Bingöl'e ne yapılacağı tartışılmalı12.12.2012 Dünya Bingöllüler Günü dolayısıyla düzenlenen Bingöl konulu panelde konuşan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer: Sayın Bakan Cevdet Yılmaz liderliğinde STK, esnaf ve diğer vatandaşlarla bu şehre ne yapılabilir sorusuna cevap verilecek tartışmalar yapılmalıdır dedi. Panelde, önemli mesajlar da verildi.![]() 12.12.2012 Dünya Bingöllüler Günü' dolayısıyla Bingöl Üniversitesi Konferans Salonu'nda ‘Bingöl' konulu panel düzenlendi. Panel öncesinde Bingöl Üniversitesi bünyesinde kurulan Selahattin-i Eyyubi Kütüphanesi'nin açılışı yapıldı. Kütüphaneyi gezen Bakan Yılmaz, Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gıyasettin Baydaş'tan çalışmalar hakkın bilgi aldı. Kütüphane açılışının ardından panel salonuna geçildi. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Ahmet Ertürk, Prof. Dr. Yılmaz Bingöl ve Yrd. Doç. Dr. Ergünöz Akçora'nın konuşmacı olarak katıldığı panele Kalkınma Bakanı Dr. Cevdet Yılmaz, gecikmeli olarak Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ömer Dinçer, Bingöl Valisi Mustafa Hakan Güvençer, Kalkınma Bakanı Yardımcısı Mehmet Ceylan, Bingöl Milletvekili Prof. Dr. Eşref Taş, Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gıyasettin Baydaş, Bingöl Belediye Başkanı Serdar Atalay, Bingöl eski Milletvekilleri, Hüsamettin Korkutata, Mahfuz Güler, Feyzi Berdibek, Yusuf Coşkun ve Kazım Ataoğlu, kurum amirleri ile vatandaşlar katıldı. AKÇORA'NIN HATALARI ARDI ARDINA DİZİLDİ Panelin ilk konuşmacısı olan Yrd. Doç. Dr. Ergünöz Akçora, internetten derlediği bilgilerle Bingöl'ün tarihini anlatmaya çalıştı. Akçora'nın anlatımında bazı bilgileri yanlış vermesi, salondakilerin dikkatinden kaçmadı. Bingöl'ün il olma hikâyesini ve ilçelerinin tarihçesini anlatan Akçora, Solhan'ın Hazarşah Köyü Aksakal Mezrası'nda bulunan yüzen adaların Yedisu İlçesi'nde olduğunu belirtirken, Rus harbinde düşmanların Gazik meydanından geri çevrildiğini anlattı. Katılımcılar yanlış verdiği bilgilerden dolayı Akçora'yı uyardı. Akçura'nın yaptığı hatalar ise, sinevizyonda yansıtılan fotoğraflarda Belediye Başkanı Serdar Atalay'ın isminin üzerine başkanın fotoğrafı yerine Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın fotoğrafının yerleştirilmesi ve Bingöl Valisi Mustafa Hakan Güvençer'in ismini Mustafa Hakan olarak yazması oldu. BİNGÖL: “ELAZIĞ'IN İBADETİNE, BİNGÖL'ÜN SİYASETİNE GÜVEN OLMAZ SÖZÜ KULAKTAN DOLMA BİR LAF” Akçora'nın ardından Prof. Dr. Yılmaz Bingöl, Bingöl'ün siyasi geçmişini anlattı. ‘Elazığ'ın ibadetine, Bingöl'ün siyasetine güven olmaz' diye bir laf olduğunu belirten Bingöl, bunun kulaktan dolma bir laf olduğunu söyledi. 1954 yılından itibaren yapılan seçimlerden örnekler veren Yılmaz Bingöl, Bingöl'ün siyasetinin Türkiye siyasetiyle paralel bir çizgide bulunduğunu belirterek, ‘Bingöl'ün siyasetine güven olmaz' lafının doğru olmadığını söyledi. ERTÜRK: “SADECE MALİ DEĞİL, SİYASİ İSTİKRAR DA ÖNEMLİDİR” Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Ahmet Ertürk ise Türkiye'nin ekonomisini anlattı. Türkiye'nin ekonomisinin iyi bir durumda olduğunu belirten Ertürk: “Ekonominin iyiye gitmesinin faktörlerinden birisi istikrardır. Sadece mali istikrar değil ayını zamanda siyasi istikrar da önemlidir. Türkiye tarihinde ekonomik kaosların, ekonomik problemlerin en çok yaşandığı