Elif Aktuğ'un haberi
On üç enstrümantel albüme ve yüzlerce besteye imzasını atmış, hayatını müziğe adamış bir 'kanun adamı' Göksel Baktagir. Adını Başbakan'ın albümlerini gazetecilere hediye etmesiyle duyanlar için söyleyelim, Baktagir uluslararası ödüllere sahip bir gönül ve müzik adamı...
Albümleri Başbakan tarafından yabancı devlet adamlarına hediye edilen, dünyada huzurunda çalmadığı protokol mensubu kalmayan kanun sanatçısı 44 yaşındaki Göksel Baktagir, son günlerin en çok konuşulan isimlerinden biri oldu. Başbakan tarafından bu kez gazetelerin yayın yönetmenlerine albümleri hediye edilen Baktagir ile derin bir müzik zevki gerektiren Türk müziği sevdası üzerine konuştuk... Cümle aralarına müzik öğretmeni karısı ve iki çocuğunu sıkça eklediği için ve her 'taraflı soruma' gayet kibar bir biçimde verdiği cevaplar için kalbime dokunabilmiştir kendisi... Müziğiyle zaten milyonların kalbine çoktan dokunmuş.
- Nasıl başladı müziğe ilginiz?
Ben çok şanslı görüyorum kendimi, babam müziğe aşık bir sanatçıydı. Ailemizin ev ortamında müziğe aşina olarak yetiştik. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Temel Bilimler mezunuyum. Çok özel bir topluluk var Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı, İstanbul Devlet Türk müziği topluluğu, orada çalıyorum uzun yıllardır. Beste çalışmalarım, konserlerimiz var; müziğe başladık ve hayatımız müzikle geçiyor.
KANUN BÜYÜLÜDÜR
- Çalması en zor enstrüman olduğu söylenir kanunun, doğru mudur?
Çok büyülü bir enstrüman, hem geleneksel müziğe hem de günümüz müziğine imkan tanır. Aynı zamanda beyninizi ve kalbinizi de ortaya koymalısınız. Uzun çalışmalar sonrasında kanunun sırlarını çözmede adımlar atabildik ancak.
- Sizi diğer kanun sanatçılarından ayıran özellik nedir?
Kanun çok büyülüdür, imkanları çok geniştir. Siz kanunu Türk müziğinde kullanıyorsanız, sesler parlak olarak çıkar. Ben icracılığımda öne çıkan bir teknik geliştirdim. Solağım ben ve kendime göre bir stilim oluştu ister istemez. Elime kanunu aldıktan sonra ben asla başka bir arayışta olmadım. Her enstrüman bir ömür gibidir. 14 yaşına kadar arayış zamanım oldu ama sonra buldum enstrümanımı. Bizim ülkemizde müzikte metotlaşma olmamıştır ne yazık ki, bir ustanın metotlarını ancak aktarırsa öğrenebilirsiniz. Babam da temelde bana bir yol olarak gösterdi, sonrasında şifayı kaptım ve sonra kendi formülümü geliştirdim. Beni cezbeden müzik türleri ve deneyimlerimle kendi yolumu aramaya koyuldum. Bir icranın hep alternatifini düşünürüm. Sadece notaları çalmak yetmez. Kendi kozamı örme yolculuğumdu çıktığım.
DERİNLİK ÇOK ÖNEMLİ
- Beste yaparken zorlandığınız olur mu, yoksa artık rutin bir iş mi beste yapmak?
Müziğe rutin bir iş olarak bakmadım asla. Tıkandığım dönemler olmuştur beste yaparken. İstanbul çok heyecan ve ilham verici bir şehir ama bir o kadar da hayat mücadelesi içine girdiğimiz için engeller oluşabiliyor. Sıkıntılı süreçler yaşarım ama biraz mekan değiştirip arınınca besteler art arda gelmeye başlar.
- Sizi kimin dinlediği önemli midir?
Bizi dinleyen çok geniş kitleler olmuştur ama genişlikten ziyade derinlik önemlidir. Konum olarak çok önemli projelerde yer aldım, güzel topluluklara sanatımızı icra ediyoruz. Bazen de sanata ulaşamayan insanlara gidiyoruz. Konu konser atmosferiyse, bizim icramız kadar ortamdaki insanların enerjisi de çok önemli. Sanata yaklaşımları, dinleme kaliteleri önemlidir. Konserde bazen farklı ambiyanslar oluşur, gidişata göre repertuar değiştiririz. 13 albümüm var. Dinleyen de çok önemlidir icracı kadar. Dinleyenin de hazır olması gerekir.
- İyi bir sanatçı kime denir, çok dinleyicisi olana mı çok popüler olana mı?
