingöl İl Temsilcisi Çektin, yaptığı yazılı açıklamada Türkiye'de hayvancılık sektörü çökme noktasına geldiğini belirterek, “Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 1989'dan bu yana küçük ve büyük baş hayvan varlığında büyük düşüş var. 1989'da 55 milyon 589 bin olan küçükbaş (koyun-keçi) hayvan sayısı 2008'de 29 milyon 568 bin başa geriledi. Büyük baş hayvan varlığı ise aynı dönemde 12 milyon 173 bin baştan 10 milyon 859 bin başa geriledi. 2009 sonu itibariyle küçükbaş hayvan varlığının 25 milyona, sığır varlığının ise, 10 milyon başın altına gerilediği tahmin ediliyor. Kırmızı et üretimi ise 1989 – 2008 döneminde 544 bin tondan 482 bin tona geriledi. Türkiye'de hayvancılık sektörü çökme noktasına gelmiştir. Son yıllarda pek çok destek paketi açılmasına rağmen hayvancılıkta istenen üretim ve verim düzeyine ulaşılamadı. Doğu ve Güneydoğu'da terörün de etkisi ile hayvancılık ikinci kez darbe yedi” dedi.
SÜT HAYVANCILIĞINA YÖNELİK, BESİYE ÖZEL DESTEK YOK
“Özellikle 2002'den bu yana hayvancılığa geçmiş yıllara göre çok büyük destek verilmesine rağmen hayvan varlığı artmıyor, azalıyor, ne kadar destek verilirse verilsin hayvancılıkta işlerin yolunda gitmediği görülüyor” diyen Çetkin, “Çünkü hayvan varlığı azalıyor, et üretimi azalıyor. Hiçbir önlem alınmıyorsa bu şartlarda et fiyatının artması normaldir. 2007 ve 2008'de yaşanan büyük kuraklık sonucunda arpa ve diğer yem hammaddesi ürünlerde üretim azaldı, fiyat arttı. İster yerli ister ithal olsun yemin maliyeti çok yükseldi. Bu dönemde pek çok besi işletmesi kapandı. Hükümet, işletmelerin kapanmasını önlemek için hiçbir önlem almadığı gibi, hayvancılık desteklerinde radikal değişiklik yaparak hayvan başına destek ödemesine geçti. Destekler hem azaldı hem de üretimi doğrudan artıracak destekler yerine doğrudan destek sistemine geçildi. Bitkisel üretimde yararlı olmadığı için kaldırılan doğrudan gelir desteği 2008'den itibaren hayvancılıkta uygulanmaya başlandı. Üstelik verilen desteklerin birçoğu süt hayvancılığına yönelik, besiye özel destek yok” diye konuştu.
HAYVAN VARLIĞI HIZLA ERİDİ, ET VE SÜT FİYATI ARTTI
Becilikte bu sıkıntıların yaşandığı gibi süt hayvancılığında da yaşandığına dikkat çeken Çetkin, “Besicilikte bu sıkıntılar yaşanırken benzer bir süreç süt hayvancılığında da yaşandı. Çiğ süt fiyatı 2008'de 45 kuruşa kadar düştü. Çok sayıda süt hayvanı kesime gitti. Hayvan varlığı eridi. Besicilikte ve süt hayvancılığında en sıkıntılı dönemde Hükümet hiçbir önlem almadı. Gelişmeleri izlemekle yetindi. Hayvan varlığı hızla eridi. Et ve süt fiyatı arttı. Fiyatın artması yapılan yanlışların, uygulanan politikaların sonucudur. Nedenler ortadan kaldırılmadıkça sonucu tartışmak çözüm olabilir mi? Geçmişten ders alınmaz ve yeniden ithalat yapılırsa geçici olarak piyasada rahatlama olur, et fiyatı düşer. Fakat yukarıda özetlediğimiz tablo daha da kötüye gider. Ayakta kalan besi işletmeleri de ithalat baskısı ile kapanır. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'in “besiciler hayvanı kesmiyor, fiyatlar artıyor” görüşü de doğru değil. Besicilerin anlattığına göre, belli bir kiloya ulaştıktan sonra hayvanın kesilmemesi üreticiye yarar değil zarar verir. Çünkü belli kiloya ulaştıktan sonra hayvan yine aynı yemi tüketir, fakat yeni kilo almadığı için maliyeti artar. Bu nedenle kesim zamanı gelen hayvan mutlaka kesime gönderilir. Et fiyatındaki artışı durdurmak için et veya hayvan ithal etmek kısa dönemde et fiyatlarını düşürebilir. Fakat 2 milyonun üzerindeki besi hayvanlarının da elden çıkarılmasına ve hayvancılık sektörünün çökmesine neden olur. Özellikle 2007-2008 dönemindeki kuraklığın zararını telafi etmeye çalışan besicilere bazı destekler sağlanarak bu dönem daha az hasarla atlatılabilir. Orta vadede ise hayvan varlığının ve et üretiminin artırılmasından başka çare yok. Ayrıca çiğ süt fiyatının düşmesi mutlaka önlenmeli. Süt fiyatı düşerse hayvanlar kesime gideceği için bir yıl sonra et krizi çok daha büyüyerek karşımıza çıkar” şeklinde konuştu.
Bingöl Online Haber Servisi