KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
06 Şubat 2025 Perşembe
°C

Akp'li vekiller şener'in odasında

"Yeni parti için uygun ortamı hazırlıyorum" diyen Şener'in üniversitedeki odasına röportaj sırasında bakın kimler geldi..

Akp`li vekiller şener`in odasında
28 NİSAN 2008 PAZARTESİ 10:57
0
916
0
AA aa
Tüm kalbiyle AKP'nin kapatılmaması gerektiğini vurgulayarak... Peki bu yenilenmede onun rolü ne olacak? İlk kez bir rolü olacağının ipuçlarını veriyor...

Son dönemlerde yaptığım en ufuk açıcı söyleşi oldu galiba. Dile gelenlerden değil sadece hissettiklerimden... Söz gelimi, AKP'nin kapatılabileceğini anladım. Merkez sağın yeni bir çatı altında bir araya gelebileceğini de...

Bunların hiçbiri lafa dökülmedi, Abdüllatif Şener ile yaptığımız söyleşide, ama boşlukları doldurduğumda bu sonuç çıktı. Şener, AKP'nin kapatılmasına içten karşı, o kökenden geldiğinden değil, Türkiye'ye zarar vereceğinden. “Refah Partisi için de, Fazilet Partisi için de kapatılmaz demiştim. Sonuç malum. Şimdi AKP için de aynı şeyi söylersem, benzer bir sonuçtan korkarım” diyor.

Tahmin yapmak bile istemiyor anlayacağınız. Bu konuda tahmin yapmıyor, ama diğer konularda net bir fikri var. Mesela Türkiye'nin bir seferberliğe ihtiyacı olduğu konusunda. Terör, ülkedeki sosyal kutuplaşma, ekonomik durgunluk, Ortadoğu'daki bitmek bilmeyen gerilim, AB sürecindeki tıkanıklık ve tabii ABD ile olan bıçak sırtı ilişkiler... Türkiye'nin çok önemli bir dönemeçten geçtiğini söylüyor Şener.

İşte bunun için gerekli seferberlik. Seferberlik içinse yeni bir oluşum şart ona göre. Peki yeni oluşumun neresinde olacak Şener? Herkes, yeni bir oluşumda liderlik yakıştırıyor ona. O ise bugüne kadar net bir yanıt vermemişti buna. Bir de ben sorayım dedim, belki bu kez farklı bir yanıt alma umuduyla. Aslında o sırada gelen ziyaretçiler biraz teşvik etti beni...

AKP'li vekiller odasındaydı!

Ankara'da, TOBB Üniversitesi'ndeki odasında yaptığımız söyleşinin daha bir saati dolmadan kapı çalınmaya başladı. Sekreteri Şaziye Hanım, “Konuklarınız geldi. Ne yapalım?” diye sordu, Şener içeri buyur etti. Gelenler AKP eski milletvekilleriydi.

“Tam sırası” dedim içimden, “Yeni oluşum için mi geldiniz?” diye sordum şaka yollu. Gülüştüler, ama kimse “Hayır” demedi! Söyleşiye hep birlikte devam ettik, ki yine kapı çalındı. Bu kez gelenler AKP milletvekilleriydi, halen vekil olanlar!.. Onlar da oturdular, grup kurmuş gibi olduk söyleşide!.. Artık net bir cevap almam lazımdı. Nereden bağlayayım diye düşünürken, bir yıl önceki bir röportajı geldi aklıma. Yeni dönemde AKP'den aday olmayacağını açıklamasının ardından verdiği... “Üniversitede mutlu olursam, siyasete dönmem demiştiniz. Hocalık sizi mutlu etmedi mi?” diye sordum. Güldü, ama yine cevap yok! Milletvekillerinden biri koştu yardımıma, “Ama halkın mutluluğu da önemli” diyerek... Şimdi sıra bendeydi; “Gerçekten bir parti hazırlığı var mı?” soruma, “Start verilmiş bir çalışma yok. Böyle bir şey için uygun ortama ihtiyaç var. Bu ortamı oluşturmaya çalışıyorum. Halkın yeterli düzeyde desteğini sağlamaya yönelik bir çaba içinde olmadığım söylenemez” diye verdi yanıtı. Benim için net bir yanıt... Siz ne dersiniz?