Rus asıllı Yahudi bir aileden gelen ünlü keman virtüözü Yehudi Menuhin'in sanatı tarifi şöyledir: Bir sanatkar 4 özelliğe sahip olmalı. Birincisi göze hitap etmelisiniz el, kol hareketleriniz çok önemlidir. Kulağa hitap etmelisiniz, dinleyen mest olmalı. Üçüncüsü beyne hitap etmektir. Beğendiğiniz bir müzik sizi düşündürüyorsa bu çok önemlidir. Son özellikse, sanatçının bir ömür aradığı özelliktir, kalbe hitap etmek. Çok önemli bir mertebedir. Benim de yapmak istediğim budur, gönül dünyamızın içinden seslenebilmek isterim. Alkış almak üzerine bir başlangıç yapmış olsaydım, derin olmayan kitlelere ulaşmış olurdum.
UCUZ İŞLER YAPAMAM
- Bu tarifinizden sonra Başbakan'ın derin bir müzik anlayışı olduğunu söyleyebilir miyiz, acaba onun kalbine mi dokundu müziğiniz?
Başbakanımızı çok uzun yıllar önce görmüştüm ilkin, Büyükşehir Belediye Başkan adayı idi ve kendisi için Yemen Türküsü'nü çalmıştım. Grubumuzla büyük etkinliklere katıldık, bizi gönülden dinlediğini hissediyorum. Her defasında kalkıp bizi tebrik eder. Bizi en çok sevindiren şey, dünyaya söyleyecek sözümüzün olmasıdır. Başbakanımızın albümlerimi hediye etmesiyle sadece benim değil, çok değerli sanatkar dostlarımızın eserleri de ülke dışına ulaşmış olmaktadır. Hatta yabancı devlet büyüklerinden beğeni mesajları aldıklarını da duyduk.
- Tanınmak güzel mi, popüler olmak ister miydiniz?
Hafif şeyler su üzerinde kalır. Ucuz şeyler yapmak istemedim hiç.
- Albümlerinizle Başbakan gazetecilere bir mesaj vermek istemiş midir?
Bu albümlerde geleneklerden kopmayan ama bugünü anlatan çalışmalar olduğunu görürüz. Yarına dair sözümüzün olduğu da aşikardır, bu derleme ile geleceğimiz için de üretmenin değerli olduğunu göstermiş oluyoruz. Ülkemizde mesleğini müzik üzerine devam ettirmek isteyen öğrenciler bu eserleri bir okul gibi görmekteler.
- Başbakan neden sizi seviyor sizce?
Bu tarz müzik türleri için hazır olmalısınız, bir süre sonra derin sanatın inceliklerini öğrenince aldığınız keyif katlanır. Eğlence olarak sunulan bir müzik de vardır ki o da önemlidir. Oyun havalarımız mesela, eğlenmek içindir. Her zaman eğlence unsuru değildir müzik, ruhumuzu farklı boyutlara getirebilmeli. Başbakanımız sanırım kendi ruhunu dinlendiren, beynine ve kalbine dokunan müzikleri seviyor.
- Sizin tahammül edemediğiniz bir ses veya tür var mı, Demet Akalın dinler misiniz mesela?
Kakafoni oluşturan müzik sevmem, bazen sesler inşa edilen bina gibi doğru temellere oturmamışsa ciddi tahribatlara yol açabilirler. Bir şifre oluşturuyor sesler. Yerli yerine oturursa hücrelerinize yayılır.
BAŞBAKANIMIZ JAPONYA'DA KANUN TAKSİMİ İSTEDİ
- Türk Müziği dinleyen naif, iyi, dingin biridir diyebilir miyiz; Başbakan sizi sevdiğine göre nasıl biri olduğunu söylemek mümkün olur mu?
Ortada derinliğe sahip bir müzik varsa, dinleyen kişi de derinliğe sahiptir. Müzik görüntü değildir, seslerden oluşur ve sesler kompozisyon oluşturursa ve estetik bir çerçevesi varsa, bu yola girdiysek belirli kaygılar içinde harcanan emek farklı bir karşılık bulabiliyor.
- Siz çok naifsiniz ve çok kibar cevaplar veriyorsunuz... Başbakan'ın çok duygulanıp ağladığını gördünüz mü sizi dinlerken, malum çok duygusal biri...
Bir defasında ayağa kalkarak bizi alkışladığı oldu. Beni yanına çağırdı ve ertesi akşam çok özel bir program için bizi davet etmişti.
- Başbakanımızın sevdiği bir şarkı, makam, enstrüman var mıdır?
Protokol için çaldık yıllar önce Japonya'da, Başbakanımız daha sonra bir taksim ve Yemen Türküsü'nü istedi benden. Yemen Türküsü, aşıklar makamıdır, Anadolu'yu anlatan makamlardır ve çok derinliklidir. Bu seçimi de kendisinin derinliğini ifade eder.
- Başbakan'a yakın müzisyen olmak iyi bir şey midir?
Bizim yaptıklarımıza itibar etmesi çok onur verici, kendisinin eliyle yurtdışına ulaşmış oluyoruz. Sanatımızı ve ülkemizi göstermek için büyük bir fırsat. Sanatı takdir eden bir Başbakanımız olmasını çok önemsiyorum.
Akşam