Bilim insanı bilim namusunu sosyal dünya algısının üstünde tutmalıTürkiyenin içinde bulunduğu bugünkü olumlu süreç dikkate alındığında, daha önce herhangi bir şekilde toplumda var olabilme ve görünür olma çabası içersinde olanların o günün şartlarında ya hiç olmayan ya da cılız olan seslerinin bugün daha gür çıktığı herkesin malumu.![]() Dikkat edilirse, Cumhuriyet tarihi boyunca çeşitli toplumsal kesimlerin bu mücadeleyi gizli kapaklı da olsa devam ettirdiği kolayca görülebilir. Bu süreçte birçok kesim, kendi var oluşlarının temel dayanaklarını araştırarak konu ile ilgili belli veriler elde ettiği halde, bazı toplumsal kesimlerin ise bu süreçte, bir olumsuzluk durumuyla karşı karşıya kalabilirim endişesiyle bu tür araştırmalardan ve çalışmalardan uzak durmayı yeğlediği de aşikârdır. MEB'nın 2012 yılında TBMM'de çeşitli kısımları yenilenen kanunlara dayanarak hazırladığı yönetmeliklerle ülke sınırları içersinde halen varlığını devam ettirip yaşayan dillerin (resmi ifade ile) okullarda 5 Sınıftan itibaren seçmeli ders olarak okutulması kararını almasının ardından, toplumdaki çeşitli kesimlerde konu ile ilgili hazırlıklar oluşmaya başladı. Ancak tarihsel süreçte kendilerini toplumda var kılma çabası içersinde olanlardan konu ile ilgili belli bir hazırlığı olanlar bu avantajı kullanmak için kollarını sıvarken mutlaka daha önceki çalışmaları onlar için bir avantaj oluşturdu elbette. Hazırlığı olmayanlar ise bu yeni durum karşısında kendilerini toparlamak yerine bir yerlerden yardım alarak konu ile ilgili rakiplerini ekarte etmenin daha kolay olacağını düşünmüş olacaklar ki, bu yola başvurarak kendilerine avantaj oluşturma çabası sergilediklerini görmek elbette ki üzüntü verici. Konu Mardin Artuklu Üniversitesi'nin hazırladığı Zazaca seçmeli ders kitabı ile ilgili… Kitap bir komisyon tarafından hazırlanarak MEB'e sunulmuş, MEB'de kitabı kendi sitesinde yayınlamıştır. Âcizane bu kitap metinine tesadüfen ulaştım. Kitabı inceledim. Mensubu olduğum ve 11 Yaşına kadar bu dilden(Zazaca) başka bir dil bilmediğin ve konuşmadığım için ilgimi çekti. Hazırlanan kitap üzerinde bir süre çalıştım. Ulaştığım sonuç kitabın Zazaca'nın Merkez Lehçesi olarak bilinen Bingöl-Palu bölgesine ait Zazaca'dan oldukça farklı olan Güney Zazaca lehçesine daha yakın olduğu idi. Bu bölge Zazaları, Kurmançlarla hem kültürel nitelikler hem de sınır olarak daha fazla içli ve dışlı olduklarından konuşmalarında Kurmanci'nin etkisi Merkez Zazaca lehçesine göre daha belirgindir. Zazaca konusunda ufak bir araştırma yapmış olanlar bilirler ki Türkiye sınırları içersinde Zazaca'nın dört lehçesi konuşulmaktadır. Bunlar; Bitlis Mutki ve Siirt Baykan çevresinde konuşulan lehçe, Dersim ve çevresindeki ilçelerde konuşulan Kuzey lehçesi, Bingöl-Palu eksenli konuşulan Merkez Zazaca lehçesi ve Siverek ile çevre ilçelerinde konuşulan Güney Zazaca lehçesi. Tabii ki benim konuya ilgim de Zaza oluşumdan kaynaklanıyor. Ancak ben bir Filolog (dil bilimci) veya Antropolog değilim. Sosyoloji Lisans eğitimi almış bir Sosyolog olmam hasebiyle toplumsal kültür, toplumsal değişim ve gelişmelerle ilgili belli bilimsel argümanları yorumlayabilme kabiliyetine de sahip olduğumu düşünüyorum. Dil, elbette bir toplumun en önemli kültürel mirasıdır, toplumun da ancak onunla var olabileceği ise muhakkaktır. Kendi yaşadığım ve büyüdüğüm bölgenin toplumsal ve kültürel çevre koşullarını dikkate aldığımda Kurmançlarla sınır olan bölgelerdeki Zaza köylerinde kullanılan şivenin Kürtçeye daha yakın ve yatkın olduğunu da müşahede etmiş biriyim. MEB'in hazırladığı kitapla ilgili konuyu kadim dostum olan Bingöl Üniversitesi Rektör Yardımcısına açtım. Kendilerine, Zazaca'nın Merkez lehçesinin konuşulduğu bir ildeki Üniversitenin yönetiminde yer aldıklarını konu ile ilgili bilgilerinin ve çalışmalarının olup olmadığını sordum. Hatta Zazaca'nın Merkez Lehçesinin konuşulduğu bir il merkezinde olan Üniversite olarak daha önce Zazaca ile ilgili bir çalıştay yaptıklarını bildiğimi ve bu çalıştayın sonuçlarının topluma yansıtılıp, yansıtılmadığını, yansıtıldı ise nasıl yansıtıldığını ve oluşan kamuoyu kanaatini sordum. Haddim olmayarak, arkadaşlık hakkımı da kullanarak bir öneride bulundum. “Bu konu ile ilgili şuan çalışanların, konuya ait çalışması bulunanların ve Zazaca Lehçelerinin