AK Parti'nin kapatılmamasını temenni ederim


* AKP kapatılırsa ne olur?
Kapatılmamasını temenni ederim.

* Peki kapatılmazsa ne olur?

Bugün itibariyle bile Türkiye'de siyasette büyük bir boşluk olduğunu, yeni bir siyasi oluşuma ihtiyaç bulunduğunu düşünen çok sayıda insan var. Bu boşluğu yeni bir siyasi oluşumun dolduracağını, mevcut siyasi partilere ilave olarak yeni bir güç merkezinin oluşabileceğini düşünüyorum.


* Sürekli laflar atılıyor ortaya. Bir ara Tansu Çiller'le, sonra Mesut Yılmaz'la irtibatta olduğunuz söylendi. Yeni oluşumdan kastınız bu mu? Onlarla görüşüyor musunuz?

Şu anda hiçbir organizasyon içerisinde değilim. Kamuoyunu, toplumsal talebi izliyorum, bunun belli bir potansiyele ulaşıp ulaşmadığını test ediyorum. Ama bunun ötesinde herhangi bir aktif çaba içerisine girmiş değilim henüz ve özellikle bahsettiğiniz siyasi isimlerle ne doğrudan, ne dolaylı, ne yüz yüze, ne telefonla hiçbir görüşmem olmadı. Mesut Yılmaz da benimle hiçbir görüşmesi olmadığını açıkladı zaten.

* Demirel'le görüştünüz mü?

Sayın Demirel ile zaman zaman toplantılarda karşılaşıyoruz. Eski cumhurbaşkanımızın protokolde bir yeri vardır; tabii ki bu münasebetle... Bir düğünde veya bir başka toplantıda ayaküstü karşılaşmışızdır, ama sadece selamlaşmışızdır.

* O kadar mı?

O kadar! Hiç siyaset konuşmadık.

* Yeni oluşum olabilir diyorsunuz, ama herhangi bir çalışma yok öyle mi?
Şu anda kamuoyundaki talebin belli bir düzeye ulaşması gerektiği kanaatindeyim.

* Diyelim ki AKP
kapatıldı? AKP bir şekilde devam eder mi?

Oradan bağımsız kalan milletvekillerinin bütünlüklerini koruyup koruyamayacakları ayrı bir şey. Yeni bir parti kuracaklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama bununla birlikte yine siyasette var olan ayrı bir potansiyel nedeniyle Türk siyasi hayatına yeni bir hareketin de ayrıca girebileceğini her zaman düşünmek lazım.

* Yeni bir parti hazırlığı var mı?

Start verilmiş bir çalışma yok. Böyle bir şeyin uygun ortama ihtiyacı var. Bu uygun ortamı oluşturmaya çalışıyorum. Toplumun, halkın yeterli düzeyde desteğini sağlamaya yönelik bir çaba içinde olmadığım söylenemez.

Sabah ve atv'nin satışını asla onaylamazdım


* Galataport ihalesi sizin önünüze geldiğinde kabul etmemiştiniz. Bugün hükümette olsaydınız atv ile Sabah'ın satışı konusundaki tavrınız ne olurdu?

Halkbank ve Vakıfbank'ın verdiği 750 milyon dolarlık krediyi onaylar mıydınız?
Halkbank ve Vakıfbank'ın verdiği kredilerin hiçbirinin onayı, hükümetten hiç kimsenin önüne gelmez. İlgili bakan bile bilmez, bankalar kime kredi veriyor, kimden mevduat topluyor. O doğrudan doğruya banka yönetimlerinin ve yönetim kurullarının verdiği kararlarla oluşan bir süreçtir. Ama buralara atamalar siyasi mekanizmalar içerisinde yapıldığı için, siyasetin etkileri de vardır. Yani bu kararların siyasetin etkisi dışında işleyen mekanizmalar gibi algılanmaması lazım.

