Boykot etmenin bir mantığı yokturAdalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Bingöl Milletvekili Yusuf Coşkun, referandumu boykot etmenin bir mantığının olmadığını söyledi.Yaptığı çalışmalar sonrası gazetemizi de ziyaret eden Coşkun, referandum ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. MİLLETİMİZİN VERECEĞİ KARAR BAŞIMIZIN GÖZÜMÜZÜN ÜSTÜNEDİR 2007 genel seçimlerinde sivil bir anayasanın yapılması ile ilgili olarak halka bir taahhüt verdiklerini ve bu çerçevede çalışmalar yapılmasına rağmen bazı engellerin ortaya çıktığını ifade eden Coşkun, buna rağmen halktan gelen yoğun taleplerden dolayı böyle bir paket hazırlandığını söyleyerek, “2007 Genel Seçimlerinde bizim önemli taahhütlerimizden biri de sivil ve yeni bir anayasaydı ve gerçekten seçimlerde hemen sonrada parti içerisinde uzmanlara hazırlatılmış ve aynı şekilde bütün toplum kesimlerinden görüşler alınarak, belli bir aşamaya getirilmiş bir anayasa taslağımız hazırdı. Her şey normal gitmiş olsaydı, biz bu anayasayı 2008 Nisan'ın da kamuoyuyla paylaşacaktık. Ama bu gündeme geldikten sonra AK Parti ile ilgili çalışmalar yapıldı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı AK Parti'nin kapatılması ile ilgili dava açtı ve çok farklı bir süreç yaşandı. Bu süre içerisinde anayasa değişikliğini gündeme getirmek ve tartışmak veya öyle bir değişikliği yapabilmenin bir ortamı kalmamıştı. Belli bir dönem sonrası partinin kapatılma davası Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi. Bununla birlikte mahalli seçimler sonrası toplumdan gelen talepler üzerine yeni bir anayasayı yapamazsak bile en azından reform mahiyetini taşıyacak bir paketi hazırlamaya karar verdik. 26 madde olarak hazırladığımız bu paketi meclise getirdik. Meclisteki bütün partiler fikirlerini sundular ve hatta tartışıldı. Mecliste paketin kabul edilmemesi için partiler milletvekillerini meclise bile göndermediler. Tartışmaların ardından bu paket meclisten geçildi ve referanduma gidilmesi için Cumhurbaşkanlığı'na gönderildi. Orada CHP bu değişikliği anayasaya aykırı olduğu nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne dava açtı. Anayasa Mahkemesi bu davayı görüştü ve CHP'nin iddia ettiği gibi Türkiye'nin temel ilkelerine aykırı olmadığını söyleyerek, bu değişikliğin referanduma gitmesine karar verdi. Burada CHP ve diğer partiler en çok güvendikleri Anayasa Mahkemesi'nde de kabul görmediği ortaya çıktı ve şimdi top millette. Milletimizin vereceği karar başımızın gözümüzün üstünedir” dedi. BU PAKET YENİ BİR SİVİL ANAYASANIN BAŞLANGICI OLACAKTIR “Bu paket yeni bir sivil anayasanın başlangıcı olacaktır” diyen Coşkun, “Bunu Sayın Başbakanımızda ifade ediyor. Önümüzdeki süreç içerisinde Türkiye'nin şartlarına uygun bir anayasayı nasıl yapacağımızla ilgili çalışmaları sürdüreceğiz. Bu anayasa paketi ile ilgili olarak en önemlisi Sayın Başbakanımızın, Türkiye'deki çalışmalarının startını Bingöl'de verdi. Bu çok önemlidir. Bu Bingöl'e verilen önemdir. Bu karar tarihi bir karardır. 