yıllar, Türkiye'nin siyasi istikrardan yoksun kaldığı yıllardır” dedi. Türkiye'nin yaşadığı darbelerle siyasi istikrarsızlık ortamı yaşadığını ifade eden Ertürk: “28 Şubat döneminin içinde yer aldığı 90'lı yıllar, Türkiye'nin ortaçağıdır. Türkiye'nin fetret dönemidir. Bu yıllar sadece siyaseten değil ekonomik olarak da Türkiye'nin yaşadığı en felaket, en şiddetli yıllar olmuştur. Bu yıllardan gelir bölüştürülmüştür. Bazı kesimlerden alınıp, hak etmeyen başka kesimlere aktarılmıştır. Bankalar üzerinden bunlar yapıldı. Hepimiz cebimizden onları finanse ettik. Bunlar yapılırken bir siyasi kaos zemininde yapıldı. O yıllarda Türkiye'yi yönetenler, Türkiye'nin önem ve öncelik sırasını yanlış kurdular. Türkiye halkı için sorun olmayan şeyler, onların sorun listesinde birinci sırada yer aldı. Böylece, Türkiye'nin gerçek sorunları, yani büyüme ihtiyacı, gelir dağılımında adalet ihtiyacı, Türkiye'nin ekonomik siyasal olarak olgunlaşma ihtiyacı 2. derece, 3. derece önem sırasına konuldular. Böyle olunca ekonomi çöküşe uğradı. 90'lı yıllarda 3 tane önemli kriz yaşandı. 94, 98 ve 2001 krizleri yaşandı. O dönemde bu krizler iyi yönetilebilseydi bunlar olmazdı. Olsa bile daha az hasarla çıkılabilirdi. İyi yönetilemediği için o krizler Türkiye ekonomisini kaç yıl geriye götürdü. Her seferinde yeniden başlanmış oldu. Vatandaşların iç dinamizmi olmasa o krizlerden çıkamazdık” ifadelerini kullandı. Günün anlam ve önemine ilişkin bir konuşma yapan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz: “Bugün çok özel bir gün. Bugünü Bingöllüler Günü olarak kutluyoruz. Milli Eğitim Bakanımızı akademisyen bürokrat olarak tanıdım, bürokrasideyken kendisini yakından tanıma fırsatım oldu. Şahıs olarak da kendisinden çok şeyler öğrendim. Benim hayatıma düşünceme değer katan önemli bir insan olduğunu söylemek isterim. Onu Bingöl'de görmekten büyük bir mutluluk duyuyorum ve kendisine hoş geldin diyorum” dedi. “BİNGÖL'Ü BAŞKA ŞEHİRLERLE ULUSAL DÜZEYDE VEYA BAŞKA ÜLKELERLE ULUSLARARASI DÜZEYDE İLİŞKİ KURMA KAPASİTESİ NEDİR?” Konuşmasında bugünün Bingöllüler için çok özel bir gün olduğunu belirten Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ömer Dinçer: “Daha önce bir şehirden bahsettiğimizde, yani Bingöl'den bahsettiğimizde, bu coğrafi bir tanımdı. Geniş bir coğrafi içerisinde ben, varlığını diğer illere göre nasıl konumlandırmışsanız öyle tarif ederdiniz. Tunceli ve Elazığ'a komşu olan bir ilden bahsedersiniz. Artık modern dünyada bir şehir tarif edilirken, sadece coğrafi özellikleri tarif edilmiyor. Bir şehrin sürdürülebilir olması yaşam kalitesinin gelişmiş olması için o şehrin diğer şehirlerle ilişki kurması ve ona göre değerlendirilmesi gerekiyor. Artık yerelden ve şehirlerden bahsedilmek isteniyorsa, onun diğer şehirler ve uluslararası ilişkilerinin çokluğuna bakmanız gerekir. Artık şehrin tanımı ilişki kurma kapasitesi üzerinden yapılabilir, yapılabilecek demektir. Bingöl'ü başka şehirlerle ulusal düzeyde veya başka ülkelerle uluslararası düzeyde ilişki kurma kapasitesi nedir? Bu soruya cevap vermeniz lazım. Bu kapasite düşükse eğer, asla gelişmiş büyük bir şehir olmak veyahut yaşam kalitesini artırmak mümkün değildir. Üniversiteler o şehrin ilişki kurma kapasitesini artırıyor. Bingöl'ün hangi misyon üzerinden ilişki kurması gerektiğinin belirlenmesi gerekiyor. Siz kendinizi topluma neyle tanıtmak istiyorsunuz? 