Ipsos Araştırma ve Danışmanlık Şirketi tarafından 23 ülkede yaptırılan anketin Türkiye ayağına dair sonuçlar tartışma yarattı.
Ipsos'un internet sayfasında da yer alan araştırmaya dair şirketten yapılan açıklamada anketin 2018'in Ekim ayında 23 ülkede 19 bin 587 kişiyle internet üzerinden yapıldığı kaydedildi.
“Din görevlileri üzerine aldığı sorumlulukla faydalı insan olabilmeyi hedefler”
Din Görevlilerinin insanın doğasında olması gerekeni hayata geçirme gayreti içerisindedir diyen Diyanet-sen Bingöl Başkanı Mücahit Çelik, “Bizim bir yaratılış gayemiz var. Bu gayeyi Hatırlatma önceliğimiz var. Yüce Kuran'ın söylediklerini tatbik edip örneklemek en büyük önceliklerimiz arasında. Varoluşun en büyük yansıması gerçek kul olmakta saklı. Din görevlileri üzerine aldığı sorumlulukla faydalı insan olabilmeyi hedefler. Din görevlilerine duyulan saygı temsil ettiği makamla doğrudan ilişkilidir. Yaradılışın esas gayesini temsil eden bu koca yüreklilere saygı en tabi durumdur. Maneviyatın olmadığı bir alan düşünülemez. Her insan için bir inanma gayesi vardır. Bazıları hak olana inanırken bazıları ise batıl olana inanmayı tercih eder. Akıl ve izanın emrettikleri insanın gerçeğe ulaşmasını hedefler. İnsanın aklı ile ters düşmemesi kayıtsız şartsız imanı doğurur. Bu yüzden insanların saygı duyduğu şey inandığı değerlerin ta kendisidir. Bu değerleri temsil eden insanlara duyulan saygı ve güven kendileri ile eş değerdir.
“Bazı mecralar gündemde kalmak için Diyanet'e saldırıyor”
Biz Din görevlilerinin yükümlü olduğu görevleri icra ettiğini biliyor, görüyoruz. İnsanın Doğumu ile birlikte başlayan bu süreç ölümüyle son bulur. Kısaca ilk ezan ile başlayan süreç, sala ile son bulur. Biz görevlerimizi yaparken alan dışı müdahaleler istemiyoruz. Bizim tek hedefimiz değerler ve inançlar ile ilgilidir. İnançlarımızın siyasete, dedikoduya, fitneye, yalana, tartışmalara alet edilmesi son derece haksız bir yaklaşımdır. Bunu sayısız defa gündem ettiğimiz oldu. Kötü niyetli bireylerin değerlerimizi örselemesini istemediğimizi, Diyanete bulaşmaması gerektiğini defalarca dile getirdik. Fakat bazı mecraların sırf gündemde kalma koşulu dine, Diyanete dil uzatmakla mümkün görünüyor. Bilinçsiz, bilgisiz yorumların sebep olduğu durum karşısında en doğal tepkiyi edep ve hayâ ölçeğinde cevaplama gereği hissediyoruz.
Haksız bir tutum ile karşı karşıyayız. Tanımlanmak istenen güvensizlik, bizim üzerimize atılmak istenen bir iftira gibi, kalıpları bizim üzerimize oturmayan kirli bir kumaş gibi duruyor. Hak edilmeyen sığ fikirlerle meydana çıkmış, sadece kendi mecrasında yorumlanan, toplumun tamamından çok uzak kendi gibi gören, kendi gibi düşünen bireylerin iki dudağı arasına hapsedilmiş gibiyiz. Mevlana'nın söylediği gibi “Bir lafa bakarım laf mı diye, Bir de söyleyene bakarım adam mı diye” sözü bu durumu özetlemeye yetiyor. Fakat öz eleştiri gerçeği ile karşı karşıya kaldığımızı da belirtmek isterim. Sayısız televizyon kanallarında dini anlatmaya çalışan cahillerin toplumu ne hale getirdiğini görüyoruz. Kuran'ın, Sünnetin, Hadisin yeniden yorumlanmak istendiği, dini kendi bakış açılarına göre yorumlayan sayısız insanla karşı karşıyayız. İstesekte istemesekte bu kişileri evlerimizdeki televizyonlardan görebiliyoruz. Bilenler söylenenlerin doğru ya da yanlışlığını ayırt edebiliyor, bilmeyenler için bu çok büyük bir tehlike arz ediyor. Yanlış iletişim tekniğinin, takip edilmeyen televizyonların bize ne kadar zarar verdiği ortada. Bu husus devlet kademeleri tarafından önemle takip edilmeyi bekliyor.
“Din görevlileri yanlış olanı asla kabul etmez”
Bunun yanında gazeteciyim diyenlerin köşelerindeki en ses getiren malzeme Din görevlileri. Çünkü Din görevlileri yanlış olanı asla kabul etmez. Bu kişiler bunu bile bile alt zemin hazırlıyorlar. Onlar için gündeme oturmak bizi dillerine dolamakla vuku buluyor. Yanlış yaptıklarını bildikleri halde yanlışta ısrarcı olmak bir Müslüman'a asla yakışmaz.
“Anket belli bir mecranın ürünü olmaktan öteye gidemiyor”
Geçmiş günlerde bir anket Firması Din görevlileri ile ilgili bir araştırma yapmış. Yapılan araştırma sosyal medya üzerinden kendi sitelerine giren kişileri kapsıyor. Söz konusu anket toplumun tamamı tarafından cevaplanmış gözükse de belli bir mecranın ürünü olmaktan öteye gidemiyor. Öncelikle sayısız anket firmalarının ne şekilde çalıştığını, siyasi yarış döneminde nasıl duruma uğradıklarını gördüğümüz halde, toplumun gerçek sesi olduklarını iddia etmek büyük bir haksızlık olarak görülmelidir. Kısa bir süre önce bir musibet ve ihanet olarak gördüğümüz 15 Temmuz gecesinde toplumu aynı dava etrafında toplayan Din Görevlilerinin okuduğu salalar değil miydi? Haksız ithamlar sahiplerine aittir.”