2018 yılında istihdam edilmek üzere, Sağlık Bakanlığı taşra teşkilatı hizmet birimlerinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası ile 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 45/A maddesi kapsamında istihdam edilmek üzere ÖSYM tarafından yapılan merkezi yerleştirme ile ortaöğretim, ön lisans ve lisans düzeylerinde sözleşmeli sağlık personeli alındı. 2019 yılında alınacağı açıklanan 29 bin personelden ebe, hemşire, sağlık teknisyeni/teknikeri, psikolog, sosyal çalışmacı, biyolog, odyolog, çocuk gelişimcisi, diyetisyen, fizyoterapist, iş ve uğraşı terapisti, dil ve konuşma terapisti, perfüzyonist ve sağlık fizikçisi gibi unvanlar da olmak üzere 12 bin sözleşmeli personel alındı. 17 bin sözleşmeli personel daha alınacağı Sağlık Bakanı tarafından açıklandı.
KPSS 2019/4 puanı ile sözleşmeli sağlık personeli atamalarının gelecek yıllarda da aynı yöntemle devam edeceğine dikkat çeken Taşkın, ekonomik koşulların çok ağır olduğunu ve herhangi bir meslek okulunu bitiren gençlerin işin niteliğine bakmadan iş arayışına başladıklarını, bunun da beraberinde çeşitli adaletsizliklere neden olduğunu söyledi.
Necip Taşkın, yaptığı yazılı açıklama da şu ifadelere yer verdi: “Sözleşmeli personel, kadrolu gibi bir güvenceye sahip değil, ancak işsizlik ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle sözleşmeli işe talip oluyorlar. Kamu istikrarı ve adalet, öncelikle bütün çalışanların kendilerini güven de hissettikleri bir sistemle mümkün olabilir.
Sözleşmeli personelin mazerete bağlı yer değiştirme hakkı yok. Farklı illerde çalışmak zorunda olan ailelerin parçalanmışlığı öncelikle çocukların bedensel ve ruhsal gelişimlerini olumsuz etkiliyor. Çalışma alanında uluslararası sözleşmelere imza atan Türkiye, maalesef bu konuyu önemsemiyor! Anayasa ile güvence altına alınan aile kurumunun korunması hakkındaki maddeler dikkate alınmıyor. Çıkarılan yönetmeliklerin ve yasaların Anayasa'ya ile uyumlu olmaları gerekir, ayrıca sağlık çalışanlarının huzuru, mutluluğu ve aile kurumunun korunması dikkate alınmalıdır.
Türkiye vatandaşları, devleti baba olarak görür. Baba, evlatları arasında ayrım yapmaz. Sözleşmeli istihdam edilenler üvey evlat muamelesi görüyor. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle çocuklarından ayrı kalan anneler, babalar var. Böyle bir parçalanmışlık vicdanen de kabul edilemez. Çalışanlar, gelecek kaygısı taşımamalıdır. Devletine güvenmelidir. Çalışanların sosyal, ekonomik ve kültürel sorunları olmamalı, işyerinden kaynaklı sıkıntı yaşamamalı, işyeri koşulları iyileştirilmeli, çocukların da içinde olduğu aile efradıyla huzurlu ve mutlu yaşayabilmelidir. Devlet, bunu sağlamakla yükümlüdür. Ancak sözleşmeli istihdam edilenler ne yazık ki bütün olumsuzlukları birlikte yaşıyorlar. Sağlık teşkilatlarında aynı işi yapan biri kadrolu, biri sözleşmeli çalışan farklı ücret almaktadır. Dolayısıyla bu istihdam şekli adaletsizliğe neden olmaktadır.
Anadolu Sağlık Sen olarak, kamudaki çok farklı istihdam şeklinin kaldırılarak, eşit, adil, güven veren bir istihdam şekline geçilmesini arzuluyoruz. Parçalanmış ailelerin birleştirilmesini, bu parçalanmışlıktan en çok zarar gören çocukların dengeli ve sağlıklı gelişebilmelerinin sağlanmasını istiyoruz. Sözleşmeli istihdam edilen kamu çalışanlarının aileleriyle birleşmesine imkân verecek yasa ve yönetmelikler acilen düzenlenmelidir.”