10 veya 20 yıl sonra Bingöl'ü Türkiye'deki bütün illerin vatandaşları nasıl tanısın istiyorsunuz? Birde küresel bazda nasıl tanısınlar diye düşünüyorsunuz?” dedi. “Bingöl henüz mevcut potansiyelini kullanmamış” Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın Bingöl için önemli bir fırsat olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Dinçer: “Sadece bakanlığını değil bu şehir için bilgi ve tecrübesini önemli görüyorum. Onun liderliğinde STK, esnaf ve diğer vatandaşlarla bu şehre ne yapılabilir sorusuna cevap verilecek tartışmalar yapılmalıdır. Tanımlayabileceğiniz bir strateji ve misyon etrafında eğer bir araya gelebilirseniz, ben Bingöl'ün inanılmaz bir potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum? Çünkü Bingöl henüz mevcut potansiyelini kullanmamış. Girişim yapıldığında her potansiyeli değerlendirecek bir şehir yapısı görüyorum. Bu fırsat için Cevdet Bey liderliğinde bu sorunu aşabileceğiniz kanaatindeyim. Bunun için eğitimli insanlara ihtiyaç var. Bir kentin en büyük zenginliği insanlarının eğitimli olup olmamasıyla ölçülür” ifadelerini kullandı. “264 çocuğumuzu okula kazandıralım” Bingöl'ün eğitim verilerini açıklayan Bakan Dinçer: “2003 yılına kadar Bingöl'de toplam bin 380 derslik varmış. 2003 yılından bugüne kadar Bin 274 derslik yapmışız. Nerdeyse cumhuriyet tarihinde yapılan dersliklerin yüzde 92'si Bingöl'e yapılmış. Ama bunun Türkiye'deki oranı yüzde 60 civarındadır. Biz Türkiye'de cumhuriyet tarihi boyunca yapılan dersliklerin yüzde 60'nı 10 yılda yaptık. Ama Bingöl'e yüzde 92'sini yaptık. Bingöl vatandaş olarak buna nasıl cevap vermiş. Ben bu cevabı yetersiz görüyorum. Çünkü okullaşma oranlarımız Türkiye ortalamalarının altında. İlkokullarda okullaşma oranlarına baktığımızda 5 yaş grubunda yüzde 67 iyi görünüyor. Ama ilkokulda yüzde 96, Türkiye'deki bu oran neredeyse yüzde 99. İlkokulda okullaşma oranı düşük. Daha vahimini ise eğitime ilkokulda okullaşma oranımız çok daha düşük. Öyleyse bizim bu konuda bir soru işareti koymamız lazım. Ortaokullarda okullaşma oranlarımıza baktığımızda, yüzde 49, hâlbuki Türkiye ortalaması yüzde 69. Arada çok ciddi bir fark var. Bir başka ifadeyle lise çağındaki çocuklarımız biz okullara göndermiyoruz demektir. Bizim elbirliğiyle yapacağımız çabalardan bir tanesi okullarımızda çocuklarımızın eğitimine daha çok yer ayırmak ve velilerimizin çocuklarını okula göndermelerini teşvik etmeliyiz. Bütün bu olumsuzluklar içerisinde güzel ve iyi bir haberden bahsetmek istiyorum. 12 yıllık eğitimin zorunlu olmasından sonra çocuklarımızın okullara özellikle ortaöğretime teveccühleri arttı. Okullaşma ortaokuldan sonra liseye geçiş oranı yüzde 95. Ortaokuldan mezun olduğu halde liseye gitmeyen 264 tane çocuğumuz var. Sayın valim sizlerden rica ediyorum, bunu takip edin. Tüm velilerimizi tek tek ziyaret edelim ve 264 çocuğumuzu okula kazandıralım. Yılsonuna kadar Türkiye'de ortaokuldan liseye geçişte yüzde 100 olan tek il olun. Bu çocuklarımızı okula almalıyız. Dersliklerde olduğu gibi öğretmen sayısında da artış olmuştur. Mevcut norm kadroya göre yüzde 82 civarında öğretmen doluluk oranı var. Dönem başında oran yüzde 85 iken bazı öğretmenler ya istifa etmiş veya şehirden ayrılmıştır” şeklinde konuştu. Panel, verilen plaketlerin ardından son buldu. YORUM YAZIN ![]()
|
|