* Peki hükümette olsaydınız bu kredileri içinize sindirebilir miydiniz?

Bu satış pek çok zihinde önemli kaygılar oluşturmuştur. Şunu söyleyebilirim; sadece kredi değil, atv ve Sabah'ın satış sürecinin bir kesiti benim bulunduğum karar mekanizmalarına uğrasaydı asla geçmezdi.

Hiçbir makam beni tahrik etmiyor!


Hep farklı bir yanı oldu siyasette Abdüllatif Şener'in... Söz gelimi partisinden farklı fikirlerini beyan etmekten hiç imtina etmedi. İster Galataport ihalesinde olsun, ister cumhurbaşkanlığı seçiminde... O da Milli Görüş'tendi, onun da hocası Erbakan'dı. Refah'ta da, Fazilet'te de önemli konumlarda yer aldı. Refahyol'da Maliye Bakanı, 59'uncu Hükümet'te Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı'ydı. Ama CHP'liler için bile farklı konumdaydı. Cumhurbaşkanlığı için kan gövdeyi götürürken, Baykal, “Şener aday olursa uzlaşabiliriz” dedi ki, mesele eşlerin başörtüsüydü ve Şener'in eşi de başörtülüydü! Ama Şener'in Çankaya'da cumhuriyet, demokrasi ve laiklik için bir kalkan olacağına inanmışlardı. Bunun nedeni, belki de Şener'in söylediği şu cümlelerde gizli; “16 yıldır siyasetin içindeyim. İki kere hükümet oldu partim. İkisinde de kabinedeydim. Ama bu ünvanları ben istemedim. Bununla ilgili mücadele vermedim, birtakım taktikler geliştirmedim. Hep sade ve anlaşılır yürümenin doğru olduğuna inandım. Hiçbir makam için hırs yapmadım. Yapmaya da değer görmedim. Ama bir yere geldiğim zaman da oranın hakkını verme telaşı içerisinde oldum. Hep ‘Ülkeme nasıl faydalı olurum?' diye düşündüm. Dolayısıyla siyasette hiçbir makam beni tahrik etmiyor. Ne cumhurbaşkanlığı ne de başbakanlık!” Şimdi yine ona bir görev verilecek gibi. En iyisini yapmaya çalışacağı şimdiden belli. Çünkü zamanlama için bile kılı kırk yarıyor!

Refah için de Fazilet için de ‘kapatılmaz' demiştim ama...


* Şöyle düşünenler çok; önce Refah vardı, kapatıldı. Sonra Fazilet kuruldu, o da kapatıldı ve AKP kuruldu. Bundan sonra da başka bir parti olur, onun başına da Şener geçer...

Hiç böyle bir organizasyon içersinde değilim. Ama partilerin tavanı ile tabanını her zaman bir arada düşünmemek lazım. Yani önemli olan geniş seçmen kitlesidir, partilere güç verecek olan da seçmen kitlesidir. O seçmen kitlesi, bir seçimde bir partiye oy verse bile, bir başka seçimde bir başka partiye oy verebiliyor. İlk kez 1991'de Meclis'e girdim, o günden beri 5 seçim yapıldı. Zannediyorum ki, Türkiye'de 5 seçimdir aynı partiye oy veren seçmen sayısı yüzde 10'u bulmaz. Türk seçmeni kadar seçimden seçime oyunun yerini değiştiren başka bir seçmenin bulunabileceğini de zannetmiyorum. Vatandaş bakıyor, izliyor, sonra her seçimde kararını yeniden gözden geçirip oy veriyor. Dolayısıyla şu yanılgıya düşmemek lazım; ‘Bu seçimde şu partinin bu kadar oyu var, bir sonraki seçimde buna benzer bir oy çıkar.' Veya ‘Bir parti vardı, o partinin külleri arasından yeni bir parti çıktı, o parti de onun oy potansiyelini devam ettirir' gibi bir yaklaşım biçimi Türk siyasetinin gelişimini iyi okumamaktır. Ben siyasetin Türkiye'de önümüzdeki dönemde yenileştirileceğini düşünüyorum, kapatma davası nasıl neticelenirse neticelensin.

