Başbakan'ın çıkışı artı 5 puan demekErdoğan dün gece sadece kendisine oy verenlerin değil herkesin takdirini kazandı. Özay Şendir yazdı
Başbakan Erdoğan'ın Davos'taki tavrı 29 Mart seçimlerinde partisine yaklaşık yüzde 5'lik bir oy artışı getirir. Belki garip bir tesadüf ama 2004 seçimleri sırasında Burgenstock'da Kıbrıs müzakereleri sürüyordu. O tarihte Başbakan Erdoğan dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Annan'a, Kıbrıs'ta çözüm arayışları nedeniyle partisinin yüzde 5 oy kaybettiğini söylemişti. Dün gece krizin haberi, Haberturk.com'a düştükten 10 dakika sonra habere gelen yorum sayısı 220'yi bulmuştu. Ve yorumların çoğunda Başbakan'a övgü vardı. Biri, "ilk defa hoşuma giden bir şey yaptı" diye yazmıştı. Türkiye böyledir, uluslararası arenada eğilip bükülmeyen liderleri sever. Ecevit, Amerika ve İngiltere'ye rağmen Kıbrıs'a çıkma kararı aldığı an bu ülkenin en müstesna yerlerinden birine taşındı. Demirel,1967'de askerleri gemilere bindirip sonra Amerikan baskısıyla indirmenin bedelini tüm siyasi hayatı boyunca ödedi. Erdoğan dün gece sadece kendisine oy verenlerin değil herkesin takdirini kazandı. Başbakan'ın omzu Dün geceden beri Davos'ta yaşanan krizi konuşuyoruz. Kimi Başbakan Erdoğan haklıydı diyor kimi haksızdı. Taşları yerine doğru koymak gerekiyor. Ortada bir usul bir de içerik tartışması var. Usul tartışmasında Başbakan Erdoğan sonuna kadar haklı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı eğer bir panele katılıyorsa orada zamanı eşit kullanma hakkı vardır. Bu hakkı talep eden Başbakan'a bir moderatörün eliyle müdahale etmesi kabul edilemez. Bu işin usul tarafı. İçerik kısmına gelince iş biraz daha karmaşık. İsrail Cumhurbaşkanı Peres'in dün yaptığı konuşmada kullandığı sözcükler ve beden dili oldukça tahrik ediciydi. Mesela Peres'in Mısır Cumhurbaşkanı Mübarek ve Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın bu meseleyi Erdoğan'dan daha iyi kavradığını söylemesini buna bir örnek olarak gösterebiliriz. Peres, bu noktada Nobel Barış Ödülü sahibi olmanın ve 85 yaşının getirdiği saygının avantajını kullanmaya çalıştı. Kurt bir politikacı olan Peres, Mübarek'i överek eski Mısır Dışişleri Bakanı ve şimdinin Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa'nın gönlünü alıp Erdoğan ile hesaplaşmayı tercih etti. İsrail Cumhurbaşkanı'nın ikna değil itham eden ve Erdoğan'ı tüm dünya önünde zor durumda bırakmak isteyen bu tavrı acaba ne anlama geliyor? Bu tavır, İsrail'in Erdoğan ile ilgili soru işaretleri olduğunu gösterir mi bunu önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz. Başbakan Erdoğan'a gelince, Erdoğan haklı öfkesini sadece Peres ile sınırlı tutmadı, bir anda tüm İsrail ile hesaplaşmayı tercih etti. Bu tercih krizin biraz daha uzamasına neden olabilir ama sonucu değiştirmez. İsrail'den dün gece gelen tepkiler de daha çok bu noktada yoğunlaşıyordu. Jerusalem Post'un yazarlarından birinin "Türkiye'nin giderek radikal bir ülke olduğu" yolundaki yorumunu bir kenara bırakacak olursak İsrail'den gelen mesajların tamamı biraz soğukluk olsa bile bu krizin aşılabileceği yolunda. Belki hoşunuza gitmeyecek ama Türkiye ve İsrail dünya bu şekilde olduğu sürece birlikte hareket etmeye mecbur iki ülkedir. İlişkiler gerilebilir, bu ve benzeri krizler yaşanabilir ama sonuçta galip gelen ortak menfaatler ve ortak akıl olur. YORUM YAZIN
|
|