Bingöl'de 120 milyonluk bir bütçe varHDP Bingöl Belediye Başkan Adayı Özsoy; Bazen diyorlar, belediyeyi yönetmek çok zordur diye. Zor değil, işte Bingöl'de 120 milyonluk bir bütçe var, bunun bir kısmı temel giderlere gider, geri kalanını nasıl kullandığınız önemli.Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bingöl Belediyesi Eş Başkan Adayları Hişyar Özsoy ve Hatice Kavran, basın mensupları ile bir araya geldi. Türkiye'de muhalif bir parti olmanın zor olduğunu iddia eden HDP'li Özsoy; “Muhalif bir parti olmak Türkiye'de gerçekten zor. Muhalefette, pratik anlamda hizmet yapma konusunda bir şansınız yok. Ne yapıyoruz? Bir takım soru önergeleriyle, konuşmalarla iktidarın burada yapmadıklarını, yapamadıklarını gündeme getirip onlara iş yaptırmaya çalışıyoruz. Fakat yerelde iktidar olduğunuz zaman ertesi gün iş yapmak, hizmet üretmek durumundasınız. Bu çok farklı bir durum yani siyaseten yerel yönetimler, somut hizmet üretebileceğiniz alanlar. O açıdan benim için heyecan verici. Uzun zamandır Bingöl'de muhalefet partisi olarak çalışıyoruz ve uzun zamandır Bingöl'de yerel yönetimlerde yokuz. Dolayısıyla pratik anlamda, halka hizmet sunabilme imkanımız çok söz konusu değil. İnşallah bu defa halk rıza gösterirse, bizi de seçerse ve belediyeyi alırsak, halka layıkıyla yerel hizmet üretmeyi istiyoruz. Heyecanlı olmamızın nedeni bu. Belediyeyi 31 Mart'ta aldığımızda insanlar bizden somut bir şeyler bekleyecek. Bunun sorumluluğu çok büyüktür, biz bunun farkındayız. Hem eş başkanımız Hatice Kavran'la hem de diğer arkadaşlarımızla kendimize güveniyoruz. Biz belediyeyi Bingöl halkına layık bir şekilde yöneteceğimize inanıyoruz” dedi. “Bingöl'de 120 milyonluk bir bütçe var” HDP Bingöl Belediye Başkan Adayı Özsoy'un açıklamasından satır başları şu şekilde: “Her açıdan, hem siyaseten hem ekonomik olarak inanılmaz sıkıntılı bir dönem yaşıyoruz. Daha önce Bingöl halkıyla defalarca kaygılarımızı paylaştık. Özellikle kurulan başkanlık sistemiyle ilgili olarak ciddi sıkıntılar olacağını ifade ettik. Bu sistem yerleşirse Türkiye'deki ekonomik kriz çok büyür dedik. Biz istikrarsızlığın derinleşeceğini söylerken, iktidar daha fazla istikrar gelecek dedi. Maalesef gelişmeler bizim argümanlarımızı doğruladı. Bu sistem bütün güçleri tek elde toplayan, yasamayı, yürütmeyi, yargıyı kendi tekeline alan bu mantıkla hiçbir uluslararası sermaye çalışmak istemiyor. Müneccim olduğumuzdan değil, sadece dünyayı biraz takip ediyorduk, gelişmeleri görüyoruz. Türkiye'de böyle katı bir başkanlık sistemi, demokrasinin zerresinin olmadığı, hukukun zerresinin olmadığı bir ortamda ekonomik anlamda bir kalkınmanın, refah seviyesinin artmasının imkanı yok. Belki Bingöl esnafı şusu düşünmüştür; başkanlık sistemi ile ekonominin ne alakası var diye, birebir alakası var. Bunu söylemeye çalıştık ama çok ikna edemedik. Siz sağlıklı bir demokratik ve hukuk sistemi oturtmazsanız sermaye gelmez, aksine sermaye daha güvenli gördüğü alanlara gider. Başkanlık sisteminin temel sıkıntısı bu. Başkanlık sistemi bir taraftanda şu demek, bütün gücü Ankara'da, sarayda toplamak. Zaten yerel yönetimler üzerinde büyük bir baskı da söz konusu. Yerel yönetimlerin yetkileri tırpanlanıyor, hepsi sarayda birikiyor. Artık bütçeler de saraya bağlanmış durumda. Biz inşallah belediyeyi kazanacağız. Hem merkezi bütçeden elde edeceğimiz gelirlerle hem de kendimiz bir takım kaynaklar