* Yani taşlar yerinden oynayacak?

Evet. Öyle görüyorum.

* AKP'nin kapatma davası sürecinde ne tür hataları oldu sizce?

Hataların, kusurların envanterini çıkarmayı doğru bulmuyorum. Hataları tek boyutlu konuşmanın da çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Ben hukuk devletine inanırım. Bu sürecin hukukun gereklerine göre işleyeceğine ve işlemesi gerektiğine de inanırım. Her zaman parti kapatmanın doğru olmadığını düşündüğüm için her açılan davada kapatma kararının çıkmayacağına inanmışımdır. Refah davasında da kapatma kararının çıkmayacağına inanmışımdır, Fazilet davasında da... AK Parti davasında da bir kapatmanın çıkmamasını temenni ederim. Demek ki bu konularda ben hep yanılıyorum. (Gülüyor)

Peki hiç değişmedi mi Türkiye sizce? O süreci de yaşadınız, bu süreci de... Arada hiç fark yok mu?

Üstelik şimdi yüzde 47 oy desteği var...
Refah davası açıldığında da, Refah Partisi iktidarın büyük ortağıydı. Başbakanlık da Refah Partisi'ndeydi ve böyle bir konumda açılmıştı dava. Şimdi AK Parti tek başına iktidarda ve böyle bir dava açıldı. Fazilet Partisi de muhalefetteyken açıldı dava. Bu arada başka partiler de kapatıldı. Dolayısıyla çok farklı şartlarda, çok farklı konumlarda Türkiye'de çok sayıda parti kapatılmıştır.

Cumhurbaşkanlığı teklif edilseydi atlamazdım


Baykal, Cumhurbaşkanlığı için sizin adınızı vermişti. Teklif edilseydi kabul eder miydiniz?
Düşünürdüm. Hemen atlamazdım.

* Kabul edilmeyecek bir görev mi bu sizce?

Bireysel düşünüyorsunuz.

* Herkesin üzerinde uzlaşacağı bir isimdiniz...

Hakkımdaki iyi niyetiniz için teşekkür ederim. Ama şu da var; siyasetin getireceği hiçbir makam beni tahrik etmiyor. Cumhurbaşkanlığı dediğiniz zaman tahrik olmuyorum veya başbakanlık dediğiniz zaman tahrik olup, 'Aman şurayı da elde etmem lazım' diye bir duyguya hiç kapılmıyorum.


* Sizi ne tahrik ediyor o zaman? Üniversitede hocalık mı?

Şöyle düşünüyorum; daha önceki siyasi hayatımda da hiçbir yer için mücadele vermedim ki ben! 16 yıldır siyasetin içindeyim. İki kere hükümet oldu partim. İkisinde de kabinedeydim. Hep en yüksek yerlerde yaptım siyaseti. Ama ne muhalefette ne iktidarda bu unvanları ben istemedim. Bununla ilgili mücadele vermedim, birtakım taktikler geliştirmedim. Hep sade ve anlaşılır yürümenin doğru olduğuna inandım. Çünkü siyasetin labirentleri o kadar karmaşıktır ki, kendisini akıllı zannedenler bir yerde toslarlar. Hiçbir yer için hırs yapmadım. Yapmaya da değer görmedim. Ama bir yere geldiğim zaman da oranın hakkını verme telaşı içerisinde oldum. Hep ‘Burada nasıl faydalı olurum?' diye düşündüm. Hatta kendimden fedakarlıklar yaparak, herkesin günde 8-10 saat mesaide tamamladığı işleri, ben bazen 24 saat mesai ile tamamlamaya çalıştım. 'Bu görevin hakkını vermem lazım, doğru yapmam lazım' diye düşündüm. Cumhurbaşkanlığı önüme ciddi bir şekilde düşseydi de orayı değerlendirirdim. ‘Burada benim bulunmam doğru mu, değil mi?' diye.

