Ak parti milli geliri 3 katına çıkardıDevlet Bakanı Cevdet Yılmaz, milli gelirin 2023 yılı itibariyle 2 trilyon dolara ulaşması hedefine ilişkin olarak, ''AK Parti 2002-2010 döneminde milli geliri 3 katına çıkardı. 8 yılda bunu başaran bir hükümet, 12 yılda niye başaramasın?'' dedi.Devlet Bakanı Yılmaz, milli gelirde 2 trilyon dolar rakamına ulaşılabilmesi için ne kadar yatırım yapılması gerektiği yönündeki soruya karşılık, bu hedefin rastgele ifade edilmiş, temelsiz bir hedef olmadığını, çeşitli senaryolar altında çok detaylı hesapların sonucunda bu rakamın ortaya konulduğunu söyledi. İktidarları döneminde milli gelirin 230 milyar dolardan 736 milyar dolara ulaştığına dikkat çeken Yılmaz, 8 yılda küresel krize rağmen bunu başaran bir hükümetin 12 yılda 2 trilyon dolara ulaşmasının da mümkün olduğunu ifade etti. Milli gelir hesabını çok gerçekçi ve ihtiyatlı bir şekilde yaptıklarını vurgulayan Yılmaz, ''Biz sorumlu bir hükümetiz. Başkaları gibi davranamayız. Bazı partiler iktidar olma sorumluluğuna sahip olmadıkları için çok daha rahat, hesapsız kitapsız bir takım şeyler söyleyebilirler ama biz bunu yapamayız. 2 trilyon dolar rakamının altında çok detaylı hesaplar, çok değişik senaryolarla yapılmış hesaplar var. Bu hesaplamaları yaparken yatırımları, kamuyu, özeli hepsini düşünerek hareket ettik. O hesaplar çok gerçekçi, çok detaylı yapılmış çalışmalara dayalı'' dedi. Yılmaz, bu rakamlara ulaşmanın hayal olmadığını, ancak bu noktada olmazsa olmaz şartın güven ve istikrar ortamının korunması da olduğunu kaydetti. ''İç tasarruf oranları artmalı'' Bu politikalara Sanayi Stratejisini örnek gösteren Yılmaz, stratejinin özünü katma değeri yüksek ürünlere geçişin oluşturduğuna, bu geçişin cari açığa direk yansımalarının olacağına dikkat çekti. İhracatın yüzde 93-94'ünü sanayi ürünlerinin oluşturduğunu belirten Yılmaz, şöyle devam etti: ''Sanayi ürünlerinde katma değeri artırdığımız anda otomatik olarak cari açık problemine de bir cevap oluşturulmuş olacak. Yine Ar-Ge politikalarımız cari açık açısından oldukça kritik. Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranını 2023 perspektifinde yüzde 3'lere çıkarmayı öngörüyoruz. Bunun 3'te 2'sinin de özel sektör tarafından yapılacağını öngörüyoruz. Dolayısıyla Ar-Ge'ye yapılan her yatırımın cari açığın azaltılmasına önemli tesiri olacak. Çünkü katma değer üreteceksiniz, bilgi yoğun ürünler üreteceksiniz.'' Bu anlayış çerçevesinde ithalatın 2023'te geleceği noktaya bugünkü rakamlarla bakılmaması gerektiğini ifade eden Yılmaz, bu politikaların sonuçlarının görülmesi gerektiğini, ama her halükarda Türkiye'nin enerji bağımlısı bir ülke olmasından dolayı belli bir oranda cari açığının olacağını, bunu da hizmet ihracatının dengeleyeceğini kaydetti. İthalat denilince insanların aklına hemen tüketim mallarının geldiğini ama Türkiye'nin yaptığı ithalatın belli bir kısmının yatırım malları, ağırlıklı kısmının da ara mallarından oluştuğunu vurgulayan Yılmaz, ''Büyüyecekseniz bir şekilde bu ara mallarını, yatırım mallarını ithal etmek durumundasınız. Bunları işleyip tekrar ihraç ettiğiniz sürece bir problem yok. Dolayısıyla ithalatı azaltma diye bir hedef değil de bu işleri dengede ve finanse edilebilir bir düzeyde götürmek önemli'' dedi. Cari açık problemini yakından takip ettiklerini, gerektiğinde ekonominin aşırı ısınmasını engellediklerini dile getiren Yılmaz, bir yandan daha istikrarlı, sürdürülebilir bir büyüme öngördüklerini diğer taraftan da Ar-Ge, teknoloji ve sanayi politikalarıyla gerekli tedbirleri aldıklarını kaydetti. Bütün bunların yanında Türkiye'nin ''dışarıyı cezbedici bir ülke'' olmak zorunda olduğunu da belirten Yılmaz, ''Daha fazla sermayenin daha fazla nitelikli insanın Türkiye'ye gelmesi lazım. Sizin tasarruf oranınıza dış tasarrufları da eklemek ve daha hızlı bir şekilde büyümek... Dış açık dediğiniz şey dışardan size gelen tasarruf demek aslında. Bununla hızlı bir şekilde büyürseniz problem yok, ama istikrarsız bir şekilde giderseniz güveni kaybederseniz. O zaman da bunlar problem haline gelir. Dolayısıyla bizim esas vurgumuz; büyüme ve ihracat olmalı. Bir taraftan da iç tasarruf oranlarımızı artırmak durumundayız'' dedi. Bakan Yılmaz, bu noktada finans piyasalarının da büyük önem arz ettiğini, İstanbul Finans Merkezi projesi gerçekleştirildiğinde, yeni finansal enstrümanlar geliştirildiğinde mevcut piyasaların daha fazla derinleşeceğini, bunun da kalkınma sürecine önemli katkılar sağlayacağını bildirdi.
YORUM YAZIN
|
|