oluşturarak en büyük hizmeti yapmaya çalışacağız.” “Bingöl'de 120 milyonluk bir bütçe var” “Bu kentte milletvekilliği de yaptım. Bu kenti yakından biliyorum ama belediye üzerinden düşünmek biraz daha farklıdır. Biz çalışmalarımızı şuan yürütüyoruz. Bingöl'ün temel sıkıntıları nedir onları tespit ediyoruz. Belediye demek, ayrılan bütçenin bu sıkıntıların giderilmesi için halk adına, halkın lehine kullanmak demektir. Çok karmaşık bir iş değil. Bazen diyorlar, belediyeyi yönetmek çok zordur diye. Zor değil, işte Bingöl'de 120 milyonluk bir bütçe var, bunun bir kısmı temel giderlere gider, geri kalanını nasıl kullandığınız önemli. Biz baştan şunun sözünü veriyoruz; temel giderlerden sonra kalan bütçeyi, Bingöl halkının çıkarlarına kullanacağız ve bu çıkarları belirlerken de halkla istişare halinde olacağız. Bizim katılımcı bütçe dediğimiz bir yöntem var. Yani Bingöl'ün sivil toplum örgütleridir, kanaat önderleridir, mahallelerdir. Mesela Bingöl'ün her kış bu kar rezaletini gördükten sonra oturup fantastik mega projeler yapacak halimiz yok, bu sorunu çözmek için kar makineleri alacağız. Bu bir ihtiyaçtır. Yani Bingöl'ün ihtiyacı ne ise bütçeyi oraya aktaracağız.” “Kaldırımları geziyorsunuz. Vücudu sağlam olan, engelli olmayan bir insan olarak yürürken ben zorlanıyorum. Bazı yerler çok yüksek bazı yerler alçak, kaldırımlarda doğru düzgün rampalar yok. Ben düşünüyorum engelli olan bir arkadaşımız bu kaldırımları nasıl kullanacak. Bu kentin kaldırımından yolundan, üstyapısındaki her şeyi , bu kentin özellikle dezavantajlı gruplarının ihtiyaçlarına göre tekrar uyarlanması lazım. Bugüne kadar belediyeyi yönetenlerin bu yönde bir kaygılarının olduğunu da çok fazla görmedik. Sözümüz olsun, şehrin başından sonuna kadar bir engellinin, görme engelli olabilir, yürüme engelli olabilir, bu arkadaşların ihtiyaçlarına göre nasıl düzenleriz konusunda çalışma yürüteceğiz. Bunu da kendi kafamıza göre değil, engelli derneklerimizle birlikte yapacağız. Çok basit bir takım düzenlemelerle, küçük bütçeyle hayatlarını çok daha kolaylaştırabiliyorsunuz. Ama maalesef Bingöl'e gelen kaynaklar, Bingöl'ün çok temel ihtiyacının olmadığı bir takım alanlara gidiyor.” “İmar konusuna bakıyoruz mesela, 2016 yılında bir imar planı yapılmış. İmar planı şu demek, imar planı bir kentin imar namusu demek. Çünkü bu kent deprem kuşağında olan bir kenttir. 16 yıl önce biz burada deprem yaşadık, insanlar öldü. İmar planı yapıyorsunuz, sonra kendiniz uymuyorsunuz imar planına. Sürekli bir takım çevrelere rant devşirmek için dönüştürülüyor. Bir rant var, belediyeyi yönetmek, Bingöl halkının geneline sunma meselesidir. Elinizde bir bütçe var, küçük bir bütçe. Bingöl'ün ihtiyaçlarını da karşılayabilecek bir bütçe değil, kendi bütçesinin 1.5 katı borcu var Bingöl Belediyesi'nin. Dolayısıyla kredi alma fizibilitesi de çok düşük. Dolayısıyla bütçeyi Bingöl'ün en acil ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde harcayacağız. Yani müteahhitler para kazansın, etraftaki 3-5 insan cebine birkaç milyon para koysun üzerinden kesinlikle o paraları harcatmayacağız. Halkımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla, engelli arkadaşlarımızla, mahallelilerimiz gelecek, bütün sorunların bir envanterini çıkaracağız, bunlar içerisinde en acil olanları hangileri ise onları çözmeye çalışacağız.” “Kültür mahallesi bir enkaz durumunda” “Siyasiler biraz abartırlar, biz