1982 Anayasası'na Bingöl halkı büyük bir bölümü bunun Türkiye'ye uygun olmadığını o zamanlarda belirlemişti. Bu nedenle Bingöl halkı en çok ret oyu vermişti. Başbakanımızda Bingöl'e gelirken, Bingöl'e gelişinin tesadüf olmadığını söyledi. Bingöl halkının demokratik siyasi bilinci çok yüksektir. Bingöl halkı gerçekten bu meselelere çok duyarlıdır. Vatandaşın bu konuda duyarlı olması bizim içinde büyük bir şanstır” diye konuştu. BİNGÖL'DE REFERANDUM ÇALIŞMALARINA DURMAKSIZIN DEVAM EDECEĞİZ Referandum çalışmaları ile ilgili olarak durmaksızın çalışmalara devam edeceklerini vurgulayan Coşkun, “Bugün bile birçok köyü ve vatandaşımızı ziyaret ettik. Sivil toplum kuruluşlarıyla, halkla ve esnaflarımızla bu konularda çalışmalarımızı yapıyoruz. Bunlar bir siyasi çalışma değildir. Halkımıza bu konularla ilgili olarak görüşlerimizi aktarıyoruz. Gerçekten de duyarlılıklarından dolayı Bingöl halkına teşekkür ediyoruz. Bingöl halkı bana göre çok duyarlıdır. Bu konuda Bingöl halkı sabırsızlıkla 12 Eylül'ü bekliyor. Zaten bizimde istediğimiz 12 Eylül günü Bingöl halkının sandık başına gitmesidir. Sandıkta özgür iradesiyle evet veya hayır demesidir. Ama elini vicdanına koyarak, değişikliği Türkiye'nin lehine mi değil mi diyerek ona göre oyunu kullansın” ifadelerine yer verdi. ASLINDA BOYKOT ETMEK İSTEYENLER BİZLERLE AYNI DÜŞÜNÜYORLAR Referandumu boykot etmenin bir mantığının olmadığını söyleyen Coşkun, “Bana göre boykot etmenin bir mantığı yoktur. Kafasında boykot etmeyi düşünen insanlarımız var. Onlarla da konuşuyoruz. Onlara diyoruz ki; 12 Eylül gecesi hayır oranı çok çıktı ne olur? Bize diyorlar ki çok üzülürüz ve bu Türkiye için bir felaket olur. Aslında boykot etmek isteyenler bizlerle aynı düşünüyorlar. Hepimiz Türkiye için sivil bir anayasa ve daha demokratik bir anayasa istiyoruz. Yani farklı şeyler düşünmüyoruz. O halde gelin elinizi vicdanınıza koyun referandumda seçime gidip oylarımızı kullanalım. Desteğini verdikten sonra artık AK Parti ile mi hesaplaşırsın, başka bir adayla mı hesaplaşırsın ne yaparsan yap. Bu durum 12 Eylül'den sonraki durumdur. Ama bugün halkın önüne gelmiş bir çalışma var. Bunu her zaman söylüyoruz; bu AK Parti'nin bir projesi değildir. Bu proje ülkenin ve milletin bir projedir. Sandıktan evet için yüzde 70 oranda çıksa bile bu AK Parti'nin oyu değildir. Bu durum bu ülkenin geleceğini düşünen insanların oyudur. Biz referanduma bu gözle bakmayacağız. Dolayısıyla herkes bu seçimi sahiplenmesi gerekir. Bana göre bu seçim bu ülkede yaşanan en önemli seçimlerden bir tanesidir. Bu pakette olan bütün hükümler halkımızın lehinedir. Bu paket başka yerden de gelmiş olsaydı, yine biz destekleriz. Bu paketi AK Parti'nin güven oylamasına bağlanılmaması gerekir. 12 Eylül'de vatandaşlarımız elini vicdanına koysun, sandığa gitsin ve oyunu kullansın. Biz bir Bingöllü olarak 30 yıl önce babalarımızın, dedelerimizin veya o gün yaşayıp da hayır oyu veren insanlarımızın düşüncesine muhalif bir durum yapmasınlar” ifadelerini kullandı. DARBE ANAYASASINDA EN BÜYÜK SIKINTIYI DOĞU VE GÜNEYDOĞU BÖLGELERİ ÇEKTİ Darbe anayasasında en büyük sıkıntıyı Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin çektiğine vurgu yapan Coşkun, “OHAL'den, işkencelerden, faili meçhul cinayetlerden ve kuyulardan sıkıntıyı bu bölge halkı çekti. Bu durumları bu bölge halkı yaşadı. Niçin bu sıkıntılar çekildi, adaletin ve hukukun iyi sağlanamadığından kaynaklandı. Eğer hukuk iyi bir şekilde işlenmiş olsaydı, bu sıkıntılar yaşanmazdı. Ama bugün herkes yaptığı hesabın hesabını vermeli diyoruz. Bu anayasa gerçekten çok geniş ve özgürlükçü olması gerekiyor. Yasaların buna göre de uyarlanması gerekiyor. 13 Eylül'den sonra bu anayasa aynı kalırsa, meclisten çıkacak her kanunu mevcut anayasaya göre uyarlayarak ret edecekler ve ona göre işlerine geldiği şekilde karara bağlayacaklar. Biz diyoruz ki, Türkiye'de sivil siyasi iradenin önü açılsın. Bundan sonra halk ne diyorsa o olsun. Bütün niyetimiz de budur” şeklinde k YORUM YAZIN
|
|