konuşulduğu bölgelerdeki insanların katkılarının da dikkate alındığı Zazaca'nın filolojik kökenine ilişkin bilimsel bir çalıştay yapılarak, sonuçlarının toplumla paylaşılması gerektiğini söyledim.” Bana konuyla ilgileneceğini söyledi, Ancak benim edindiğim bilgilere göre Bingöl Üniversitesi olarak Merkez Zazaca'ya hâkim olan bir kişiye bu konu (Ders kitabı yazma) ile ilgili görev verildiği ama çalışmalarını henüz bitiremediğini de öğrendim. Bu süreçte kaderin cilvesi denilebilir bir durum yaşandı. Hükümetin Ülke çapında düzenlediği 12.12.12 açılış etkinlikleri çerçevesinde Milli Eğitim Bakanı, Kalkınma Bakanı ile birlikte o gün Bingöl'deydi. Milli Eğitim Bakanı Bingöl Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada Bakanlığının ve kendilerinin Zazaca konusunda yanıltıldıklarını ancak bu yanılgı ve yanlışlıklarını da önümüzdeki yıl düzelteceklerini ifade etti. Sayın Bakanın bu konuda böyle bir açıklama yapma ihtiyacını neden hissettiğini sorma ihtiyacı da bir Zaza olarak elbette bizim hakkımız olsa gerek. ü Sayın bakan hangi konuda yanıltılmış ve bu yanılgıya kimler buna sebep olmuştur? ü Önümüzdeki yıl düzeltilecek yanılgı nedir? ve hangi bilimsel verilerle temellendirilerek düzeltilecek? ü Bakanın Üniversitede ifade ettiği “Bize Zazaca'yı Kürtçe'nin alt lehçesi olarak tanımladılar.” şeklindeki açıklamasının yanılgı ve yanıltma olduğunun altında hangi bilimsel gerekçeler var? ü Zazaca kendi başına bir dil ise Üniversitemizin bu konu ile ilgili geleceğe yönelik yol haritası nedir? ü Yönetim kademesinin Zaza olduğu ve Üniversitenin de Zazaca'nın önemli bir lehçesinin konuşulduğu ilde olması hasebiyle bugüne kadar neden topluma yansıyan bir çalışma yapmadığı, Eğer böyle bir çalışma yapıldıysa ulaşılan sonuçlar nelerdir? Bingöl Üniversitesi'ni yöneten değerli bilim adamlarımızın Zaza olduklarını köylerinde 1yıl görev yaptığım için bilirim. Rahmetli anneleri de tıpkı benim annem gibi Türkçe bilmezdi. Dolayısıyla bu bilim insanlarımızın Zazaca'ya vakıf olduklarını biliyorum. Ancak bu konu ile neden ilgilenmedikleri konusunda pekte bir malumata sahip değilim. Fakat şöyle bir algıya sahip olduklarını çevreden defalarca duydum: “Zazaca, Kürtçe'nin bir lehçesi değil kendi başına bağımsız bir dildir.” Bunun böyle olduğu kabul edilebilir ama değerli bilim insanlarımıza şunu sormak durumunda kalıyoruz: “İleri sürdüğünüz argüman hangi bilimsel verilere dayanıyor? Bununla ilgili yapmış olduğunuz ya da yaptırdığınız bilimsel çalışmalar var mıdır?” Ama görünen durum dostlarımızın bu konudaki çalışmalarla ilgili Artuklu Üniversitesinin yaptığı çalışmalar karşısında konturpiyede kaldıkları dolayısıyla Sayın Bakana, yöneticisi oldukları Üniversite de açıklama yaptırtarak bir adım öne geçmeyi hedefledikleri görülmektedir. Üniversitemize Öneriler: ü Bingöl Üniversitesi öncülüğünde Zazaca lehçelerinin konuşulduğu diğer yerlerdeki Üniversitelerin katkılarıyla da yereldeki Zaza lehçelerinin konuşulduğu bölgeleri de kapsayan bilimsel çalışmalar yapılarak dilin filolojik yapısını belirlemek. (Bu çalışmanın Filolog, Antropolog ve Sosyologların olduğu bir ekibe yaptırılması gerekir.) ü Üniversitemiz konu ile ilgili çalışması bulunan kişilerinde dâhil edileceği bir Zazaca dil çalıştayı düzenlemeli ve bilimsel niteliğe sahip sonuçlar ortaya konularak toplum bilgilendirilmelidir. ü Türkiye sınırları içersinde yaşayan dört temel Zazaca Lehçesinin de dikkate alındığı yeni bir Zazaca Ders kitabı hazırlanmalıdır. Komisyonda Zazaca'nın tüm lehçelerini konuşabilen kişilerin bulunması ise elzemdir. ü İran'nın Sakız Kenti tıpkı Bingöl gibi mikro ölçekli bir Zaza şehridir. Burada konuşulan Zazaca incelenmelidir. Bu dilin filolojik kökeninin belirlenmesi açısından önemlidir. Afganistan'ın bir bölgesinde de Zazaca'nın konuşulduğu bilgisi dikkate alınmalıdır. ü Zazaca eğer Kürtçe'den bağımsız bir dil ise bunun bilimsel verileri mutlaka belirlenmeli ve hangi temel dayanaklarla temellendirildiği toplumla paylaşılmalıdır. Bilim insanı elbette ki herhangi bir sosyal niteliğe sahip olan konularda belli bir algıya sahip olabilir. Ama sahip olduğu bu algıyı desteklemek için siyasetçileri kullanarak üste çıkma yerine, o konuda bilimsel çalışmalarla tezlerini desteklemek zorundadır. 18.12.2012 / YUSUF ZİYA DÖGER / DÜZCE YORUM YAZIN ![]()
|
|