Kent merkezini ikiye bölen Çapakçur Vadisinde yer alan ve yağışlar nedeniyle zaman zaman taşkın ve sel baskınlarına neden olan Çapakçur Çayı, son 50 yılın en düşük su seviyesini gördü.
Normalinden 20 kat az su seviyesini gören çay hakkında açıklamalarda bulunan Bingöl Çevre Derneği (BİNÇEVDER) Başkanı ve Ziraat Mühendisi Cuma Karaaslan, Çapakçur Çayının yarım asırdır ilk kez bu kadar düşük su seviyesini gördüğünü söyledi. Karaaslan, açıklamasında havanın Ocak ayının ortalarında ceket ile gezilecek kadar sıcak olmasının küresel bir felakete yol açabileceğini ifade ederek, "Çapakçur'un suyunun olmaması ve bölgede kar yağışının olmaması, ilkbahar ve yaz aylarının kurak geçeceğinin göstergesidir. Bunların sonucunda olumsuz bir takım etkiler meydana çıkacak. Bitki kaynaklarının yok olması, çeşitli hayvan gen kaynaklarının yer değiştirmesi gibi sorunlar görülebilir. En önemlisi de buğdayın yetişmemesidir. Bu kelimeyi söylerken bile insanın içi ürperiyor. Birkaç derecelik ısınma ve iklim değişimi, buğdayın kelle tutma döneminde, özellikle 2 derece sıcaklık artışıyla yanmaya başlaması demektir. Buğday tutmamış olacak. Bölgedeki ağaçlarda çiçek filizleri olmadan sürgün atma dediğimiz olay gerçekleşiyor. Bunun nedeni de mevsimsel sıcaklıktır. Şu an Ocak ayının ortalarına yaklaşık ve ceketle geziyoruz. Normalde ocak ayı zemherinin doruk noktasıdır. Zemheri Aralık ayının 20'sinden sonra başlar, şubat ayının 10'una kadar devam eder. Zemheri ayında ağaçların sürgün atması, ölmesi anlamına gelir. Normalde ağaçlar uyuklama, soğuklama dönemine ihtiyaç duyarlar. Buna vernalizasyon diyoruz. Ancak buradaki ağaçlar şu an uyanık” şeklinde konuştu.
"HER YIL 2-3 METRE KAR GÖRÜRDÜK"
Her yıl bu zamanlarda bölgede yer yer 2-3 metre kar yağışının olduğunu belirten Karaaslan, "ben 56 yaşındayım. Bu kadar yıldır, ocak ayını geçmiş herhangi bir yağışsız mevsim hatırlamıyorum. Ocak ayının ortalarında şuan Bingöl'de hiç kar yok. Normalde bu zamanlarda her yıl bir metreden az olmamak kaydıyla yer yer 2-3 metre kar görürdük. Çünkü Bingöl'ün doğası kardır. İstediği kadar yağmur yağsın, bu engebeli coğrafyada durmuyor. Depolama gibi unsurlar da olmadığı için direkt akıp nehirlere ve oralardan denizlere akıyor. Bu akış içerisinde yeraltı sularımız da beslenemiyor" dedi.
TAŞKIN VE SEL YAŞANAN ÇAYDA DEBİ 20 KAT DÜŞTÜ
Her yıl taşkın ve sel yaşanan Çapakçur Çayında su debisinin 20 kat düştüğünü ifade eden Karaaslan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu sezonda, Çapakçur'da dibe vurmuş bir su görüyoruz. Normalin 20'de biri akıyor. Her zaman burada hem 20 katı bir su vardı, hem de bu yatağın bir metre 2 metre etraf ve üzerinde kar ve buzlar vardı. Bu değişim, bir facianın habercisidir. Bu küresel iklim değişimi sürecinde Bingöl'de şahit olduğumuz ve yıllarca tanık olmadığımız unsurlarla karşı karşıyayız. Pandemiden çok daha büyük bir tehlike olduğunu düşünüyorum. Bundan bir aşı bulur kurtuluruz ancak doğaya aşı vuramayız. Doğanın ilacı insanın iyiliğidir.”