geleceğiz her şeyi çözeceğiz derler ama biz hiçbir zaman tutamayacağımız bir sözü Bingöl halkına vermeyeceğiz. Yalanla siyaset gitmiyor. Duyuyorum, daha önce dünya kadar vaat verildi ama karnelerine baktığınızda bu vaatlerin yüzde 99'u yerine getirilmemiştir. Boş vaat siyasetiyle olmaz. Gerçekçi olmak lazım, Bingöl halkına yalan söylememek lazım. Zaten ekonomik kriz var, bütçe zaten küçük ve o küçük bütçeyle bir takım kesimlerin çıkarlarına göre değil, Bingöl halkının genel çıkarlarına göre projelerimizi ortaya koyacağız. Kültür mahallesi bir enkaz durumunda. Orası İller Bankası'ndan alınan krediler iptal edilmiş durumda. Vatandaşlar 2 yıldır oradan çıkmışlar, kiradalar. Bundan sonra ne olacak, tam bir enkaz hali. Biz de düşünüyoruz, yarın belediyeyi aldığımız zaman insanlar bizden bu büyük sorunların çözümünü bekleyecek. Bu insanların sorunlarının nasıl çözüleceğine dair iktidar kanadında herhangi bir fikir yok. Bu büyük sorunların çözümü için bizim bir defa bütçe bulmamız lazım. Biz belediyeyi aldığımızda bir ay içerisinde Kültür Mahallesi'nin bütün hak sahiplerini toplayacağız. Onlarla birlikte, mühendislerle, toplumun farklı kesimleriyle birlikte şehri yöneteceğiz. “AKP de kalsa, HDP de olsa kaynak konusunda çok sıkıntı var. Nihayetinde İller Bankası kredisi iptal edilen Yücel Barakazi'nin başkanlığını yaptığı belediyedir. Şuan bir tehdit politikası var; işte HDP gelirse bütçe kesilir, hizmet yapmazlar diye bir kaygı var, bu öyle bir şey değil. Kayyum atanır diye tartışmalar söz konusu. İnsanlar haklı olarak kaygılı. Bir defa olur ama ikincisi artık komedi olur. Ne ekonomi ne de uluslararası dengeler buna müsaade etmiyor çünkü Türkiye'nin biraz normalleşmeye ihtiyacı var. Fırsat bu fırsat, belki bu belediye seçimleriyle bölgede biraz normalleşme olur, halkın iradesi yine bu belediyelere yansır. Ama yok ben illaki normalleştirmeyeceğim derlerse, sizi temin ediyorum 2019'da belediye seçimleri yapacağız, 2020 yılında da ikinci bir seçime gideceğiz ve Erdoğan tepe taklak aşağı gidecek. Bu ülkenin normalleşmeye ihtiyacı var, şuan temel beklenti budur. Bizim belediyeleri yerelde almamız demek, aslında iktidar bunu hazmedebilirse bu normalleşmeye hizmet eder. Siyaseten de normalleşmeye hizmet eder. Kaynaklar Cumhurbaşkanlığının kalemine bırakılmış durumda. Cumhurbaşkanı, şu belediye bende, bu belediye bende değil der, halkın bütçesini kısma gibi bir eğilime girerse halktan da çok ciddi bir tepki alır.” HDP Bingöl Belediyesi Eş Belediye Başkan Adayı Hatice Kavran ise, “Kayyum atanmadan önce bizim 116 belediyenin 113'ünde eş başkanlık sistemi vardı. Kayyum atandı ama bizim politikalarımız bu şekilde devam ediyor. Yani kadın toplumun dışında bir yerde değil. Kadınlar toplumun yarısını oluşturuyorlar. Toplumun bir yarısını dışarıda bırakıp sadece bir yarısının iradesini hakim kılmak haksızlık olur. Mesela Bingöl'de sadece kadınlar gidebileceği mekanlar yok. Dışarıdan gelmiş bir kadının burada dinlenebileceği, çocuğunu rahatça emzirebileceği alanlar yok. Biz bu alanları oluşturacağız. Yönetimin bir tarafı erkek, bir tarafı kadın olunca başarı kaçınılmaz olur. Bir hastalığı önce teşhis etmezsen tedaviyi uygulayamazsın. Bingöl için, öncelikle Bingöl'ün sorunlarını tespit edeceğiz, ona göre projeler üreteceğiz. Bingöl'e hizmet için aday olduk, halkımız da bize görev verirse, Bingöl'ü hak ettiği yere getireceğiz.” YORUM YAZIN
|
|