Sunumuna çağdaş İslam düşüncesini kavramsal olarak açıklamakla başlayan Üzer, İslam'ın başlı başına kusursuz bir yapıda olduğunu belirterek, düşüncenin bir beşer ürünü olduğun söyledi.
Düşüncenin içtihadi olduğunu, mutlak olmadığını, beşeri bir faaliyet olduğunu belirten Üzer, İslam düşünce biçiminin çeşitliliklerine, hangi dönemlerde filizlendiğine kısaca değindi.
Sahabelerin Hz. Peygamberi model aldığını ve İslam düşüncesinin fetihlerle yaygınlık kazanmasıyla birlikte düşünce farklılıklarının ortaya çıkmasına ve günümüze değin devam etmesine değinen Üzer, sonra ki yıllarda tartışılan konulardan biri olan “Kuran mahluk mudur değil midir?” sorusunu dinleyicilere izah etti.
Sunumunun devamında, siyasi ihtilaflar nedeniyle zamanla çeşitli düşüncelerin oluştuğuna değinen Üzer, kelam-i ekollerin yine tarihsel yenilikten kaynaklı bir düşünce yöntemi olduğuna ve bu ekollerin kendi içlerinde çeşitli akaitler geliştirdiklerine vurgu yaptı.
Akabinde Rönesans, Sanayi İnkılâbı gibi tarih içerisinde tekerrür eden düşünce akımlarının toplumları farklı şekilde etkilediğine değinen Üzer, batıda da kilise ve toplum düşüncesi arasında büyük çatışmaların yaşandığına dikkat çekti.
Üzer, “Yeni düşünce akımlarına kapılanlar, kilisenin vaat ettiği cennet yerine yeryüzünü cennet kılacağız sözüyle kilise düşüncesini bastırma yoluna gittiler. Yine bu düşünce modeli, Türkiye'de Kemalist düşünceyle varlığını devam ettirdi. Batı ile oluşan diyaloglar, Müslüman toplumun düşünce yapısını değiştirme temeline dayanmaktadır. Bu fikirler, İslam ilimlerini, araştırmalarını geriletmiştir. Tabi bu gibi fikirsel saldırılara karşı duruş sergileyen şahsiyetler de çıkmıştır. Cemalleddin Afgani, Muhammed Abduh, Reşid Rıza gibi öncüler, bu dezenformasyona karşı savaş vermişlerdir. Ve yine bu şahsiyetler tekrardan özümüze dönmemiz gerektiğini, içinde bulunduğumuz düşünce yapısındaki hurafeleri, bidatleri, bozuklukları düzeltmemiz gerektiğini belirtmişlerdir. Bu uğurda bir mücadele vermişlerdir. Yeniden Kuran neslini inşa etmemiz gerektiğini ve Kuran'a hicret etme şartıyla Batılı paradigmanın bizlere sunduğu gayr-ı fıtri düşünce yapısını yenebileceğimizi belirtmişlerdir” dedi.
Bir coğrafyada üretilen düşüncenin bütün bir dünyaya hakim olacağını umud eden Batının, kendisi dışındaki tüm toplumlardan bunu istediğini ve yeni dünya düzenini bu bağlamda şekillendirdiğini belirten Üzer, batının, modern ulus devlete mensup modern ulus milleti yarattığının altını çizdi.