Akif'in üstünde bir paltosu bile yoktuBingöl'de konuşan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Karaman; Akif, İstiklal marşına karşılık kendisine verilmek istenen 500 lirayı kabul etmediği zaman, evinde üzerinde oturacağı bir kilim ve Ankara'nın o dondurucu ayazında sırtına giyeceği paltosu bile yoktu dedi.Bingöl Üniversitesi'nde “Mehmet Akif ve Çanakkale Ruhu” Konferansı düzenlendi. Konuşmacı olarak Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Karaman'ın katıldığı programa Bingöl Valisi Ali Mantı, Belediye Başkanı Yücel Barakazi, Bingöl Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Bektaş, Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak, İl Emniyet Müdürü Metin Akay, kurum amirleri, akademik ve idari personel, öğrenciler ile çok sayıda vatandaş katıldı. Konferansın konuşmacısı olan Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Karaman, konuşmasına “Allah Çanakkale Savaşlarını ve 15 temmuzları bir daha bu millete yaşatmasın” diye başladı. “Akif, gençliğe açık ve net bir şekilde anlatılmalı” “Mehmet Akif Ersoy ve Çanakkale Savaşları konusuna Üniversitelerimiz, Milli Eğitim Bakanlığımız çok ciddi bir şekilde eğilmeliler, bütün boyutlarıyla onları tahlil ederek gençliğe açık ve net bir şekilde anlatmalılar” diye sözlerine devam eden Prof. Dr. Karaman, “İstiklal Marşı'nı bu millete armağan etmiş olan Mehmet Akif'i özellikle yeni nesil yakından tanımalıdır. Çünkü O, memleketin dert ve sıkıntılardan kurtulmasında halkın ve gençliğin eğitiminde ileri sürdüğü görüşleri ve fikirleri ile mükemmel bir rehber, gerçek bir eğitimcidir. Akif, fikirleri, yaşamı ve mücadeleleri ile gençliğe idol olarak sunulacak bir kişiliktir” diye konuştu. “Akif parayla, makamla olan imtihanı kazanmıştır ve bu samimiyetini ömrünün son günlerinde de aynıyla sürdürmüştür” diyen Prof. Dr. Karaman, “O günlerde Erkan-ı Harbiye'nin isteği üzerine Maarif Vekâleti, gazetelere verdiği bir ilan ile İstiklal Marşı için müsabaka açıldığını, güfte ve beste için 500'er lira mükâfat konulduğunu bildirir. Müsabaka haberi ayrıca genelge ile bütün okullara duyurulur. Müsabakaya 700'den fazla şiir katılmasına rağmen, içlerinde arzu edilen tesiri uyandıracak olanı yoktur. Hiçbiri beğenilmez. Bunun üzerine Maarif Vekili Hamdullah Suphi ve arkadaşları Akif'e başvururlar. Akif de; ‘para için şiir yazmam' diyor. Hâlbuki o günlerde 140 liraya Ankara'da bir çiftlik almak mümkündür. Yani 500 lira ile en az üç tane çiftlik alınabiliyordu” şeklinde konuştu. Memlekete ihanet etmiş adamlar gibi muamele görmeye tahammülüm yok Mehmet Akif'in "Arkamda polis hafiyesi gezdiriyorlar. Ben vatanını satmış ve memlekete ihanet etmiş adamlar gibi muamele görmeye tahammül edemiyorum ve bundan dolayı da buralardan gidiyorum” sözlerini hatırlatan Prof. Dr. Karaman; “Akif'in Mısır hayatı, yalnızlık, maddi-manevi ıstıraplar ve sıkıntılarla doludur. Bu yıllarda hayatın yükünü çekecek dermanı kalmadığını ve artık emaneti alması için Allah'a niyazda bulunduğunu da İstanbul'a dönüşünden kısa bir zaman önce çektirdiği bir resmin arkasına yazdığı satırlarda görüyoruz. Nihayet bitkinliğinin artmasıyla 27 Aralık 1936 tarihinde “Ne mutlu bana, Peygamberimin yaşında ölüyorum” der. Öldüğünde terekesi; bir kat elbise, bir şapka, bir mavzer tüfeği, bir istiklâl madalyası, yastığının altında birkaç lira para ve bir saatti” diye sözlerini sürdürdü. Ümit ederim ki, siz gençler o büyük insana hak ettiği değeri verirsiniz İstiklal Marşı'nın şairinin cenazesi için resmî tören yapılmadığını belirten Prof. Dr. Karaman, sözlerini şöyle devam etti: “Tek parti dönemi olduğu için korkudan kimse cenazeye katılmamış. Cenazeye üniversite gençliği sahip çıkmıştır. Beyazıt Camii'nde kılınan cenaze namazından sonra, üniversite gençliği ve halkın elleri üzerinde Edirnekapı Mezarlığı'nda toprağa verilmiştir. Cenazesi Beyazıt Camisi'nin avlusuna geldiğinde üzerinde bir Türk Bayrağı bile yoktur. Görenler bir fakir kişi cenazesi sanmışlar. Akif'in olduğu anlaşılınca Emin Efendi Lokantasından bir bayrak alınarak tabutun üzerine örtülmüştür. Mezarı vefatının ikinci yılında üniversite gençliğinin kendi aralarında topladıkları parayla yaptırılmıştır. Cumhuriyet tarihinde birçok insan adına değişik kurumlar ve üniversiteler kurulduğu halde Akif'in adına ancak 2006 yılında bir üniversite kurulabilmiştir. Ümit ederim ki siz gençler Akif'e sahip çıkarsınız ve o büyük insana hak ettiği değeri verirsiniz.” Çanakkale bir seferberlik savaşıydı “Görmediği, orada olmadığı halde Çanakkale Savaşlarını bu şekilde anlatan Akif'i ve hayatını anlattıktan sonra, şimdi biraz da Çanakkale'deki ruhtan bahsedelim” diye ifade eden Prof. Dr. Karaman, “Esasında Çanakkale, inançla teknolojinin bir savaşıydı ve bu savaştan inanç galip çıkmıştır. Çanakkale bir seferberlik savaşıydı. Çanakkale'deki kara savaşları da bizim ayrı bir destanımızdır. Çanakkale Savaşını sadece tarihimizdeki savaşlardan bir savaş olarak görürsek, öyle kabul edersek yanılırız. Çanakkale savaşının bize büyük bir bedeli olmuştur. Ancak bu günkü bağımsız devletimizi Çanakkale'de ayağa kaldırdığımız işte o imana işte o ruha, işte o azme borçluyuz” şeklinde sözlerini noktaladı. Konuşma sonrası Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak tarafından Prof. Dr. Karaman'a teşekkür plaketi takdim edildi. YORUM YAZIN
|
|