* Peki ama neden? Herkes size güveniyordu...

Şunu duymayı hiç arzu etmezdim mesela; 'Bunun hesabı da buymuş demek ki!' Üstelik Cumhurbaşkanlığı'nın tartışılacak bir makam olduğunu düşünmüyorum. Ülkenin birliğini, beraberliğini ve rejimin teminatını ifade eden bir makamdır orası. Dolayısıyla bazı insanların o makam etrafında zihinlerinde kaygılar oluşabileceği bir zemin varsa, hatta bu biraz da derinleşiyorsa, ülkeye faydalı olmak istiyorsanız uzak durmak lazım.

* Biliyorsunuz Gül'ün cumhurbaşkanlığı konusundaki ısrarını o makamın fethi olarak yorumlayanlar olmuştu...

Ben öyle bakmıyorum. Ülkenin birliğini, beraberliğini temsil eder o makam.

* O zaman doğru isim siz de olmayabilir miydiniz bu anlamda?

İşte ben o konuda kamuoyu algılamasının nasıl oluşacağından tam emin değildim. Bugün itibariyle geçmişe baktığımda da aynı şeyi söylüyorum.


Mine Şenocaklı/Vatan

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
06.02.2025
18:11
Bingöl depreme ne kadar hazır? Vali Usta tek tek açıkladı
Bingöl depreme ne kadar hazır? Vali Usta tek tek açıkladı
Yapı stokundan dönüşüm çalışmalarına, çadır stokundan çadır kent alanlarına, Master planından tatbikat ve arama kurtarma ekiplerine kadar birçok konuda detay veren Bingöl Valisi Dr. Ahmet Hamdi Usta, 7 ilçe Kaymakamlığı bünyesinde olası afetlere karşı hazırlıklı olunması amacıyla İlçe Afet Yönetim Merkezleri kurulduğunu vurguladı.
06.02.2025
17:56
Bingöl`de 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybedenler anıldı
Bingöl'de 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybedenler anıldı
Bingöl'de, 6 Şubat 2023'te meydana gelen depremlerde hayatını kaybedenler anıldı. Mezarlar ziyaret edilip mevlid okutuldu, ikramlar yapıldı.
06.02.2025
17:27
Bingöl`de tarihi eser kaçakçılığı! 4 gözaltı
Bingöl'de tarihi eser kaçakçılığı! 4 gözaltı
Yakalanan şüpheli şahıslar hakkında Cumhuriyet Savcısının talimatları doğrultusunda adli işlemlere başlanıldığı bildirildi.
06.02.2025
16:33
Keskin:
Keskin: 'Bir an önce harekete geçilmelidir'
6 Şubat depremlerinin 2. yılına dair açıklamada bulunan Bingöl İMO Temsilcisi Keskin'den olası yeni depremler için çağrı; 'Türkiye sıradaki afeti çaresizce beklemektedir! Sorumlular bir an önce harekete geçmelidir!'
06.02.2025
15:06
Bingöl Üniversitesi Termal Tesisleri Kapatıldı
Bingöl Üniversitesi Termal Tesisleri Kapatıldı
Bingöl Üniversitesi Ilıcalar Uygulama Oteli ve Termal Tesisi, Vali Dr. Ahmet Hamdi Usta'nın ziyareti sırasındaki incelemesi sonrası denetim yapıp numune alan Halk Sağlığı Müdürlüğü'nce 15 gün süreyle kapatıldı.
05.02.2025
21:08
Bingöl`de hırsızlık olaylarına karışan 6 şüpheli yakalandı
Bingöl'de hırsızlık olaylarına karışan 6 şüpheli yakalandı
Bingöl'de ev ve işyerinde 3 ayrı hırsızlık olayına karıştığı tespit edilen 6 şüpheli, polis ekipleri tarafından yakalandı.
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın